Rahatsız edici bir ses yüzünden uyandım. Filmlerde hastanın kalbi durduğu zaman makinenin çıkardığı o uzun, gerici ses... Etrafıma bakındığımda sesin Yusuf'un yanındaki makineden geldiğini fark ettim. Ama biz uyurken bu makine burda değildi ki. Bu ayrıntıya fazla takılmadan hemen ayaklanıp makineye baktım. Nabız yoktu. Yusuf'u dürttüm ve seslendim. Tepki vermiyordu. Git gide korkmaya başlamıştım. Kendimi koridora atıp bağırmaya başladım.
M: Doktor, hemşire yok mu!? Lütfen yardım edin!
Bana doğru koşan doktorlara baktım. Hemşirelerin birinin kolundan tuttum ve içeriyi gösterdim.
M: Kurtarın onu nolur.
Hemşire başını salladı ve içeri girdi. Yusuf'u odadan çıkarıp yoğun bakıma aldılar. Girmek için yalvarsam da bunun yasak olduğunu söyleyip izin vermediler. Arkadan gelen bir doktor ve hemşireye baktım.
H: Gece rahatsızlanan hasta hocam, kalbi durmuş.
Gece rahatsızlanan hasta mı?
Doktora doğru koştum.
M: Doktor bey nolur ben de gireyim, ona bir şey olursa ben yaşayamam.
Doktor önce arkasına baktı, sonra bana döndü.
D: Tamam gel.
Gülümseyerek gözyaşlarımı sildim ve hemşirenin arkasından girdim. Hemşirenin verdiği önlüğü giyip içeri girdim. Bir köşede durup olanları izlemeye başladım.
D: Elektroşok cihazını hazırlayın.
Doktor elektrik verdikçe benim kalbim sıkışıyordu. Aynı şeyi birkaç kere daha yaptıktan sonra tekrar makineye baktı. Hala dümdüz bir çizgi vardı. Yusuf'un maskesini çıkardı ve beyaz örtüyü yüzüne örttü.
D: Hastayı kaybettik. Ölüm saati 10.47.
Yere öylece çöktüm. Bağırmak, ağlamak istiyordum ama boğazımdaki o nefes almamı bile engelleyen kocaman yumru buna izin vermiyordu. Dünyadan soyutlanmış gibiydim. Hiçbir şeyi hissetmiyordum. Ben öylece etrafı izlerken doktor tekrar konuşmaya başladı.
D: Yeniden doğduğu tarih ise, 18 Eylül 2019.
18 Eylül, bizim sevgili olduğumuz tarihti. Hızla ayağa kalktım ve doktorun açıklama yapmasını bekledim. Ama doktor konuşmuyor, sadece gülümsüyordu. Derken Yusuf ayaklandı ve bana doğru gülerek yürümeye başladı. Ne olduğunu inanın kavrayamıyordum. Doktorun saçma sözlerine mi, yoksa öldü denilen Yusuf'un ayaklandığına mı şaşıracaktım? Ben donup kalmışken hemşirelerden biri yanıma gelerek başıma çiçeklerden yapılmış bir taç taktı. Yusuf tam karşıma geçip ellerimi tuttu.
Y: Bunların hepsi bir kurguydu güzelim. Ve hepsi de senin için.
Diz çöktü ve kutuyu açtı.
Y: Benimle evlenir misin?
Kimseden çıt çıkmıyordu. Herkes benim vereceğim cevabı bekliyordu. Yusuf'a döndüm ve tüm gücümle bağırdım.
M: EVET!
Yusuf ayağa kalkıp bana sarıldı. Herkes bizi alkışlıyordu. Yüzüğümü taktıktan sonra herkese teşekkür edip odaya doğru yürümeye başladık. Ben Yusuf'un omzuna yaslandım ve yüzüğüme baktım. Derken odaya geldik ve Yusuf kapıyı kapattı.
M: Nasıl ayarladın o kadar şeyi?
Y: Yaptık birşeyler diyelim.
Yusuf'tan
Sırf Melisa'ya yapacağım sürpriz için sabahın altısında kalkmıştım. Uyuyup uyumadığını kontrol etmek için yanına gittim. Ne de güzel uyuyordu, melek gibi... Bir süre sonra kendimi kaptırdığımı farkedip hızla odadan dışarı çıktım. Önce kendi doktorumun odasına gittim ve kapıyı tıklattım. İçeriden ses gelmeyince bir daha tıklatacaktım ki yanımda biten hemşireyi gördüm.