"sınırsız, milyonlarca hayal kurabiliyorken senin tutup hep aynı hayali kurman ama bir gün gelir o hayalin asla gerçekleşmeyeceğini anlarsın ve artık başka hayaller kurmaya hiç hevesin kalmamış olur"
Tatlı bir telaşla evin içinde koşuştururken, salondaki tekli koltukta rahatça oturan Mert, "kızım, bi oturun yerinize, valla başım döndü artık" diyerek azarladı bizi. Biran durup etrafıma baktım. Derin bir nefes alırken gözlerim Mert'in kucağında duran küçük kırlente takıldı. Elimdeki temizlik bezini önümdeki tozunu aldığım sehpaya bırakırken uzanıp Mert'in kucağındaki kırlentti alıp, üçlü koltuğun üzerine düzenli bir şekilde bıraktım. "Dağıtma ortalığı! Benim burda canım çıkmış zaten" diyerek azarladım onu. Mert beni ilk kez görüyormuş gibi tuhaf tuhaf bakarken, Ece elinde Vileda ve paspasla önünde durdu. "Madem burdasın bir işe yara. kaldır şu koltuğu biraz, dibini silmem lazım" dedi. Mert kaçarı olmadığını anlayınca of'layarak kalktı yerinden ve koltuğun köşesinden tutup biraz kaldırdı. "Acele sil, bir saat böyle duramam" dedi.
Ece, hiç acelesi yokmuş gibi sakin sakin silerken "bu zengin züppeleride hiç zora gelemiyor" dedi. Mert sinirlenmemek için sesli bir şekilde nefesini verdi, başını olumsuzca sallarken göz göze geldik. "Görüyorsun, damarıma basıyor" dedi.
"Hadi, hadi bir sürü işimiz var, kavgayı bırakın elinizi hızlandırın" diyerek bıraktığım toz bezini alıp ayrıldım yanlarından. Salondan çıkarken çalan kapıya ilerledim. Kapıyı açıp gelen Şeyme'ya sinirle baktım. "Nerdesin sen? On tane mesaj attım sana. insan bir cevap yazar" dedim. Onun konuşmasına izin vermeden kolundan tutup içeri çektim ve elindeki çantayı alıp kenara koydum. "Hadi gel, hazırlanmam gerek ve sana ihtiyacım var" diyerek onun odasına doğru sürükledim onu. "Afra, bırak da soluklanayım biraz, ne bu acelen?" Dedi bıkkın bir şekilde.
"Yok soluklanmak falan, zaten çok geç oldu gelecekler birazdan" dedim. Hayatımda hiç kimseyi ve hiçbir şeyi bu kadar heyecanla beklememiştim. Umarım bu gecenin sonunda heyecandan kalbim durmaz.
"Kızım çok abartmadınmı? Alt tarafı formaliteden bir isteme. siz zaten aranızda yüzük takmışsınız"
"Of Şeyma, çok heyecanlıyım. Çok saçma ama engel olamıyorum kendime, içim içime sığmıyor" dedim Şeyma'nın dolabını açıp içinden giyecek bir şeyler ararken. Elime aldığım siyah elbisenin göğüs dekoltesini görünce tekrar yerine astım ama bu kez de Şeyma aldı ve "neden vazgeçtin? Bu gayet güzel" dedi elbiseyi üzerime tutarken. "Şık olsun ama abartılı olmasın" dedim başka bir elbiseyi elime alırken.
"Tamam" dedi elimdeki elbiseyi alıp bordo bir elbiseyi tutuşturdu elime. "Bence bu iyi" dedi. Sadeydi ama güzel görünüyordu. Elbiseyi yatağın ucuna bırakıp Şeyma'ya döndüm. "Sen nasılsın?" Diye sordum. Sustu bir süre. Sadece dili değil gözleride sessizliğe büründü sanki. Başını hafifçe sağa sola salladı. "Nasıl olmam gerek bilmiyorum Afra. Canım acımasın diye düşünmeyi bile yasakladım kendime. Bi bıraksam kendimi dağılacak gibiyim ve bir daha asla toparlanamayacak gibi"
Yavaşça sardım kollarımı etrafına. "Biliyorum iyi değilsin ama Kadir'inde hiçbir suçu yok ve seninle beraber oda bunun acısını çekiyor, neyin acısını çektiğini bilmeden hemde" dediğimde Şeyma bir adım geri çekilip bana baktı. "Haklısın ama bundan sonra ondan kaçmayacağım, ona yaptığım haksızlık yeter!" Dedi ağlamaklı bir sesle, dolan gözleri taşmasın diye tavana kaldırdı bakışlarını.
Gözlerini tekrar benim gözlerime çevirince burukça tebessüm etti. "Bundan sonra bambaşka bir Şeyma olacağım, hiçbir şeyi Kadir'in önüne koymayacağım." Dediğinde bende gülümsedim. "Aşk böyle istiyor çünkü" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
ChickLitTek amacı okulu bitirip kendi ayakları üzerinde durmak olan Afra'nın Akar kardeşlerle tanışması ile hayatı alt üst olur... Kendini hastalıklı bir aşkın içinde bulur... Bir adam en fazla ne kadar acımasız olabilir? Bir kadın en fazla ne kadar sevebil...