52. BÖLÜM

365 14 105
                                    

6 ay sonra

Yataktan kalktığımda aynı bir haftadır olduğu gibi yine ağzımdaki iğrenç tatla lavaboya koştum. Bir haftadır bu sabah bulantıları yüzünden bir hal olmuştum. Ayrıca iştahım da yoktu, ve bu benim iyice güçten düşmeme neden oluyordu. Yüzüme soğuk su çarpıp biraz da olsa kendime gelmeye çalıştım.

Aynadaki yansımama baktığımda gördüğüm insanla bir hafta önceki insanın arasında uçurum gibi bir fark vardı. Yüzüme dokundum yavaşça. Sonra elim yavaş yavaş dudaklarıma indi.

Dudaklarıma dokununca ağlamaya başladım. Dün Yusuf'u öpmek istediğimde beni itmesi geldi aklıma. Sonra da evden çıkıp, sabaha karşı gelmişti. Gözümü kırpmadan onu beklemiştim salonda. O ise beni görmezden gelip odaya çıkmış ve iş saatine kadar uyumuştu, kahvaltı hazırlamama rağmen bir lokma bir şey yemeden evden çıkıp gitmişti.

Yaklaşık birkaç gündür böyleydik. Benimle gerekmedikçe konuşmuyor, hatta benden tarafa bile bakmıyordu. Onunla sürekli konuşmaya çalışmama rağmen sürekli beni tersliyor, bağırıyor, çağırıyor sonra da kapıyı çarpıp gidiyordu.

Bu hale gelmemize neden olan belli bir sebep yoktu. Yusuf bir sabah yine işe gitmiş, geldiğinde bu ters davranışları başlamıştı. Bir anda ne değişmişti? İşte ben de bu sorunun cevabını arıyordum.

Yüzümü tekrar yıkayıp yatağımı düzeltmek için odaya girdiğimde telefonumun çaldığını gördüm. Arayan Erva'ydı, hemen açtım.

Erva: Alo abla naber napıyorsun?

Ben: Aynı. Bir değişiklik yok. Sen napıyorsun?

Erva: İyi ben de. Öyle özledim de napıyorsun diye bir arayayım dedim.

Ben: İyi yapmışsın.

Erva: Abla?

Ben: Efendim canım?

Erva: Eniştem hala konuşmuyor mu senle?

Ben: Hayır. Ama barışırız biz ya, sıkıntı etme sen. Bir şeye sinirlenmiştir, onun üzerine bana da sinirlendiyse kolay kolay geçmez siniri.

Erva: Eniştem hiç böyle yapmazdı, acaba neye sinirlendi?

Ben: Bilmiyorum canım, bilmiyorum.

Göz pınarlarımı zorlayan gözyaşlarımı geri göndermeyi başardım. Ama zor zahmet konuşuyordum.

Ben: Ervacım işim var benim şimdi kapatmam lazım, konuşalım sonra olur mu?

Erva: Olur abla olur. Ha bir de, ne zaman geleceksiniz buraya?

Ben: İki veya üç gün sonra.

Erva: Yahya tamam bekle iki dakika geliyorum! Görüşürüz abla.

Ben: Görüşürüz canım.

Telefonu kapattıktan sonra yatağa oturdum. Birden bire gelen ağlama hissi boğazımı yakıyordu. Biz nasıl bu hale gelmiştik? Sadece günler önce, herkesin gıpta ettiği bir çift iken bize ne olmuştu?

Hiçbir şey bilmemek. Hiçbir şey hakkında gram fikir sahibi olamamak. En çok da bu yakar insanın canını. Olaylar senin üstünden gelir, geçer, deşer de deşer seni. Ama sen ağzını açıp da "Neden?" diyemezsin. "Ben ne yapmışım ki? Suçum ne benim?" diyemezsin. Ben de diyemiyordum işte.

Aşağıdan gelen araba sesiyle cama koştum. Yusuf'tu gelen. Ama bu kadar erken gelmezdi ki.

Hızlıca yatağı toplayıp aşağı indim. Dış kapının önüne geldiğimde Yusuf'un sesini duydum. Biriyle konuşuyordu.

Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin