30. bölüm

797 19 5
                                    

Kalbim ile aklım arasında kaldım. Kalbim ona dön dedikçe, aklım hiç duymamış gibi basıp git burdan diyor.

Ve ben hiçbir zaman akıllı biri olduğumu iddia etmedim. Kalbim ayaklarıma hükmetti ve yavaşça ona doğru döndüm.

Yılmaz'ın yüzünde, bunu kendinden beklemiyormuş ifadesi...  Bizim için kendini feda eder gibi, "tamam, evlenelim o zaman" demesi.

Delice bir kahkaha attım. Yüzündeki ifade değişti, bana anlamayan gözlerle bakmaya başladı. Kahkaham yerini yavaş yavaş ifadesizliğe bırakırken gözümden birkaç yaş düştü.

"Neden?" Dedim. Başımı olumsuzca iki yana salladım. Yılmaz'ın kaşları çatıldı, ne demesi gerekiyor, belli ki sebebini kendi de  bilmiyor.

"Ben seninle evlenmek istedim çünkü hayallerim var ama görüyorum ki senin yok." Dedim boğulma  hissiyle derin bir nefes aldım. Göğsümde fırtınalar koptu ama ben sakince konuşmaya devam ettim.

"Seninle geçsin istedim ömrüm. Sensiz geçen her anım boşa akıyormuş hissinden kurtulmak istedim. Hatta aynı soy adı taşırız, bizimle aynı kanı yaşıyan çocuklarımız olur hayaliyle istedim... Ama görüyorum ki seninle aynı pencereden bakmıyoruz, aynı hayalleri kurmuyoruz." Kabullendiğim gerçekleri kendi dilimle kendi kalbime anlatmaya çalıştım.  "Benimle sadece yatmak için evlenemezsin, pişman olursun" 

Artık kabullendim yenilgiyi,  Vazgeçtim.

Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalıştım. Aldığım nefesi sesli bir şekilde dışarı verirken gülümsemeye çalıştım. "Boşver, ben... Öylesineydi işte, sen beni çok ciddiye alma. Evlenmek falan..."  Elimin tersiyle yanağımı sildim. "Olacak işmi, çok saçma." Dedim.

"Çok saçma! hala sana sarılıp, sensiz nefes alamıyorum" demek geçiyor içimden. Ama en acımasız olanı da sana sarılınca da nefesim kesiliyor.

"Ben artık gideyim, kızlar çok merak etmiştir beni. Zaten çantam, telefonum falan hep kayıp, kim bilir nerede bıraktım?" Dedim anlamsızca dolan gözlerimi yok sayıp güldüm. O gözlerini ayırmadan beni izlemeye devam etti.

O kadar zordu ki, onun karşısında dik durmak. Ağlarken gülmek.  "Çok unutkanlaştım ben bu aralar, hep eşyalarım bir yerlerde kalıyor" dedim.

Yılmaz hafifçe tebessüm etti. "Dün gece eşyalarını alamayacak kadar sarhoştun"  bana doğru geldi. "Sarhoş halin güzeldi. Yalan söylemiyordu ve benden korkmuyordu" derken eğilip elimi tuttu. Gözlerim ellerimiz ile gözleri arasında gidip geldi.

"Korkmuyorum ki zaten"

Güldü. Alt dudağını ısırdı yine. Yapma! şöyle!

"Evleneceğiz biz, artık kaçarın yok! Bu fikri sen koydun aklıma"

"Zorla mı?"

Başını aşağı yukarı "evet" dercesine salladı. Yavaşça diğer elimide tuttu. "Sana, seni çok mutlu ederim diye söz veremem. Her akşam elimde çiçeklerle eve gelecek bir adam da değilim, hatta çok kıskanç ve baskıcıyım, kabayım, kısıtlarım seni.  bıkabilirsin ama bir tek şeyi iyice belle, Benden asla kurtulmaya çalışma!"

Şaka herhalde? Böyle evlilik teklifi mi olur?

"Bir destede maydanoz ver istersen, öküzlüğünü taçlandıralım."

"Kocaya öküz denmez"

Sinirden güldüm. "Ben kabul etmedim, ne kocası?" 

Elimi tutmayı bıraktı. Kolunu sıkıca belime sarıp beni kendine çekti. Aramızdaki kısacık mesafe kapandı. Ah, ben bir gün bu panikten öleceğim.

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin