58. Bölüm

426 15 5
                                    

En güzel şeyleri, en hızlı şekilde mahveden bir aptalım ben! Başka açıklaması yok bunun.  Sevdiğim kadının doğum gününü mahvettim.

"Tamam be oğlum, harap etme kendini bu kadar" diyen Cengiz'i umursamadan yeni bir sigara yaktım. Buraya geldiğimizden beri bu kaçıncı hiçbir fikrim yok. 

Kadir Nazlı'yı eve götürdü, bizde Menderes sahilinde oturmuşuz.   Onsuz eve dönmek istemedim. ama ona zorla gel de diyemedim.   "Aptal kafam! Keşke benimle gelmesi için zorlasaydım. Yanımda olsaydı böyle içim içimi yemezdi" dedim sinirle elimi yanıma, yere vurdum.

"Deli deli konuşma lan! Maden yaptın bir mallık, adam gibi kendini affettirmeye bak." Dedi Cengiz. Sanki benim kendi kendime sövdüğüm yetmiyormuş gibi, oda bana saydırmayı ihmal etmedi bu akşam.   "Sen adam olmayacaksın kardeşim! Kız herkesi karşısına almış, seninle nikah günü almış ama paşama yetmiyor!"  Dedi.  "Derdin ne oğlum?" Diye devam etti.

"Of!"  Diye bağırdım sinirle elimi kafama vurarak.  "Onu Ahmet'le konuşurken görmek istemiyorum!" Dedim. Zaten Cengiz benim herşeyimi bilir ve Ahmet'i de benim kadar tanır. bu çok iğrenç bir şey, insanın birlikte büyüdüğü ve yıllarca kardeşim dediği kişiye güvenmemesi.   "Ahmet'in değiştiğine inanmıyorum, o huyunu bıraktığına inanmıyorum" dedim iğrenircesine, kelimeler tükürürcesine çıktı ağzımdan.

"Saçmalama lan! Arada Ece var, yapmaz öyle bir pezevenklik!" Dedi. Ses tonu sözlerini hiç desteklemiyordu, ikilemde gibi kararsızca çekti bakışlarını benden.

Belkide gerçekten değişmiştir? Sonuçta bende değiştim ve o eski Yılmaz'la aramda uçurumlar var. Yinede, ya değişmediyse...   Lanet olsun, bunlar hep benim aptallığım yüzünden başıma geliyor!  Eskiden o kadar umursamazdım ki, Ahmet'in yaptıkları hiç kötü gelmiyordu bana ve hiç dur demeyi düşünmedim ona.  Beni sevdiğini söyleyen kadınlara ayrı bir zaafı olduğunu söylerken bile alayla gülerdim.  Şimdi bunu düşünmek bile deliye dönmeme yetiyor. 

"Geçmişte olup biten saçmalıklar yüzünden Afra'yı küçük düşürdün. Bi yandan da Mert'i haklı çıkardın." 

Karşımda oturmuş, haklı haklı konuşan Cengiz'in ağzını dağıtasım geliyor şuan. "Telafi edeceğim hepsini" dedim kendi kendime söz verircesine.  "Ama sabaha kadar onun nasıl olduğunu öğrenmeden nasıl yaparım bilmiyorum" dedim cebimden çıkardığım telefonun rehberine girip onun numarasına bakarak.  Onu aramaya karar verdim ama dün gece o telefonun kaybolduğunu hatırlayınca durdum öylece.

"Kızı arama sakın, saat iki olmuş!" Diye uyardı beni Cengiz. Amına koyim sanki saat erken olsa arayabilirmişim gibi. 
Telefonumu sinirle yere bıraktım. "Arayamıyorum lan zaten! Telefonu kayıp" dedim. Şu aklımı sikeyim ben! Bütün gün dolaştık ama ona telefon almayı akıl edemedim.  Hep yanımda kalacak sandım, onu aramaya ihtiyacım olmayacak sandım.

"Boşver yarın konuşursunuz" dedi akıl hocam. 

"Sabaha kadar çok geç olur, Şeyma ve Ece onu ikna eder, benimle evlenmekten vazgeçer" dememle Cengiz güldü. "Tamam, şizofreni teşhisi konulmuştur Yılmaz kardeşimize" dedi dalga geçercesine.

"Siktir lan! Görmedin mi kızın üzerine nasıl gidiyorlar?"

"Gördüm ama senin  kızın yüzüne nasıl gittiğini"  dedi.

"Lan hep mi ben suçluyum? Sen Ece ile başbaşa otur, sigara iç, muhabbet et bak Ahmet neler yapıyor. Hiç benim tarafımdan düşünen yok!" Dedim.  Birden yayıldığı yerden toparlandı. "Ne diye öyle bir şey olsun ki oğlum? Benim Ece ile bir şeyim yok"  dedi. aceleden birazda saçmaladı tabi. 

"Hadi lan! Ahmet'in onunla birlikte olduğunu duyunca nasıl bozulduğunu gördüm" dedim. Şimdide köşeye sıkışan o oldu ve git gide gerilmeye başladı.  "Alakası yok. Zaten ben öyle dominant kızlardan hiç hoşlanmam." Dedi gözlerini benden kaçırıp etrafa bakarken.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin