Bölüm 49 "Bir Özür Bir Sızı"

2K 133 49
                                    

Sesler duyuyordum. Birileri odama mı girmişti? Tartışma sesleri kulağıma gelse de ne konuşulduğunu anlayamıyordum. Derin bir nefes alıp başımda sesini kesmeyen her kimse güzelce paylamayı düşünürken nefes almak bile canımı acıttığında hatırladım. Bir sokak kenarında nasıl canice dövüldüğümü ıslak ve üşüyerek yardım gelmesini beklediğimi hatırladım.

Seslere daha fazla katlanamazken konuştum ama fısıltıdan farksızdı. "Susun artık, bir uyutmadınız."

Doruk "Ablam konuştu ablam konuştu!" diye heyecanla şakıdığında gözlerimi açmak istesem de sanki tonlarca ağırlık vardı üstünde ve ben gözlerimi açamıyordum.

"Ne dedi?" Bunu soran Yüceldi galiba sesi yakınlarda gelmişti.

"Uyutmadınız susun gibi bir şeyler söyledi tam yakalayamadım." Biriciğim doğru anlamıştı.

"Bu kız 7'sinde neyse 70'inde de o yemin ediyorum hiç değişmeyecek. Biz uyanmasını bekleyelim hanımefendi uyutmadınız diyor hala" Bu konuşan Burkay mıydı? O da mı buradaydı?

"Uyumak istiyormuş işte tamam hadi siz gidebilirsiniz artık." Yücel'in bıkkın sesi kulağıma çalındı.

"Sana noluyor? İstediğimiz zaman gideriz." Bu sinirli ses de Ayaz'ındı galiba.

Biri elimi tutuyordu. Soğuk ellerim sıcaklığını hissedebiliyordu.

Biraz daha kendimi zorlayıp gözlerimi araladım ama bir gözüm hiç açılmazken diğeri biraz flu görüyordu. Neyse ki flu görüntü birkaç saniye sonra geçti.

Sakince odada gezdirdim bakışlarımı Ayaz Burkay Sedef Levent Bey Yücel ve elimi tutan Doruk.

Hepsi yüzüme mutlulukla bakıyordu, sevdiklerim benim için gelmişti. Onları endişelendirmiş olmalıyım ama ben de endişelenmiştim öleceğimi bile düşünmüştüm.

Yerimde kıpırdanmak istediğimde hissettiğim acıyla inlememe mani olamadım. Kaburgalarımda sanki bir bıçak vardı ve her hareket ettiğimde biraz daha derine batıyordu.

Yücel ise acı çektiğimi görünce koşar adım hemşireyi çağırmaya gitti. Ayaz ile göz göze gelsem de ela gözlerini benden kaçırıyordu. Sanırım içip içip kendini kaybettiği geceyi hatırlıyor ve bu yüzden bana karşı mahcup hissediyordu.

"Abla iyi misin?" Doruk'un endişeli sesi kulağıma çalındığında başımı ona çevirmek istesem de hareket edecek gücü kendimde bulamadım. "İyiyim" hemen yanımda oturduğu için sesimi duyabilmişti.

"Çok korkuttun kızım bizi" Levent bey yanıma gelip saçımı okşadığında burnumda bir sızı hissettim bu alışık olmadığım sevgi gösterisi açabildiğim tek gözümden yaş akmasına sebep olmuştu. Duygu doğum yaptığında yatağının bir yanında babası diğer yanında kocası olmasını kıskanmıştım şimdi ise kardeşim ve babam yanımda beni önemsiyorlar, benim için endişeleniyorlardı.

Ama ablam yanımda yoktu. Gelmemişti belki de umurunda bile olmamıştı.

Beraber büyüdüğümüz kuzenim bakışlarımı anladığında açıklama yapmaya çalıştı "Duygu abla gelemedi ama her saat başı arayıp seni sordu. Güneş'in bakıcısı rahatsızlanmış bırakacak kimsesi olmayınca gelemedi o da."Burkay elini ensesine atıp söylemişti tüm bunları. O beni nasıl tanıyorsa ben de onu tanıyordum. Yalan söylüyordu.

"Aynen hep ben konuştum hatta" Sedef de Burkay'ı desteklemeye çalıştığında sessizliğimi korudum.

Ardından Yücel bir doktorla odaya girdiğinde bakışları beni buldu. Huzursuz görünüyordu.

"Geçmiş olsun Direnç hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Ağrım var." Sesim o kadar kısık çıkıyordu ki sadece yanımdaki Doruk'un duyduğuna eminim.

SENGERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin