10.Bölüm

1.2K 43 2
                                    


Bir gün gelicek, masumlar ve günahkarlar ikiye ayrılacaklar.
O gün, günahkarların alnında kara bir leke olacak ve gizlenemeyecekler.
İşte o günün adı mahşer olacak.

🍀

Ölsem bile dokunamayacağım adamın elinin üzerine elimi koydum. Ağzımdaki elini itmeye çalıştım. Beceremeyince tırnaklarımı geçirdim. Dudaklarımın üzerindeki parmakları gevşeyince "lütfen yapma" dedim.

Lanet olsun bu düzene. Bana ait olan bu bedene başkasının dokunmaması için yalvardığımdan lanet olsun.

"Afra... ben hiç bir kadını istemedim senin kadar"

Tenimdeki dudaklarından, yüzünden, boğuk çıkan sesinden midem bulandı.
Tenimde gezen elini tutup kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. "Bana dokunma!" Dedim gözyaşlarımın arasından.

Allah kahretsin! Ben kurtulamayacağım bu pislikten.

Allahım yardım et bana.

"Burdan gidelim. Kimsenin bizi bulamayacağı bir yere. Seni benden başka kimsenin göremeyeceği bir yere..."

"Hayır!! Allah'ın belası bırak beni" dedim.

Birden elimi tutup duvara yapıştırdı. Zehir saçan gözlerini gözlerime sabitledi.

"Sen en çok bana yakışıyorsun. Hayatından bütün o herifleri çıkarınca sende anlayacaksın" deyip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Dudakları dudaklarıma değmeden çevirdim yüzümü.

Sert bir şekilde çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi. Parmakları çeneme battı sandım. "Bırak" deyip başımı tekrar yana çevirmeye çalıştım. Başaramayınca bu kez öbür eliyle duvara sabitlediği elimi çekmeye çalıştım.

Çıkıntılı duvarda sürtünen elim yara bere içinde kaldı. Bu kez alçıdaki elimle  elini ittim çenemden. Çenem serbest kaldığı an yüzüne tükürdüm.

Psikopatça güldü "sen böyle hırçın oldukça daha çok istiyorum seni"

"Ama ben istemiyorum"

"Neden? Kimi istiyorsun? Gecenin bu saatinde arabasından indiğin Yılmaz'ı mı istiyorsun?" Dedi bağırarak.
Ardından alçıdaki elimin bileğinden tutup biraz yukarı kaldırdı.

"O mu yapıyor bunu sana? Sana bunu yapan o herifi mi istiyorsun?" Dedi sinirle tuttuğu elimi biraz daha sıkarken.

Sertçe dudaklarını dudaklarıma bastırdı. O an ölmek istedim.

Hani bir an gelir de insan çaresiz kalır ya. O kadar çaresiz kalır ki ölmekten başka bir çare yok der. Tıpkı benim şu anda olduğum gibi.

Biraz sonra bizim binanın önünde bir araba durdu. Gözlerime vuran ışıktan içindekini göremedim.  Ama belki de bu son şansımdı. Bütün gücümle ellerimi çektim Sedat'ın elinden. Elimi bıraktığında kalan son gücümle ittim onu.

Benden uzaklaşınca arabadan inen her kimse "yardım edin" diye bağırdım. Sesim bütün sokakta yankılandı. Sedat tekrar ağzımı eliyle kapattı.

"Noluyor lan burda!!"

Yine o kızgın ve sert ses kulağımda yankılandı ama bu kez korkmadım.
Tam aksine bir umut doğdu içimde.

Sedat daha ne olduğunu anlamadan Yılmaz onun kolundan tutup benden benden uzaklaştırdı.

"Ben senin yedi sülaleni si***im lan orospu çocuğu" derken art arda Sedat'ı yumrukluyordu.

Yılmaz Sedat'ı bayıltana kadar dövdü.
Ben olduğum yerde dizlerimin üstüne çöküp sadece ağlayarak izledim Yılmaz'ı.

Yılmaz bir canavar kadar sinirli ve tehlikeli  görünüyordu. Ama hiçbir canavar yerde yatan Sedat kadar iğrenç değildi gözümde.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin