21. Bölüm

944 23 27
                                    

Ece'den

"Senin olayın ne kardeşim?" Bütün sinirimle karşımdaki suratsız nevaleye çıkıştım.  Bizim salak kızlar sevgili yaptı ama özgürlüğü kısıtlanan ben oldum. Günlerdir bu Yüksel denen nemrut herif, nereye gitsek yanımızda. İyice canım sıkılmaya başladı.

"Yılmaz abimin kesin talimatı var, bensiz kimse bir yere gidemez"  demesiyle onu boğmamak için gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Sakince ona baktım ve "bak güzel kardeşim! ben o abinin, yada abilerinin sevgililerini getir götür  kapsamına girmiyorum, Afra biraz sonra dersten çıkar sen onu bekle burda. Mümkünse beni rahat bırakın!" Son cümlelerde sesim baya yükselince adam yüzünü ekşitti.  Aldırmadan yanından geçip, ondan uzaklaştım. Yaklaşık yarım saattir dersten çıkmışım kampüsün çıkışında  Yüksel efendiden kurtulmaya çalışıyorum.  

Bunların  hepsi manyak! hadi sevgiline özel şoför gönderiyorsun da, ben neden her yere o şoförle gitmek zorunda kalıyorum? İşte bu tam bir muamma. Var bunlarda bir bokluk ama... inşallah hislerimde yanılıyorumdur.

Kaldırımda Hızlı adımlarla yürürken yanımda duran arabanın kornaya basmasıyla irkildim.  Bütün sinirimle bağırarak "kaçkere demeliyim? Beni rahat bı..." yanımda duran arabaya dönmemle görmeyi beklediğim kişi olmadığını anlayınca lafım yarıda kesildi.

Açtığı camdan  bana bakan Mert "hayırdır kızım, kim seni rahat bırakmıyor?"  Sorusunu umursamadan  "git işine Mert! Şu an hiç seninle uğraşamam" dedim tekrar önüme dönüp ilerlerken.

Arabayla yavaş yavaş yanımda ilerledi "nereye gidiyorsun? Gel götüreyim seni"  birden durup ona döndüm. "Sanin amacın ne Mert? Yada boş ver, git başımdan" dedim tekrar önüme dönecekken sözleriyle durdum.

"Neden kızıyorsun? Gideceğin yere beraber gidelim işte. Tek başına gitme şimdi" 

"Ne saçmalıyorsun sen? Ben her zaman Tek başıma gitmiyor muyum?" Onu azarlamamla sinirle soludu "birkerede adam gibi konuşalım ya seninle. Bikerede atarlanma! ama kabahat bende neden aramızda sulh sağlamaya çalışıyorum ki?"
Bana sesini yükseltmesi ile daha çok sinirlendim. 

"Yardımını başına çal, al sulhunu da git burdan" dedim.
Bana cevap vermeden gaza basıp gitti. 

Bir-kac saniyede gözden kaybolan o arabanın altında ezilmiş gibi hissettim. Ona neden böyle davranıyorum bilemiyorum. Yanımda olmasına, tek bir kelimesine hatta bir bakışına bile tahammül edemiyorum.  Onunla eskiden beri anlaşamazdık ama böyle şiddetle ona katlanamadığım olmazdı.

Yolun karşısına geçerken kulaklarıma dolan şiddetli korna sesiyle etrafıma bakmam ve bana çarpan araba ile yere düşmem bir oldu.

Korkuyla bana çarpan arabaya bakarken, arabadan inen adam koşarak yanıma geldi.  "Iyimisiniz?" Derken endişeli bakışlarını benden çekip ondan sonra arabadan inen adama bakarak "çabuk çalıştır arabayı, hastaneye gidiyoruz!" Diye bağırdı. "yok, gerek yok iyiyim ben" dedim korkudan titreyen sesimle.

Adam gözlerini bana çevirdi. Çatık kaşlarının altındaki açık renk gözleri güneşte  parlıyordu. Elini kaldırıp üç numaraya vurduğu saçlarına götürdü.  "Iyi olduğuna emin misin? Şoktasın belki, olayın sıcaklığıyla anlamıyorsundur" demesiyle başımı olumsuzca salladım. "Gerçekten iyiyim ben. tam  zamanında durdunuz. sadece deydi sanırım korkudan düştüm." Dedim yerden kalkmak için, elimi yere koyup doğruldum. "Müsadenizle, size yardım edeyim"  derken kibarca kolumdan tutup kaldırdı beni yerden.

"İyı olduğunuza emin misiniz? Biz yinede bir hastaneye gitsek?"

"Iyiyim, teşekkür ederim" dediğimde "O zaman şoförümün bu kabahatini affettirmek için sizi gideceğiniz yere bırakalım"  kibar teklifini başımı iki yana sallayarak red ettim.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin