Yılmaz'dan...2 ay sonra
Onsuz günler geçmez, mevsimler değişmez sanıyordum ama günler de mevsimler de onun gibi hainmiş ve her şeyi ardında bırakıyormuş. Onun yüzünü görmeyeli tam iki ay oldu ve biz bir hafta önce boşandık. Onu görmeye katlanamam diye mahkemeye gitmedim ama öğrendim ki o da gitmemiş ve biz avukatlar aracılığıyla boşanmış olduk. O nasıl taşıyor bunu bilmiyorum ama ben her geçen günü boş ve anlamsız yaşıyorum. Neyse ki artık herkes için sonbahar geldi ve artık ağaçtan düşen yapraklar, sokakta üşüyen kediler ve köpekler de anlayacak beni... Baharı beraber geçirmemişiz gibi nasılda terk etti beni ve bir anda boşadı. Ama ben babama söz vermemiş olsaydım o biraz zor boşardı beni! O kadını da, Halit'in piçini de gebertmediğim için aldığım her nefes zehir oluyor bana.
"Boşandığı gibi o herifle tatile gitmiş!" Dedim hırsım ve nefretim nefesimi keserken bile hala güçlü gibi davrandım. Ondan vazgeçemediğim ve onu unutamadığım içim binlerce kez lanet olsun bana. Hala onu köpek gibi sevdiğim için ölmek istiyorum ama babam gibi, beni istemeyen bir kadın için ölmeyeceğim diye söz vermiştim kendime. Sanki böyle daha iyiymişim gibi, binlerce kez ölmemişim gibi...
"Kanıma dokunuyor Cengiz" dedim. Zehir gibi kanıma karışmış, ne yapsam geçmiyor. "Seni aldattım" deyişi aklıma geldikçe midem bulanıyor ama yinede söküp atamıyorum içimden.
"Boşandınız ve bitti gitti! Artık onunla ilgili hiçbir şey senin kanına dokunmasın!" Diye konuştu Cengiz beni azarlar gibi. Ben yeterince azarlıyorum kendimi zaten. Beni aldattığını söylediğinden beri bir kez bile anmadım adını. Aklıma geldikçe kendi kendime küfürler savuruyorum ama yinede nefret edemiyorum. Kendimden nefret ediyorum, kendime kızıyorum ama onu yine özlüyorum... Ona ait olan yanımı söküp atamıyorum.
O niye sevmedi beni?
Benden gitti, kendine başka kalplerde yer edindi ama hala rüyalarıma giriyor bazı geceler ve usulca kandırıyor beni, Onu unutmama izin vermiyor. Artık etrafımdaki hiç kimse ondan bahsetmiyor, onu unutmamı bekliyorlar... Gerçekleri söylemeye gururum el vermiyor bu yüzden "bitti gitti" diyorum bende ama köpek gibi aşığım ve bunu gizliyorum. Hapiste geçirdiğim iki ayı onu düşünmekle geçirmemişim gibi hala dalıp dalıp onu düşünüyorum. Onun adını en son boşanma dilekçesinde gördüm ve deliye döndüm. O günü asla unutmayacağım; aklımı yitirdim, kendimi kaybettim o gün.
Beni nasılda gafil avladı, benim hapiste olmam rahatlıkla boşanmasına yaradı ama bilmiyor ki özgür olsaydım bile kabullenmiştim zaten. Nasıl evli kalabilirdim ki artık onunla?
Onu tanıdığım günden beri bakışları ruhuma işlendi ve bana eziyet etmeye devam etti! Yinede onu sevmek dünyanın en güzel şeyiydi çünkü bana yaşadığımı hissettiriyordu... Onu tanıdıktan sonra kalbimdeki buzlar erimişti. Ben farkında değildim belkide ama göğsümde yavaş yavaş çiçekler açtırmıştı, göğsüm çiçek bahçesine döndü... Şimdi ruhuma kadar kurak topraklara döndüm.
"Amına koyayım bana hissettirdiği bütün duyguların!" dedim Cengiz'in bana anlamaz bakışlar atmasını umursamadan.
"Sana söylediğime pişman etme beni oğlum!" Dedi Kadir. Onların tatile gittiğini Kadir'den öğrendim. Tabii onun ilgilendiği kısım Şeyma'nın da onlarla gitmiş olması. Mert'in onları toplayıp tatile götürmesi bize boktan bir durum gibi gelirken Nazlı'nın hiç ilgilenmemesi çok tuhaf. Zaten böyle sakince Mert'ten ayrılmayı kabullenmesi de tuhaf ama... Bunlar bir şeyler karıştırıyor ama şimdilik görmezden geleceğim.
"Beni bırakıp o herife giderse onu yaşatmayacağıma yemin etmiştim!" Dedim sıktığım dişlerimin arasından. O gitti, ben onların yaşamasına izin verdim. Hiçbirimiz verdiği sözü tutmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
ChickLitTek amacı okulu bitirip kendi ayakları üzerinde durmak olan Afra'nın Akar kardeşlerle tanışması ile hayatı alt üst olur... Kendini hastalıklı bir aşkın içinde bulur... Bir adam en fazla ne kadar acımasız olabilir? Bir kadın en fazla ne kadar sevebil...