Evde gözümü açtığımda Yusuf odada telefonla konuşuyordu.
Yusuf: Amcacım gelicem yakın zamanda, hem gelince sana bir sürprizim olacak....Evet, ben de seni çok özledim....Teyzen uyuyor şimdi. Çok yorulmuş evet....Hadi babana ver telefonu.
Yavaşça ayağa kalkıp Yusuf'un yanına gittim.
Ben: Kerem mi?
Gülerek başını salladı. Yanağımı okşayıp konuşmaya devam etti.
Yusuf: Kanka iyisiniz dimi?....Benim bir şeyim yok oğlum ben sapasağlamım evelallah....Neler olmadı ki? Neyse şimdi değil, her şey bir çözülsün, ondan sonra yüzyüze oturup konuşuruz....Tamam....Tamam kanka sağol.
Ben: Selam söyle.
Yusuf: Onun da sana selamı var. Hadi görüşürüz.
Telefonu kapattı ve bana döndü.
Yusuf: Uyusaydın ya aşkım biraz daha. Kalkmışsın erkenden.
Elimle duvardaki saati gösterdim.
Ben: Erken dediğin saat 10 mu?
Yusuf: Neyse sen hazırlan güzelce, Yahyalara gideceğiz orda herkes.
Tamam anlamında başımı salladım. Aklıma gelen şeyle durdum.
Ben: Yusuf sırtın çok acıyor mu?
Hafifçe gülümseyip biraz daha yaklaştı bana.
Yusuf: Acımıyor güzelim. Sen düşünme bunları. Bu da geçecek.
Arkasına geçip tişörtünü kaldırdım. Sargı bezine dokunduğumda gözlerim doldu. Sessizce ağlamaya başladığımda Yusuf hemen arkasını dönüp bana sarıldı.
Yusuf: Şşşşt sakin ol meleğim. Ağlama lütfen. Bir şeyim yok benim, bak yanındayım, yanınızdayım.
Yanaklarımdan tutup alnımdan öptü, sonra gözyaşlarımı sildi.
Yusuf: Yağmurunu sevmediğim tek yer gözlerin. Ben senin boncuk boncuk dökülen gözyaşlarını değil, hareleri yıldızlar gibi parlayan gözlerini görmek istiyorum.
Yusuf'un göğsüne sinip ağlamaya devam ettim. Defalarca onu kaybetmenin eşiğine gelmiştim. Bu korku ile diken üstünde oturmak da canımı çok yakıyordu. Yusuf saçlarımı okşayarak beni rahatlatmaya çalıştı.
Yusuf: Ama annesi sen böyle yapınca bebeğimiz de üzülüyor. Ağlama lütfen, gül artık hadi.
Yavaşça gülümseyip yanaklarımı sildim. Yusuf'tan ayrılıp üstlerimi değiştirdim, sonra da yatağımı topladım. Saçlarımı özenlice tarayıp ördüm, artık hazırdım.
***
Ervalara geldiğimizde herkes ordaydı. Selin hariç. Resul'e sorduğumda gelmek istemediğini, o yüzden gelmediğini söyledi. Onun da pek umrunda gibi durmuyordu açıkçası.
İki saattir eğlenceli bir şekilde sohbet ediyorduk. Konu döndü dolaştı, Yusuf'un geçen seneki doğum gününe geldi. Israr ettiler, o günü bir daha anlatmamı istediler. Ben de ısrarlarına daha fazla dayanamayıp anlatmaya başladım.
FLASHBACK
Yazardan
Melisa uykusundan gece yarısı çalan telefonla uyandı. Telefonu hemen açıp konuşmaya başladı.
Melisa: Geldiniz mi?...Tamam...Hemen geliyorum.
Telefonu kapattı ve hızlıca giyindi. Saat beş civarı kapıları kilitleyip evden çıktı. Arabayı hızlıca sürerken bir yandan da Yusuf uyanıp da yanında onu göremezse ne yapacağını düşünüyordu.