3 Hafta Sonra
Melisa'dan
Sabah sabah kapım alacaklı gibi yumruklanıyordu.
Erva: Abla uyan artık hadi! Ne uykucu çıktın ya!
Gidip kapının kilidini açmamla Erva içeri daldı.
Erva: Abla o kadar kal- Abla bu gözlerinin hali ne böyle!
Ben: Ne varmış gözlerimde yaa?
Makyaj masama gidip aynaya baktığımda ben bile kendimden korkmuştum. Gördüğüm kabus yüzünden sabaha kadar ağlamıştım, gözlerim kıpkırmızıydı.
Erva beni kolumdan tutup yatağa oturttu.
Ben: Erva ben bir kabus gördüm.
Erva: Ne gördün abla?
Ben: Yusufumu şehit ediyorlardı. Ardından hemen bir gün sonra da ben gidiyordum arkasından.
Erva: Off abla, sen ve şu rüyaların... Neyse kabus sonuçta, çok da şey etmemek lazım.
Erva bir anda beni sarstı.
Erva: Ya abla! Bugün eniştem gelecek, hazırlık yapmamız lazım ve sen hala oturuyosun.
Ben: Doğru diyosun. Allah'ım nolur sapasağlam geri gelsin.
Erva: Amin. Hadi kalk ben kahvaltıyı hazırladım. Sonra beraber kuaföre gitcez.
Ben: Kuaför?
Erva: Eniştemin karşısına böyle çıkmayı düşünmüyorsun herhalde. Amacın ne, onu geldiğine pişman etmek mi?
Ben: Off Erva ne çok konuşuyosun ya. Sen git ben gitmiycem kuaföre falan, uyucam ben.
Kendimi tekrar Yusuf'un yastığına geri attığımda Erva komodinin üstündeki suyu yüzüme döktü.
Erva: Kalkmazsan sürahiyi dökerim.
Hızlıca yataktan kalkıp banyoya girdim. Erva bu sonuçta, dediyse yapar.
***
Erva'yla kahvaltıdan sonra önce alışverişe sonra da kuaföre gitmiştik. Ben saçlarımı çok kısa olmayacak şekilde kestirmiştim. Sade tonlarda bir doğal makyaj ile sabahki halimden eser yoktu, tam anlamıyla mükemmeldim.
Üstüme beyaz bir elbise giyecektim. Siyah bir kuşağı vardı. Altıma da kuşakla uyumlu olsun diye siyah renkte bir babet almıştım. Topuklu giymeyi sevmiyordum.
Erva kuaförde pek bir işlem görmedi, çünkü ihtiyacı yoktu, o zaten güzeldi. Ama benim resmen yıkılıp tekrar yapılmaya ihtiyacım vardı. Yusuf gittikten sonra 3 hafta içinde nerdeyse bir çöküş yaşamıştım. Her gün aynı kabusu görüyordum ve gerçekten hayatım alt üst olmuştu. Allah'tan yalnız değildim, Erva vardı yanımda.
İlk hafta yemek gibi temel ihtiyaçlarımı karşılamak dışında odadan çıkmıyordum. Yemek içmekten kesilmiş, tamı tamına 4 kilo vermiştim. Gözlerim çökmüştü, bir haftada sanki 10 yıl yaşlanmıştım. Uyanıyordum, Yusuf'un fotoğraflarına ve videolarına bakıyordum, göz pınarlarım kuruyana kadar ağlıyor ve ardından tekrar uyuyordum.
İkinci hafta birinciye nazaran daha iyi geçti. Her sabah önce Nasibe Annem'i, ardından Sevda'yı, sonra babamı, en son da halamı arayarak iyi olduğuma dair rapor veriyordum. Sonra aşağı iniyor, Erva'nın zoruyla birkaç lokma bir şey yiyor ve bahçeye çıkıp Zimba'yla zaman geçiriyordum.
Üçüncü haftaya geldiğimde artık kendime ayıracak kadar bile zamanım yoktu. Düğün hazırlıkları yüzünden sürekli bir koşuşturma içindeydim. Nasibe Annemler de gelmiş ve bana gerçekten çok yardımcı olmuşlardı. Düğün salonu, gelinlik, damatlık, davetiyeler, ikramlıklar,... Her şeyi hazırlamıştık. Tek eksiğimiz Yusuf'tu. O da bugün gelecekti.