64. BÖLÜM

343 17 255
                                    

Melisa'dan

Yusuf çalışmak için çıktığı sırada ben de tabağımı bitirmiştim. Koca tabağı bomboş görünce bir pişmanlık yaşamadım değil. Ama fazla umursamadım, tabağı yıkadıktan sonra amaçsızca evde dolanmaya başladım.

Bavulların içindeki eşyaları dolaba yerleştirdim, ardından Sevdalar geleceği için hazırlık yapmaya başladım. Oturma odasını topladım, yaptığım keki fırına verdim, Kerem seviyor diye minik kurabiyelerden de yaptım.

Kurabiyeleri de fırından çıkardım, tepsiyi tezgahın üstüne koyup tabağa dizdim. Mutfak masasına hazırladıklarımı güzelce yerleştirdim, sonra ellerimi yıkayıp telefonumu aldım ve mutfak kapısından bahçeye çıktım. Biraz esiyordu, o yüzden koltuğun üstündeki şalı alıp omzuma attım. Yerdeki mindere oturduğum an kulübesinin önünde oturan Zimba beni farketti ve koşup hemen yanıma geldi.

Ben: Kurban olduğum sen beni mi özledin?

Birkaç kez havlayıp koşarak gitti tekrar. Ağzında topla geri geldiğinde oyun oynamak istediğini anladım. Topu ağzından alıp biraz uzağa attım. Topu aramasını izlerken omzuma dokunan elle o tarafa baktım.

Yusuf: Napıyorsun burda bitanem, üşüyeceksin hava soğuk.

Ben: Yok aşkım üşümüyorum, Zimba ile oynamak için çıktım. Baksana hala topu arıyor çok komik ya.

Yusuf: O topu bulmadan dönmez.

Yanıma oturdu. Tek kolunu belime sardı ve biraz daha çekti beni kendine. Gülümserken ona döndüğümde dudak dudağa geldik. Gözlerimi dudaklarından ayırıp gözlerine baktım. Hiç usanmadan saatlerce bakabilirdim bu ela gözlere. Hiç bıkmadan izleyebilirdim güzel yüzünü günlerce.

Elimi yanağına yerleştirdim ve yavaş yavaş okşadım. Kurban olduğum hemen yan çevirdi başını, elimi tutup avuç içimi öptü uzunca.

Ben: Seni çok seviyorum aşkım.

Elimi tutmaya devam ederken gözlerime bakarak cevap verdi bana.

Yusuf: Ben de seni güzelim, ben de seni. Sen iste canımı veririm ben sana.

Ben: Ölmek basit sevgilim. Sen benim için canını verme. Sen yaşa. Benim için, kendin için, sevdiklerin için... Hepimiz için yaşa.

Dikkatle beni dinliyordu, derin nefes alıp devam ettim.

Ben: Sen gülünce keşke ay secde edip çehrene yerlerde sürünse, her şey silinip kayboluyorken bakışlarından, yalnız o ela gözlerinin nuru görünse. Her bakışına hayran olsam, güneş karanlığın oğlunu hedef aldığında oluşan gölgesi çıksaydı karşıma, ona bile aşık olurdum. Sana dokunamasam kokunu severdim. Ellerini tutamasam hayaline sarılırdım. Sensiz ben bir hiçim Yusuf. Sen yoksan yokum. Sen varsan varım ancak. Sen mutluysan mutlu, sen üzgünsen üzgünüm. Çünkü ben ağlarken gözyaşlarıma ortak olup yükümü azaltan da sensin, güldüğümde sevincimi paylaşıp kat kat çoğaltan da. İşte bu yüzden iyi ki sen sevgilim. İyi ki sen, iyi ki sadece sen...

Sözlerimi tamamlayınca susup gülümsedim, Yusuf yanağına süzülen yaşı elini tersiyle sildikten sonra sımsıkı sarıldı bana.

Yusuf: Ne güzel seviyorsun sen öyle Melisam, ne güzel anlatıyorsun duygularını mis kokulum. Seni seviyorum cümlesi suspus kaldı senin yanında.

Sarılmayı bırakıp tekrar ellerimi tuttu.

Yusuf: Tıpkı güneşin güzelliğinin yanında sönüp kaybolduğu gibi.

Gözlerimi kapatıp dudaklarına biraz daha yaklaştım. Alt dudaklarını dudaklarım arasına hapsettiğimde çoktan onun kucağında yerimi almıştım bile.

Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin