64. Bölüm

321 14 5
                                    

Yılmaz'dan...

Her seferinde 'ona acı çektirmeyeceğim' diyorum ama her seferinde daha fazla aklım başımdan gidiyor ve kendimi kaybediyorum. Kıskançlık denen illetten zihnimi kurtaramıyorum, ikimizi de mahvediyorum. Ama o herifle fotoğraflarını görünce nevrim döndü, o herifin yanında mutlu olduğunu görmeye katlanamıyorum. Belkide onun yanına her gittiğinde, benimle değil de, onunla birlikte olsaydı daha mutlu olacağını düşünüyordur.

"Yılmaz! Neyin dalgınlığı oğlum bu?"

Elindeki bardağı benim önümdeki bardağa vurarak konuşan Cengiz'e baktım. "Evleniyorsun diye mi bu surat?" Dedi göz kırparak.

"Ne alakası var oğlum?" Dedim ben de önümdeki bardağı kaldırarak. Bardağı dudaklarıma götürmeden geri bıraktım. "Afra dün bütün gün o Aras denen çocukla berabermiş. Dün gece birlikte çekildikleri fotoğrafları Afra'ya attı. Sonunda öldüreceğim o herifi Cengiz!" Dedim sinirden yumruğumu sıkarak.

"Hasta mısın kardeşim? Kızın kuzeni ile görüşmesine engel olmayacaksın değil mi?" Diye sordu. Yüzüme bakarken sanki aklımdan geçenleri okuyormuş gibi kaşları yukarı kalktı. "Saçma sapan kıskançlıkların yüzünden Afra'nın kalbini kırmadın değil mi?"

Cengiz'e bakmayı bıraktım ve bakışlarımı masaya indirdim. Konu Afra olunca hiç kimseye hiçbir şey anlatamıyorum. Ama Cengiz sessizliğimden anladı. "Neler dedin kıza kim bilir!" Dedi hafifçe sertleşen bir tonda.

"Allah benim de belamı versin Cengiz" dedim aklıma dün gece gelirken. "Onu kızların evinden almadan önce bilinmeyen bir numaradan, bir mesaj geldi. Afra'nın Ahmet'le bir meyhanede çekilmiş fotoğrafını atmış bana" dedim. anlatırken aynı öfkeyi hissettim bütün hücrelerimde.

"Ne işi varmış Ahmet'in yanında?" Diye sordu. Bu kez Cengiz de onları haklı çıkaracak bir şey söylemedi.

"Ahmet, Ece'yi terk etmiş de, onların aralarını yapacakmış da, Ahmet'le konuşmaya gitmiş de... Bize ne kardeşim Ahmet'in ne halt ettiğinden!" Sinirle elimi masaya vurdum. Etraftaki bazı masalardaki insanlar dönüp bize baktı. Cengiz beni dinlemeyi bıraktı sanki, gözleri daldı bir ara.

"Ee, yapmış mı aralarını?" Diye sordu. Bütün öfkemle Cengiz'e baktım. Benim şu an bununla ilgileniyor gibi bir halim mi var? "Sence bu benim s***mde mi Cengiz?" Diye sordum.

"Niye bu kadar abartıyorsun oğlum? Afra sadece arkadaşı için bir şeyler yapmaya çalışmış" dedi tekrar beni haksız bularak. Gerçi bu sabah uyandığımdan beri bende kendimi haksız buluyorum. Yaban çiçeğimin tenindeki morlukları, mesafeli bakışları; benimle arasına mesafe koymaya çalışırken bile, benden korktuğu için yapamaması. Silinmesi zor hasarlar bırakıyorum ruhunda her defasında. Ama elimde değil, beni bırakacak hissi, beni öldürüyor.

"Ona zarar verdiğimi bildiğim halde, onu bırakamıyorum" ilk defa birine bunu itiraf ettim. Cengiz anlamayan gözlerle bana baktı, gözlerini kısarak beni çözmeye çalıştı. "O kadının babamı bırakıp gittiği gibi, beni bırakıp ilk aşkına gidecek düşüncesi... Deliriyorum Cengiz. Korkunç bir telaş sarıyor, ona şiddet uygulayacak duruma geldim"

"Ne! Ne saçmalıyorsun oğlum? Bu kadar kafayı yemediğini söyle!"

"Nasıl mekân seçmişim ama?" Diyerek Cengiz'in karşısındaki sandalyeye oturan Kadir ile Cengiz bana bakmayı bırakıp önüne döndü. "Meyhane işte" dedi kısaca etrafa göz gezdirerek.

"Bu tavırlarınla benim modumu düşüremeyeceksin Cengiz" dedi Kadir. Daha sonra etrafına bakınarak "diğerleri nerde kaldı acaba?" Diye sordu kendi kendine. "Kimi çağırdın lan?" Diye sordu Cengiz. Açıkçası Kadir'in bu geceki 'bekarlığa veda' adı altında bizim başımıza açacağı işlerden endişeliyim.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin