Ne diyeceğimi, ne yapacağımı inanın hiç bilmiyordum. Onu seviyordum, hem de çok seviyordum ama ona nasıl açılacağımı bilmiyordum. Benim uzun süre konuşmadığımı görünce gözleri nemlendi. Onu üzmek hakkım değildi, bunu biliyordum. Ama o zaman neden ikileme düşmüştüm ki?
Y: Başka biri var değil mi?
M: Ben birine aşık oldum.
Gözünden bir damla yaş süzüldü. Tam konuşacağı sırada elimle ağzını kapattım. Usul usul akan gözyaşları elimi ıslatırken, ben de ağlıyordum.
M: Okulun ilk günü buraya gelirken arabada uyumuşum. Rüya gördüm. Rüyamda sınıfta en arkada oturan ela gözlü bir çocuk vardı.
Elim hala ağzındaydı. Elimin altındaki hareketlilikten gülümsediğini anladım. Ela gözleri beni dinlerken parlıyordu.
M: Sonra ben o çocuğu sevdiğimi, ona aşık olduğumu bağırdım bahçenin ortasında. Biliyor musun, rüyamdaki her şey bir bir gerçekleşti. Bir şey hariç. Onu da şimdi gerçekleştireceğim.
Yavaşça ayağa kalktım. Yusuf bana anlamamış gözlerle bakıyordu. Elinden tutup onu da kaldırdım. Ve bağırmaya başladım.
M: Ey İstanbul! Duy sesimi! Bu yanımdaki dünya yakışıklısı adam var ya, o artık benim ve ben de artık onunum. Bizi ölüm bile ayıramaz!
Ağlayarak Yusuf'a döndüm. O da ağlıyordu, tıpkı benim gibi.
M: Kabul ediyorum Yusufum, ömrümü sana adamayı, sonsuza kadar sadece senin güzelin olarak kalmayı kabul ediyorum.
Kollarını açtı, sımsıkı sarıldım. Çok güzel kokuyordu, cennetten bir bahçe gibiydi adeta. Saçlarımı yavaşça okşuyordu. Ben de kafamı onun omzuna yasladım. Hala ağlıyorduk. Bir süre sonra ayrıldık ve ellerimi tuttu.
Y: Güzelim sen bana bu sevinci yaşattın ya, artık ölsem de gam yemem. Allah mutluluğumuzu daim eylesin. Sen de bir daha ağlamayacaksın. Bu son olsun tamam mı?
Elleriyle yaşlarımı sildi. Ben de onunkilerini.
M: Tamam ama sen de söz ver Yusufum. Sen de ağlamayacaksın.
Y: Sen benim yanımda olduktan sonra, ben anca mutluluktan ağlarım, şuan da yaptığım gibi.
M: Hadi gel gidelim artık, esmeye başladı.
Y: Tamam güzelim, gidelim.
Tek eliyle bana sarıldı, ben de ona. Arabaya doğru yürümeye başladık.
Arabaya bindik ve eve gitmeye başladık. Bizim evin olduğu sokağı geçmiştik. Başka bir yere gidiyorduk.
M: Yusufum nereye gidiyoruz?
Y: Kaçırıyorum seni.
M: Ne!?
Y: Şaka şaka akşam bende toplanacağız Berklerle hazırlık yapmamız lazım. Benim eve gidiyoruz.
M: Tamam. Ben de babamı arayayım.
Babamı görüntülü aradım. Çok geçmeden açtı.
B: Buyur kızım.
M: Nasılsın baba napıyosun?
B: İyiyim kızım iyiyim de, sen arabadasın galiba nereye gidiyorsun?
M: Evet baba Yusuf var yanımda beraber öğle yemeği yedik. Akşam onda toplanacağız da oraya gidiyoruz.
Kamerayı Yusuf'a çevirdim.
Y: Nasılsın baba iyi misin?
B: İyiyim oğlum, iyiyim. Sen nasılsın?
Y: Ben de iyiyim baba. Konuştuk biz Melisa'yla.