Elimi çekmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu.
Ben: Abi ne diyosun sen kendine gel! Ben Yahya'yı seviyorum.
Gülümsemesi soldu, eliyle karşıyı gösterdi.
Yusuf: Ama bak bakalım o seni seviyor mu?
Gösterdiği yere baktığımda aynı muhabbetin Yahya ile ablam arasında da döndüğünü farkettim. Ablam bir ara ellerini karnına koydu ve ağlamaya başladı.
Melisa: Yusuf benim bebeğim nerde naptın ona!
Yahya: Aşkım sakin olur musun lütfen bak.
Yahya'yı duyunca artık her şeyin bitmiş olduğunu anladım. Yahya beni değil, onu seviyordu.
Ablam sürekli bebeğini soruyordu abime, ama abim ağzını açıp da tek kelime etmiyordu. Bakmıyordu bile. İçinde bulunduğum karmaşıklığı anlayamıyordum. Yüksek sesle ofladım.
Melisa: Sana soruyorum cevap ver lan şerefsiz!
Abim ofladı ve bakışlarını tekrar bana çevirdi.
Yusuf: Bebeğim bebeğim deyip duruyorsun, benimdi o çocuk. Ve olması gereken yerde, babasının yanında şu an.
Abim bir eliyle belimi sararken, diğer elini de karnımın üstüne koydu ve okşadı. Gözlerime bakıp gülünce kaşlarımı çattım ve ayrıldım ondan. Karnıma bakıyordum sürekli, ama dokunamıyordum. Abim tekrar yanıma gelince onu ittim. Ablam yere çöküp kalınca onun yanına koştum.
Ben: Abla iyi misin! Abla kendine gel!
Yahya benim yüzüme bile bakmadan onu elinden tutup kaldırdı.
Yahya: Gidelim mi?
Ben: Yahya sen?
Ağlamaya başlamıştım. Benim canımdan çok sevdiğim adam şimdi çok uzaklarda benden.
Melisa: Yahya b-ben gidemem, be-bebeğimi çaldılar onlar benim!
Ben: Abla yemin ederim hiçbir boktan haberim yok burda ne yaşandığını biri söylesin artık lütfen!
Yusuf: Ben söyleyeyim mi nolduğunu?
Yanıma gelip beni kaldırdı. Malum karnım büyük olduğundan kalkmam baya zordu.
Yusuf: Şimdi şöyle, ben seni seviyorum, ve seninle evliyim.
Yahya: Ben de Melisa'yı seviyorum.
Melisa: Ama ben seni sevmiyorum!
Yahya: Olsun, seversin zamanla.
Onlar tartışırken abim beni elimden tutup dışarı çıkardı ve banka oturttu.
Yusuf: Burda bekle şimdi, inandıracağım seni.
Arabasına doğru gitti hızlı hızlı yürüyerek. Gözyaşlarım dökülmeye başladı yavaş yavaş. Gözüm karnıma kaydı tekrar. Elimi üstüne koydum ve yavaşça okşadım.
Ben: Ne yaşıyoruz burda, sen biliyorsan sen bari söyle.
Elimin olduğu yere tekme atınca elimi hemen çektim. Neyin içindeydim, ne yaşıyordum hiç bişey bilmiyordum. Abim karşıdan elinde benim çantamla gelince şaşkınlıkla ona baktım. benim çantamın onda işi neydi?
Yanıma oturdu ve çantamı açtı. İçinden çıkardığı fotoğrafları bana gösterdi. Nikah masasındaki, nişandaki, kınadaki ve düğündeki fotoğraflardı. Fotoğrafların hepsinde çok mutluydum. Ardından çıkarıp evlilik cüzdanımızı gösterdi. Evet, evlenmiştik biz. En son çıkardığı fotoğraf bir ultrason görüntüsüydü.