43. Bölüm

513 16 5
                                    

  Hayat ne kadar ciddiye almaya değer? Mesela bana göre hiç gerek yoktu ciddiye almaya, gelişi güzel yaşıyorduk işte... 

Sonra onu gördüm...

O güne kadar hiç kimse öyle ciddiye almaya değer gelmemişti bana. O ne kadar anlamasada çok şey demekti benim için.   Onu gördüğüm ilk gün üzerime döktüğü kahveyle başlamıştı  ona çekilmem.

Nasıl korkmadım o büyülü çekiminden? Aptal gibi kendimi çok güçlü sandım.  Oysa beni bekleyen kasırgalardan  habersiz, hep istediğimi elde ederim sanmışım.   

Ben en başından neyi göremedim? Gerçekten sevmedi mi beni? O kadar mı köreldi gözlerim, beni sevmediğini göremedim?   Oysa ilk defa bir kadına ilk görüşte bağlanmıştım.  İlk defa 'ben bu kadınla evlenmeliyim' demiştim. 

Tamam, ilk başta istemiyor gibiydi beni. Hatta ukala bulurdu.  beni peşinden koştururdu ama sonra o da istedi.   Gözlerine her baktığımda içindeki yanar dağları görürdüm ve yanacağımı bilsemde razıydım.

Şimdi hangimizi daha çok süçlüyorum bilmiyorum. En baştan biliyordum benimle aynı hayalleri olmadığını. Evlenmek, çocuk yapmak, birlikte yaşamak, bunlar hep yabancıydı ona ama bende onu hiçbir şeye zorlamadım ve onun istediği gibi olsun diye sustum sadece. 

"Kadir, iyi misin kardeşim?" 

Karşımda oturan Cengiz'e kaldırdım bakışlarımı.   Hafifçe başımı "evet" dercesine salladım ve tekrar elimdeki kadehe baktım.  Cengiz tekrar konuşmaya başlarken   "Yılmaz, ortalıktan kayboldu, Afra da yok. Umarım biraz önce olanlar yüzünden kızı ayaklarından tavana asmamıştır" dedi.

"Yapmaz diyemem" dedim hafifçe tebessüm etmeye çalışarak.  "Afra, bu kez her şeyi hak etti ama, biraz önce olanlar da neydi?" Dedi Cengiz. Biraz önce yanımıza gelen adamın Yılmaz'a 'şu garson kız için  ne kadar istiyorsun?' diye sorması gerçekten yenilir yutulur gibi değildi ama Yılmaz da hak etmedi değil yani.  Afra'nın karşısında Farah'ın samimi, gereksiz dokunuşlarına izin verirsen olacağı bu.

"Ya! Ne oldu biraz önce ben anlamadım, Afra kim ve Yılmaz neden deliye döndü?" Diye sordu Farah. Cengiz kuzenine ters bir bakış attı. "Nişanlısı. Ayrıca parmağındaki yüzüğe rağmen adamın o kadar dibine girersen, Afra da kendince haklı böyle davranmakla" dedi Cengiz.  Farah gözle görülür bir şekilde şaşırırken  "nişanlısı... Garson kız?" Dedi ardında soğuk bir kahkaha attı. "şaka gibi" dedi yanımda duran Dilek. 

Ya sabır!

"Nesi şaka gibi? Nişanlısı Olamaz mı?" Dedim yanımdaki kıza bakarak. İstemsizce sinirlerim gerildi. Hadi Farah'a, Cengiz'in kuzeni diye katlanıyorum da bu kızın yapmacık halleri çekilecek gibi değil.

"Ah, yanlış anladın sanırım Kadir'cim, olabilir tabiki" dedi Dilek.  Hı, yanlış anlamışımdır kesin. 

Elimdeki kadehi önümdeki masaya bırakıp ayağı kalktım. "nereye oğulum?" Diyen Cengiz'e kısa bir bakış attım. "Biraz hava alacağım" dedim. 'Katlanamıyorum bu samimiyetsiz arkadaşlıklara, anla beni' demek istedim aslında ama zaten Cengiz anladı yanımdaki kızdan ne kadar rahatsız olduğumu.

Onların yanından ayrılıp barın arka tarafındaki çalışma odama doğru ilerledim.  Ben senden önce nasıl katlanıyordum bu insanlara Şeyma?  Hiçbir duygusal bağ olmadan birlikte olduğum kadınlar, beraber takıldığım arkadaşlar hepsi yalan dolan geliyor şimdi bana.  Bana doğru gelen tek yanımı kaybetmiş gibiyim.

Neden bana gelmedin ki? 'hamileyim' deseydin.  Beraber ne yapacağımıza karar verseydik. Belki bir kez daha anlatırdım sana. istediğim bir çocuk değildi, senden bir çocuğum olmasıydı. Belki gerçekten dinlesen anlardın beni. Yada sen beni ikna ederdin, ne olursa olsun yanında olurdum, her koşulda elini tutardım.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin