Babamın dürtmesiyle uyandım.
Ne yani hepsi bir rüya mıydı?
Babam: Hadi Melisa kalk artık geldik.
Babama tamam anlamında kafa salladım ve arabadan indim. O sırada arkamızda duran arabadan da iki kişi indi. Bir dakika...
Bu rüyamda gördüğüm iki çocuktu.
İsimlerini maalesef hatırlayamıyordum ama tek hatırladığım şey, tabi yanlış değilse, gözlerinin güzelliğiydi.
Benim arkamdan sınıfa girdiler ve en arkaya oturdular. İkisinin de yüzüne bakmamıştım daha. Birkaç dakika sonra yanıma bir kız oturdu. Tanıştık falan. İsmi Sevda'ymış. Hocanın girmesiyle ders başladı.
Tanışma faslı aynı rüyamdaki gibi oldu. Hani bazen olur ya, ben bunu daha önce yaşamıştım dediğiniz şeyler, aynen öyle. Sıra arka sıraya geldiğinde kafamı çevirip baktım. Evet, onlardı. Bunlar rüyamda gördüğüm çocuklardı. Sırayla kalkıp isimlerini söylediler.
"Berk Keklik"
"Yusuf Aktaş"
***
Okulu gezmemiz için bize biraz zaman vermişlerdi ve biz de Sevdayla beraber kütüphaneye gitmiştik. Boş bir masaya oturduk ve konuşmaya başladım.Ben: Sevda, sana anlatmam gereken bir konu var.
Derin bir nefes aldım ve beni dinlediğinden emin olduktan sonra devam ettim.
Ben: Ben babamla buraya gelirken bir rüya gördüm. Rüyamda senle tanışıyorduk. Ve sınıftan biri bana göz kırpıyordu. Sonra ben okul bahçesinin ortasında bağırarak onu sevdiğimi itiraf ediyordum.
Sevda şaşırmış görünüyordu. Sonra ifadesini düzeltip konuşmaya başladı.
Sevda: Çocuğun ismini veya ona dair bir şey hatırlıyor musun?
Ben: Aslında evet gözleri, gözlerinin sarı tonlarında olduğunu anımsıyorum ve-
Sevda: Biz ona ela diyoruz canım.
Ben: Off neyse işte bir de bizim sınıfta arkada oturan iki çocuk var ya, neydi adları, hah Yusuf ve Berk. İşte rüyamda bana göz kırpan da Yusuf'tu. Yani yanlış hatırlamıyorsam tabii.
Tam o sırada bir ses duyduk.
"Sanırım adımız geçti yoksa biz mi yanlış duyduk?" Dedi bir çocuk gülerek.
Arkamızı döndüğümüzde Yusuf ve Berk'i görmemle gözlerimi büyüttüm. Acaba duymuşlar mıydı? Allahım inşallah duymamışlardır.
"Merhaba ben Melisa" dedim Yusuf'a elimi uzatarak. O sırada emin oldum ki rüyamdaki o güzel gözlü çocuk yusuftu.
"Merhaba ben de Yusuf" dedi uzattığım elime karşılık vererek. Sonra onu Sevda ile tanışırdım ve Berk ile de tanıştım.
Beraber oturduk ve sohbet ettik. Baya kaynaşmıştık. İnşallah bu böyle devam eder diye düşündüm çünkü geçmişte yanlış bir arkadaş seçimi yüzünden kendimi çok perişan etmiştim.
Birbirimize telefonlarımızı verdik ve instagramdan takipleştik. O günün sonunda Sevda'nın okula yakın bir evde tek kaldığını öğrendim. Beraber kalmayı düşünüyorduk. Babamı aradım ve beni almasını söyledim. Kısa bir süre sonra babam geldi. Babama arabada ayrı eve çıkma düşüncemi açtım. Aslında kabul etmeyeceğini düşünmüştüm ama o beni şaşırtarak tekte kabul etti. Şartı ise her iki haftada bir mutlaka bir saat olsa bile eve gidip onları ziyaret etmemdi. Zaten şartsız kabul edeceğini düşünmemiştim. Sevda'nın evine geldiğimizde arabadan indim. Arkamızda da nakliyeciler vardı. Sevda onlara yeni odamı gösterirken ben ve babam da eşyalarımın olduğu kolileri taşıyorduk. Hepsi bitince babamla dışarı çıktık. Önce alnımdan öptü ve sonra konuşmaya başladı.
Babam: Melisa, kızım bak ben sana çok güveniyorum. Şu hayattaki tek dayanağım sensin. O yüzden kendine iyi bak. Başka insanlar için kendini heba etme. En önemlisi de, lütfen benden hiçbir konuda bir şey saklama. Olduğu an söyle. Bir de şunu al.
Cebinden bir kart çıkardı ve bana uzattı.
Babam: Bu kartı dilediğince kullanabilirsin. Paraya ihtiyacın olursa da ben bu karta para yollarım tamam mı?
Ben: Tamam baba, seni çok seviyorum.
Babam: Ben de seni güzel kızım.