8.Bölüm

1.2K 44 4
                                    


'Bir dilek hakkı daha istiyorum. Bu kez beni sevmen için değil, seni umutmak için'

🍀

Benim bu çilem ne zaman bitecek Allahım. Gece yatarken uykum geliyordu. Neredeyse öğlen olmuş benim uykum hala geliyor.

Çünkü benim düşünceli arkadaşım sabahın köründe beni hesap sormak için uyandırdı.

Şeyma hala benim Kadir'in iş teklifini kabul edişimi kabullenemedi. Durmadan "yılışık herif" deyip duruyor.

Ece elindeki çay bardağını masaya biraz sertçe koyup Şeymaya döndü.
"Yeter Şeyma! Bırak yapmak istiyorsa zorlama, orda çalışsın"

Desteğinden dolayı Ece'ye öpücük yolladım. Gözlerini devirdi. Yüzümdeki gülümseme daha  da genişledi.

Ece'nin olaylara bir anne edasıyla bakması çok hoşuma gidiyor.

"Ne oldu Ece hanım? En çok sen karşıydın bu barda çalışma işine"

Şeyma Ece'ye çemkirince Ece önce kaşlarını çattı. Ardından

"ben Afra'yı düşünüyordum. Senin gibi elin adamına kafayı takmadım, şimdi önüne dön yemeğini ye. Benim sinirimi bozma" dedi.

"Neden ikiniz de ona kafayı taktığımı düşünüyorsunuz, ben o yılışık herife ne takıcam"

Şeyma son cümlelerini üstüne basa basa söyleyip masadan kalktı. Tam mutfaktan çıkarken kapı çaldı.

Ece "bırak konuşmayı kapıya bak Şeyma" diye arkasından bağırdı.

"Bakmıyorum. Kalkın bakın" deyip kapının önünden geçip gitti. Şaka gibi triplere gel.

Oflayarak kalktım yerimden. Allahtan bu evin geleni gideni yok. Valla kapıya bakacak adam bulamıyoruz.

Bıkkınlıkla kapıyı açtığımda kapıya vurmak için elini kaldıran Mert'le karşılaştım.

"Kızım bak ben yabancı değilim de yabancı biri gelse rezillik yani. Kimdi o kapının yanından geçerken 'bakmıyorum' diyen mal"

Mert'e hoşgeldin dememe fırsat vermeden içeri girdi.

Ece mutfaktan çıkıp Mert'e baktı. "Çok rahatsız olduysan bi daha gelme paşam" dedi.

Mert'in yüzünü alaycı bir ifade aldı. "seni görmezsem ölürüm hasretinle" dedi.

'Allahım başladılar yine'

Neyse ki Ece uzatmadan yüzünü buruşturup "hıı" gibi bir ses çıkarıp tekrar mutfağa girdi.

"Bu senin"

Mert'in elinde bana uzatınca farkettiğim küçük poşete bakarak "bu ne" dedim.

Elime alıp açtığımda telefon olduğunu gördüm. Hemde çok pahalı bir marka. Elimdekini tekrar Mert'e uzattım. Sadece "al" dedim.

Masum bir ifade yüzüme bakarken "kabul et lütfen" dedi.

"Bunu kabul etmeyeceğimi biliyorsun Mert"

"Seninkini tamire yolladım olmadı. Ne olur bunu alsan? Afra  sadece bir hediye abartma bu kadar"

"Tamam ama önümüzdeki üç doğum gününde hediye almak yok"

Gülüp "ikide anlaşalım" dedi. Kafamı iki yana salladım. İstemsizce bende gülmeye başladım. "Teşekkür ederim" dedim.

Boşver der gibi elini salladı. "Kardeşler arasında teşekkür olmaz"

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin