"öfkeyle kırıp döktüklerini, öfken geçince toparlayamazsın" demişti bana.
Tamda öyle oldu. Dağıttım, paramparça ettim bizi... Şimdi bu lanet olası hastanede ondan bir haber almayı bekliyorum. Büyük bir deprem kargaşası var içimde. Bir de onu kaybetme korkusuyla gelen o korkunç his!
Ne yaptım ben...
Oysa çok geç bulmuştum onu. Sadece o vardı bana yaşadığımı hissettiren. Onunla beraber gelen korkular, heyecanlar, şu yorgun yüreğimde ona ait olan her şey... şimdi şu kapının ardında yaşam savaşı veriyor. Onunla billikte hissettiğim ne varsa gidiyor.
Bizden sonra hastaneye giren Mert ve diğerleri hastanede büyük bir kargaşa yaratmaya başladılar. Üst katta babamın yanında olan Kadir de gelip dahil oldu kargaşaya.
Koridorun ortasında dizlerinin üzerine çöken Mert'in yanına çöktü Nazlı. "Sakin ol Mert. Lütfen bırakma kendini" dedi ikiside ağlıyordu.
"Nazlı... Benim iyi yanım gitti! Benim tek güzel yanım, beni terk etti. Çiçek açan yanım terk etti beni..."
"Yapma Mert! O ölmüş gibi konuşma!" Dedi Nazlı onun gibi ağlayarak.
Ben onun gibi feryat edemiyorum. Buna hakkım bile yok. Dışımda yaprak kımıldamıyor. Keşke içimdeki kaynayan bu vulkanları feryada dökebilsem. dudaklarımdan, gözlerimden akıp gitse...
Halit Karaca ile birlikte hastaneye gelen, daha önce Afra'nın yanında gördügüm Mahir deden herif üzerime yürürken "sen hala hangi yüzele burdasın lan!" Diye bağırdı. Dua atsinki şu an onunla harcayacak enerjim yok. Yoksa elimde kalacak!
Yanıma vardığı gibi yüzüme yumruk attı. "O kıza yapmadığın kalmadı lan! Sonunda bunuda yaptın... Ona bir şey olursa yasatmam seni! Ejdadını sikerim senin!"
Artık sabretmeyi bir yana bırakıp karşımdaki, yakama yapışan şerefsizi yumrukladım. "Sen kimin hesabını soruyorsun lan! Sen kimsin? Benim nişanlıma göz koymuş bir oruspu çocuğu! Ben senin ejdanın da, senin şerefine de..."
"Yılmaz!"
Babamın hastane koridorunu inleten sesini duyunca, yerde yumrukladığım herifi bırakıp babama döndüm.
Kendine gelen Mehir denen şerefsiz, tekrar bana saldırdı ama bu kez Halit Karaca girdi araya. "Mahir! Afra uyanana kadar kimse bir şey yapmayacak" dedi.
Babama doğuru bir kaç adım attım güçsüzce. Belkide şu an en berbat şey babamın yüzüne bakmaktı. "Ne yaptın sen?" dedi bana büyük bir hayal kırıklığı ile bakarken. İlk defa gözlerinde baba şefkati yoktu. Beni bu yasa getiren adamın bakışları değil bunlar.
Kadir, koşarak babamın yanına gitti ve koluna girerek "baba, sen niye kalktın yatağından?" Dedi endişeli ve telaşlı bir sesle.
Babam, "iyiyim ben, Afra nasıl? İyi mi?" Diye sordu. "Bilmiyoruz" dedi Kadir başını iki yana sallarken.
Halit'in oğlu, babasının karşısına geçerken "ne diyorsun baba sen? Arayalım polisi, içeriye atsınlar şunu!" Diye bağırdı bana öfkeyle bakarken.
Çokta sikimdeydi hapse girmek. Yaban çiçeğim gözlerini açmazsa, bu ceza bir ömür yeter bana. Bu ihtimal beni mahvediyor.
Ona bir şey olmayacak, diyorum. Kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Sonra en körülerini düşünüyorum... Kalbimi göğsümden sökmek istercesine canımı yakıyorum.
"Kimse karışmayacak bu meseleye! Afra uyanana kadar herkes uslu uslu otursun yerinde!" Diyerek uyardı Halit tekrar oğluna ve şu şerefsize bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
ChickLitTek amacı okulu bitirip kendi ayakları üzerinde durmak olan Afra'nın Akar kardeşlerle tanışması ile hayatı alt üst olur... Kendini hastalıklı bir aşkın içinde bulur... Bir adam en fazla ne kadar acımasız olabilir? Bir kadın en fazla ne kadar sevebil...