Yusuf'la aşağı indiğimizde herkes masadaydı. Biz de hemen oturduk ve kahvaltımızı yaptık.
Kahvaltı ederken Erva gözüme çarptı. Herkes birbiriyle sohbet ediyor, şakalaşıyordu. Ama o bu sohbetlere katılmak yerine tabağındaki zeytinlerle oynuyordu sadece.
Ben: Erva? Canım iyi misin?
Erva: Hı? Ha evet abla iyiyim.
Ben: E hiçbir şey yemedin?
Bana gözleriyle susmam için işaret etti. Eminim şu an içi içine sığmıyordu, meraktan ne yapacağını şaşırıyordu ama değecek, gerçekten bu kadar merak ettiğine değecek.
Kahvaltıyı bitirdikten sonra biz Yusuf'la diğerlerini dışarı çıkmaya ikna etmiştik. Bu da planımızın bir parçasıydı ki bu planı bizim haricimizde bilen yoktu. Ben üstümü değiştirirken Yusuf Zimba'nın mamasını dolduruyordu. Herkes hazır olduğunda vakit kaybetmeden çıktık. Nasıl olacak çok merak ediyordum.
Her çift kendi arabasına binmişti. Yahya kendi arabasıyla gittiği için Erva'yı biz almıştık. Onun o çok sinirli halini gördükçe içten içe bir tırsmıyorum değil. Stresten ayağımı sallamaya başlamıştım bile. Yusuf bunu farkedince elini elimin üstüne koydu. Konuşacağı anda Erva arkadan ellerimize vurunca ellerimizi çektik.
Erva: YA BENİM SEVGİLİM YOK ORTADA, BİLEREK Mİ YAPIYOSUNUZ GÖZÜME SOKAR GİBİ!
Yusuf: Noluyo lan!?
Arkamı döndüm ve Erva'ya baktım. Gözleri dolmuştu.
Ben: Ervacım yapma ama böyle, anlıyorum şuan sinirlisin ona ama o senin mutlu olman için çabalıyor.
Erva: Mutlu olmam için gösterdiği çaba bu mu abla? Bir anda ortadan kaybolup telefonlarımı açmamak mı? Baya mutlu oldum şuan gerçekten.
Erva'nın böyle konuştuğuna pişman olacağına adım gibi emindim ama o da haklıydı sonuçta. Tekrardan önüme döndüm ve Yusuf'tan daha hızlı gitmesini istedim.
Yazardan
Yahya her şeyin hazır olduğuna kanaat getirdikten sonra Yusuf'a konumu attı. Çok heyecanlıydı. Etrafına tekrar göz gezdirdi. Bu kadar hazırlık, onun içindi, sevgilisi için.
Bunca şey için iki haftadır uğraşıyordu. Mekanı kapattırmıştı, süsleme ve yemek işlerini de ayarlamıştı. Gömleğinin yakasını düzeltti. Cebindeki kadife kutuyu çıkardı ve açtı. Yüzüğe bakınca suratında istemsiz bir gülümseme oluştu. Erva sinirlenecek miydi acaba telefonlarını açmadığı için? Ya da giderken sadece bir mesaj yazıp gittiği için kızacak mıydı ona? Belki evet, sinirlenecekti, kızacaktı ama kutuyu açtığı anki mutluluğu hiçbir şeye eş olmayacaktı, Yahya bunu çok iyi biliyordu.
Melisa restorana yaklaştıklarında Erva görmeden Yusuf'a işaret etti ve konuştu.
Melisa: Aşkım şurda dursan da ben lavaboya gidip gelsem?
Yusuf: Tamam bekliyorum. Ama dur yalnız gitme, hadi Ervacım sen de git ablanla.
Erva cevap vermeden arabadan indi. O şuanda Yahya'nın nerde olabileceğini düşünüyordu. Neden haber vermeden giderdi ki? Bir işler döndüğüne kesinlikle emindi ve tüm arkadaşlarının da bu oyuna dahil olduğunu biliyordu. Daldığını fark etti ve başını iki yana sallayarak ablasını takip etti.
Restoran kapatılmıştı. Melisa Erva'ya beklemesini söyleyip hızlıca lavaboların olduğu yere doğru gitti. Girişte Yahya bir o yana bir bu yana gidip duruyordu.
Melisa: Hazır mısın?
Yahya: Değilim yenge, çok heyecanlıyım, ne diyecem ne yapıcam, off!