Yaklaşık 3 saat sonra kuaförde işimiz bitmişti. Gelinliği giydiğim an içim bir tuhaf olmuştu. Kızlar bana gelinliği giymem için yardım ettikten sonra kendileri de giyinmeye gittiler. Ben gelinliğimle otururken sırayla gelip önümde durdular.
Erva parlak gümüş renginde askılı kısa bir elbise, elbisenin altına elbiseyle aynı renkte bir topuklu ayakkabı giymişti. Saçına maşa yaptırmış ve halka küpeleriyle kombinini tamamlamıştı.
Ceren biraz daha siyahtan yanaydı. Siyah elbisesi, siyah ayakkabıları ve topuz yaptırdığı simsiyah saçlarının arasında bembeyaz teni adeta parlıyordu.
Selin diğerlerine göre biraz daha sadeydi. O elbise değil, tulum giymişti.
Ben hepsini tek tek süzerken Erva telefonuna gelen mesaja baktı ve konuştu.
Erva: Herkes hazırsa çıkalım artık.
Ben: Hazırız da, lanet olsun yine en çirkininiz benim.
Ceren: Ya bak ben bunu döverim ha! Kızım çirkin olsan ilk sen mi evlenirsin şu hale bak!
Güldüm.
Ben: Neyse neyse. Ayakkabılarımı getirin de çıkalım o zaman.
Erva kutudan çıkardığı ayakkabıları alıp yanıma oturdu. Çantasından çıkardığı kurşun kalemle ayakkabının tabanına alt alta Selin'in, Ceren'in ve kendi ismini yazdı.