BÖLÜM 3 #ErYa

56 7 11
                                    

Öncelikle merhaba canlarım, bu bölümü okuyan biri olacak mı bilmiyorum. Yine de gelip bi yazmak, nasılsınız öğrenmek istedim. Umarım iyisinizdir. Buralar maalesef benim bu kitaba başladığım zamanki gibi değil artık, eski neşesi yok, kimsecikler kalmadı. Açıkçası benim de yazma hevesim kaçtı biraz, biliyorsunuz olanları. Felaketler, depremler, can kayıpları, yok olan şehirler... Bunun yanında daha yenilerde öğrendiğimiz bişey de birazcık kırdı şevkimi; Reynmenin nişan haberi. Şaka yapıyorum bu arada, bunun bizim adımıza sevindirici bir haber olduğunu biliyorum, Allah mutlu mesut etsin inşallah onu. Ama biraz inancım bu konuda kırık da olsa ben inanıyorum ki hala bir yerlerde beni ve kitabımı destekleyen birileri var... Eğer şu anda bu satırları okuyorsanız bilin ki, yazarınız sizi çok seviyor<3 Daha fazla uzatmadan bölüme geçmek istiyorum. Biliyorsunuz ki en son attığım bölümde size bir özel bir bölüm yazacağımı söylemiştim, hatırlamıyor olmanız normal, yılda bir bölüm attığım için:D Her neyse canlar, sizi bölümle baş başa bırakıyorum, keyifli okumalarr<3

Yahya'dan

Bilgisayarımın başında oturmuş huzurlu huzurlu oyunumu oynuyordum. Bu kadar uzun süren bir huzur ortamı beni ürkütmüyor değildi açıkçası. Fırtına öncesi sessizliklerden biri de olabilirdi, kim bilir? 

Bu düşünce aklımın ucundan geçtikten sadece üç saniye sonra duyduğum o sesle yerimden sıçradım.

Erva:YAHYA!

Sesin çok yakından gelmesi beni daha da ürkütmüştü. Yavaşça arkamı döndüm.

Ben: Efendim karıcım?

Kapının orda bir bana bir bilgisayara bakıyordu.

Erva: Yarım saattir sana sesleniyorum duymuyor musun! Yine oyun oynuyorsun ya!

Oturduğum yerden kalkıp gülümsedim.

Ben: Tamam özür dilerim. Noldu?

Erva: Bişey olduğu yok sadece konuşmak istiyorum.

Kaşlarımı hafif çatarak ciddileştim. Canı bir şeye sıkılmış olmalıydı.

Ben: Bişey mi canını sıktı yavrum?

Derin bir nefes verdi. 

Erva: Gel içeri konuşalım. Ve şu salak oyunu da kapat artık.

İşaret parmağının hedefinde monitörümde durmadan aynı hareketleri tekrarlayan karakterim vardı. Gülerek bilgisayara döndüm. 

Ben: Tamam sen git ben kapatıp geleyim.

Bilgisayarımı kapatıp yatak odasından bir battaniye aldım ve oturma odasına geçtim. Erva'nın arkasındaki yastığı dikleştirip oturmasına yardım ettikten sonra battaniyeyi omuzlarına koyup yanına oturdum.

Ben: Anlat bakalım nedir güzel canını sıkan?

Erva: Bilmiyorum ki Yahya... Tam olarak ne canımı sıkıyor, ne beni üzüyor, ne mutlu ediyor bilmiyorum. Doğum yaklaştıkça iyice duygularım birbirine girdi. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Zaten benim derdim bana yeterken bir de başıma Yelda çıktı. Buraya gelmek istiyormuş.

Ben: Gelmesi iyi bişey değil mi ben anlamadım? Yusuf'la araları bozuk diye mi endişelisin?

Erva: Hem o, hem de... Söyleyeceklerime gülme ama ben Yelda'nın o enişte bozuntusuyla bir olup Yusuf abimi oyuna getirdiklerini düşünüyorum.

Söylediklerinden bişey anlamamıştım.

Ben: Gülüm nasıl? Bir insan kardeşine neden tuzak kurar?

Erva: Yusuf abim kaşındı da ondan.

Ben: Yusuf mu kaşındı? 

Bir yandan zihnimi yokluyordum, Yusuf'un kendini bıçaklaması, hastaneden alınan raporlar, tam da Yusuf hastanedeyken damdan düşercesine evlenip kaçıp gitmeleri...

Erva: Yusuf abim baştan beri o heriften şüpheliydi zaten. Kimse ona inanmıyordu, gidip araştırdı o da. Meğer adam kirli işlere bulaşmış. Benim bu salak abim de, hep beraber otururlarken bak ayağını denk al, ben bişeyler biliyorum der gibi adama aba altından sopayı göstermiş. O gün ben de ordaydım, o adamın yüzünün nasıl kıpkırmızı olduğunu gözlerimle gördüm. Yelda da bişeyler biliyor olmalı ki, onun yüzü de tuhaf bir hal aldı. Bu akşamdan iki gün sonra olanlar oldu. 

Ben: O akşam Yusuf'u zaten ben buldum. Dövülmüştü, perişan bi haldeydi. Yanına koştuğumda bilinci açıktı, bana sadece Okan diyebildi, sonra da bayıldı zaten. Günler sonra raporlar geldi, hastaneye yatırılmasına karar verildi. İşin içinde bir iş var, bir insan kendini öyle dövemez dedim ama kimse inanmadı. Üstelik Okan benim üzerime de yürüdü, sizin benle derdiniz ne, nerden bilicem belki de sen dövdün diye.

Erva: Yuh artık.

Ben: Şimdi Yelda yine gelirse büyük ihtimal ya Melisa'nın ya da Nasibe Anne'nin başına çöreklenecek. 

Erva: Aynen. Ben de ondan korkuyorum. Kıza bişey yaparsa Allah muhafaza bebeği daha minicik.

Gözlerinin dolmasını engelleyemediği için başını eğdiğinde omzundan sarılıp kendime yasladım ve yanağını okşadım.

Ben: Korkma aşkım, biz bir defa hata yaptık, ama bu sefer onu yapmayacağız. Hiçbir şey yapamayacak kimseye, güven sen bana.

 Bana iyice sokuldu ve yanağındaki elimi tutup karnına getirdi.

Erva: Dünyanın en güzel yeri olabilir burası.

Ben: Dünyanın en güzel kızının başı değdiğinden olabilir mi acaba?

Güldü ve yatmaya devam etti.

Ben: Keyfin yerine geldiğine göre ben de oyunuma dönebilirim dimi?

Hışımla başını kaldırıp öfkeyle bana baktı. Az önceki sevimliliğinden eser yoktu. Bense gülüyordum.

Erva: Yahya bak döverim seni!

Ben: Şaka yaptım şakaa

Burnunu sıkmak için uzattığım elimi bir anda ısırınca bağırdım ve hızlıca geri çektim. Bu sefer gülen oydu.

Ben: Görürsün kızım sen.

Bir anda oturduğum yerden kalkıp gıdıklamaya başladım. 

Erva: Ya ya-yapma ahahahaha-AH!

Bir anda bağırmasıyla hemen ellerimi çektim.

Ben: Noldu!?

Erva: Bu sefer geliyor galiba!

Ne yapacağımı bilmez halde ayaklandım. Oradan oraya koşuyor, ne aradığımı dahi bilmiyordum. Sonra birden Erva'nın kahkahasını duydum.

Erva: Şaka yaptım şakaa!

Elime aldığım her şeyi yere atıverdim.

Ben: Bak kızım kalbime iniyo yapma şöyle şeyler! 

Erva: Senin bu kızın da bana aynı şakayı gün içinde 10 defa yapıyor. Bi rahat durmuyor ki, aynı sen.

Ben: Babasına bir an önce kavuşmak istiyo da ondan.

Erva: Ben neyim burda acaba Yahya Bey?

Güldüm.

Ben: Yerim kız senin alınganlığını. Tabii ki de her şey senin sayende. Bu güzel hayatım, dolu dolu yaşadığım günler, birbirinden üstün hayallerim, güzeller güzeli bebeğim ve en önemlisi, sen... Seni çok seviyorum sevgilim, iyi ki varsın. 

Dudağını büzdü hemen.

Erva: Bak ağlarsam susturamazsın.

Dudaklarına bir öpücük bırakıp kendime çektim ve tam manasıyla huzur dolu dakikalara boğdum kendimi.































Bölüm sonuuuuu gençler... Nasıldı, umarım beğenirsiniz çünkü ben biraz yazmayı unutmuşum da jfsfaskfksafksaffj Oylarınızı yorumlarınızı eksik etmeyin, kendinize çok iyi bakın, görüşürüüüzzz<3



Sadece SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin