Yusuf'un gitmesine dakikalar kalmıştı artık. Kendimi çok sıkıyordum, ağlamamam lazımdı. Burnum deli gibi sızlarken gözümden istemsizce bir damla yaş süzüldü, sonra devamı geldi zaten.
Yusuf arkası dönük olduğu için ağladığımı görmemişti. Gözyaşlarımı silerken Sevda da bir yandan beni teselli etmeye çalışıyordu. Benim ağlamama dayanamayıp o da ağlamaya başlayınca Yusuf farketti. Yanıma gelip bana sarılınca daha çok ağlamak istesem de ağlamayı kestim.
Sevda: Şuna bak ya yarım saattir sussun diye bin takla atıyorum, sevgilisini görünce nasıl da sustu hemen.
Yusuf: Dokunmayın sevgilime. Daha iyi misin güzelim?
Ben: İyiyim Yusufum.
Benden ayrılıp güldü ve burnumu sıktırdı.
Yusuf: Senin o fındık burnunu ısırırım.
Ben kıkırdarken Berk bileti Yusuf'a verdi.
Berk: Koltuk numarası 13 kanka. İstediğin gibi cam kenarı aldım.
Yusuf: Tamam kanka sağol.
Yusuf'u uğurladıktan sonra Berk beni tekrar eve getirdi.
Sevda: Anda istersen bizde kal.
Ben: Anda teşekkür ederim ama kendi evimde kalmam daha iyi olur.
Sevda: Tamam kendin bilirsin. Ama her gün ara beni tamam mı? İyi olduğunu bilmek istiyorum.
Berk: Ha yenge bir de şey, asla ağlamayacakmışsın, Yusuf'un özel talimatı var.
Berk'in dediğine hafifçe güldüm.
Ben: Denerim.
Onlarda gittikten sonra evin bahçesine çıktım. Arka bahçeden başlayarak yavaş yavaş dolaştım bahçede.
Neredeyse her noktada bir anısı vardı Yusufumun. Nereye baksam onu görüyordum. Bir de bana ağlama diyerek gitmişti, bu durumda kendimi nasıl tutabilirim ki?
Biraz dinlenmek için bahçedeki koltuklara oturdum. O sırada koltuğun üstündeki mektubu farkettim. Zarfın içindeki anahtarı aldım ve eve girdim.
O yanımdayken hiç farketmemiştim ama, bu ev aynı Yusuf gibi kokuyordu. Yavaş yavaş merdivenlerden çıkıp çalışma odasının önüne geldim. Elimdeki anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdim.
Odaya girer girmez dikkatimi duvardaki fotoğraflar çekti. Fotoğraflar duvara kalp şeklinde yapıştırılmıştı. Altlarında da tarihleri yazıyordu. Biraz daha yaklaşıp fotoğrafları incelemeye başladım.
İlk gördüğüm fotoğraf 17 Eylül'de çekilmişti. Bu okulun ilk günü kütüphanede çekildiğimiz fotoğraftı. Telefonu tutan Berk'ti. Kameraya bakıp dişlerini göstererek gülümsemiş ve başparmağını kaldırmıştı. Ben kolumu Sevda'nın omzuna atmıştım ve ikimiz de kameraya bakıp gülüyorduk. Yusuf ise Berk'in arkasındaydı. Dirseğini masaya, yumruğunu da yanağına dayamış bana bakıyordu. Fotoğrafta ben ve Yusuf'un başına küçük kalpler çizilmişti. Diğer fotoğrafa geçtim.
Fotoğrafın altında 20 Kasım 2019 yazıyordu. Bu Yusuf'un bana evlenme teklifi ettiği gündü. Yusuf tek dizinin üstüne çökmüş, kutuyu açmış ve sırıtarak bana bakıyordu. Bense ağzımı ellerimle kapatmış ve ağlıyordum. O gün ne kadar korktuğumu hatırladım. Parmağımdaki yüzüğe bakıp diğer fotoğrafa geçtim.
Bu fotoğrafın tarihi 21 Kasım'dı yani nişanda çekilmişti. Yusuf'la başka bir kameraya bakıp yüzüklerimizi göstererek gülümsemiştik. Yusuf beni belimden tutuyordu. Beyaz elbisemin omuzlarına dağınık topuzumun perçemleri düşüyordu. Yusuf'un ise lacivert takım elbisesi ona çok yakışmıştı.