60. Bölüm

515 17 5
                                    

Bu hayatta başıma gelen en güzel şey şuan bu masadakilerle bir arada olmak herhalde.  Bu çiftliğe ilk geldiğimde, bu masaya ilk oturduğumda imrenerek bakmıştım bu aileye. Kazım amcanın baba sıcaklığına, Nazlı'nın şımarıklıklarına, Kadir'in şakayla Yılmaz'a takılmalarına ve en çokta Yılmaz'ın kimseye eğmediği yüzünü Kazım amcanın karşısında etmesine... hepsine kıskanarak bakmıştım. Kötü bir niyetle değil, en güzel duygularımla olmak istedim bu aile sıcaklığının içinde.

"Tamam, çokta korkma ye yemeğini"  Yılmaz 'ın kulağıma eğilerek söylediği şeyle öylece durduğumu yeni fark ettim.   Başımı kaldırıp ona döndüm ve onun yaptığı gibi kısık bir sesle "sen kork bence, karını hafife alıp savaş açtığına pişman olursun" dedim onu tehdit eder gibi.  Kaşları yukarı kalkarken gülümseyerek baktı bana.  "Bana reva gördüğün ne varsa razıyım ben" dedi ve hala dudaklarındaki sırıtma devam ederken önüne dönüp yemeğini yemeye başladı.

Tamam ben kendim seçtim bunu, mecbur katlanacağız artık.

Ona bakmaktan alıkoyamıyorum kendimi. Galiba ölene dek doyamayacağım ona bakmaktan.

"Yengem, elin acıyor mu hala?"  Diye soran Kadir'le kocama bakmayı bırakıp önüme döndüm.  Refleksle elimi kaldırıp baktım. "Yok, iyiyim" dedim. Kazım amca da yeni fark etmiş olacak ki "ne oldu eline kızım?" Dedi endişeli bir sesle.   

"Salata yaparken elimi kestim ama çok önemli bir şey değil" dedim.   

"Nasıl başardın üç parmağını birden kesmeyi?" Dedi hala elime bakarken. Parmaklarımın bu şekilde kesilmiş olmaları ona da mantıksız geldi.

Yılmaz yemeğine ara verip bana ters bir bakış attı ve  ağzında lafı geveler gibi "hep en olmayacak şeyi becermekte üzerine yok" dedi.

Yılmaz'ı duymazdan gelerek Kazım amcaya bakmaya devam ettim. "Benim sakarlığım işte Kazım amca" dedim.

"Sen hala Kazım amca mı diyorsun? Baba demeye geçiş yapman gerekiyordu bugünden itibaren bence" diyerek konuyu bambaşka yere taşıdı Nazlı.

"Ben şey..." Ne diyeceğimi bilemedim ve susmak zorunda kaldım.  Kazım amca bu halime bakarak sıcak bir şekilde tebessüm etti.  "Senin için nasıl rahatsa öyle de kızım" diyerek içimi rahatlattı. Bende gülümsedim ve "teşekkür ederim Kazım amca.... Yani baba. ağız alışkanlığı ama ben baba demek isterim" dedim.  İlk defa birine baba dedim ve bu bana böylesine  yabancı bir kelimeyken, ilk  defa böyle güzel geldi kulağıma. 

"Baba demesen bile sen de benim kızımsın bundan böyle" dedi.  Gülümserken bile gözlerim doldu istemsizce.   Kazım babayı tanıdığımdan beri hep hissettim ondaki babalık duygusunu. Sadece kendi çocuklarına karşı değil, herkese karşı babacan tavrı ve merhametli sıcak yaklaşımı.

"Gözlere bak. Galiba ağlayacak yengem" diyen Kadir'e kızgın bir ifadeyle baktım. Benimle uğraşmaya ve beni utandırmaya meraklı kendisi.

"Beni de bu ailenin bir parçası olarak gördüğün için çok teşekkür ederim" dedim Kazım babaya bakarak.   

"Teşekküre ne hacet kızım, tabiki bu ailenin bir parçası olacaksın" dedi. 

En son ne zaman bu kadar mutluydum hatırlamıyorum. Bundan daha huzurlu hissedeceğim bir yer daha yoktur belkide bu dünyada. 

Başımı çevirip yanımda oturan Yılmaz'a baktım. Sıcak bir tebessümle beni izliyordu.  bacağımdaki  elini kaldırıp elimin üzerine koydu ve hafifçe okşadı. Yüzünü bana doğru eğdi ve "sen sadece bu ailenin bir parçası değil, sen benim ailemsin" dedi. 

Hiçbir şey demeden öylece baktım yüzüne. Bu kadar sevildiğime inanmak  öyle zor ki, hiç sevilmeyeceğime öyle çok inandırmışımki kendimi...

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin