Yanımda hisettiğim kıpırdanmayla gözlerimi araladım. "Ece saat kaç?" Diye sordum yattığım yataktan doğrullarak. "On bire geliyor" dedi eline aldığı telefonu tekrar yanındaki komodinin üzerine bıraktı.
Geniş yatakta dönüp diğer yanıma baktım. "Şeyma nerde?" Diye sordum bu kez. Ece, üzerindeki pijamayı çıkarıp kont pantolonunu giymeye başladı. "Sabah bir ara gözlerimi açtım, çıkıyordu. okula gidecekmiş" dedi. ardından "aslında Kadir'le karşılaşmamak için kaçtı desek daha doğru olur" derken yüzünü ekşitti ve "aslında benimde burada olmamam gerekiyordu, bu odadan çıkınca Nazlı ile karşılaşmak..." Başını olumsuzca salladı. "Bu çok boktan bir durum" demesiyle "tamam haklısın ama yapacak bir şey bulamadım, Yılmaz'ı dinlemek zorundaydım" dedim. Evet düngece başımıza gelen onca olaydan sonra birde ev sahibimizin bizi evden kovması yetmiyormuş gibi kızlarla Yılmazlarda kaldık. Aslında ev sahibi evi boşaltmamız için üç gün verdi ama mahalleden üç-beş soytarı evimizi taşlayıp camları kırmışlar. Neymiş biz ahlaksızmışız, eve değişik değişik insanlar alıyormuşuz.
Sanırsın hepsi ahlak sahibi bir biz bozuğuz.
"Neyse yapacak birşey yok, ben bugün ev arayacağım belki bulurum bize uygun bir şey" dedi sıkkın bir tonda. "Seninle gelmek isterdim ama ilk iş günüm ve gitmemezlik edemem" dedim.
"Sen işine git canım. Zaten evi bulsak bile hangi parayla tutacaksak" dedi of'layarak. "Önce evi bulalım, belki Selim beyden avans isterim" dedim. Ama bunun için bir kaç gün çalışmam gerek en azından.
Yataktan çıkıp, bu gece sabaha karşı karakoldan çıktıktan sonra eve uğrayıp yanıma aldığım çantadan kıyafetlerimi çıkardım ve üzerimi değiştirmeye başladım. O arada Ece de çalan telefonunu cevapladı.
"Ahmet, senin ne işin var bizim evin önünde?" Diyen Ece'ye gözlerimi devirdim. "Merak etme, biz yokken kırmışlar camları... Kovulduk biz evden"
...
"Sorun yok, halledeceğiz biz..."
...
"Kızlarla Yılmazlarda kaldık..."
Ahmet her ne dediyse Ece alayla karışık güldü. "Afra ile birbirinizi öldürün diye mi? Bunu söylememiş ol ne olursun" dedi sonlara doğru bıkkın bir sesle.
"Ben çıkıyorum. Sende rahat rahat konuş o odun yarmasıyla" diyerek çıktım odadan. Kaldığımız misafir odasının karşısındaki banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.
Alt katta inince mutfaktan gelen seslerle oraya ilerledim. "Oğlum içme şu ilacı lan" diyen Yılmaz'ın ardından Cengiz abi, "başım zonkluyor lan" dedi. Mutfağa girerken, Elinde çay mutfak tezgahına yaşlanmış, masanın başında oturan Cengiz'e bakan Yılmaz'ı görünce durdu ayaklarım. Oda bana dönünce gülümsedi. "Sonunda uyandın uykucu" dedi. "Sana da günaydın" dedim imalı bir şekilde. Geçip Cengiz abinin karşısında oturdum. "Senide iyi gördüm Cengiz abi. üzerinde bizi evimizden attırmanın sevinci vardır şimdi" dedim kinayeli bir sesle.
"Yaa, olmuş öyle bir şey" dedi eli alnında ufak ufak ovalarken. Birde sakin sakin 'olmuş öyle bir şey' diyor ya manyak mıdır ne dır?
"Hadi Kadir'i anladık da, sen niye onun peşine takılıp bizim evimizin önüne gelip olay çıkarıyorsun? Hayatımızı çok kolay buldunda biraz yokuşmu görelim istedin?" Dedim. gerçekten artık canıma tak etti. "Birde Kadir çıkmış bütün mahallenin ortasında bağıra çağıra Şeyma'nın yaptıklarını haykırmış. Sizden sonra birileri gelip camlarımızı alaşağı etmişler." Sinirle güldüm. Cengiz abi bana bakmakla yetindi. Belkide ona bu söylediklerim çok basıt ve saçma geliyordur. Bizim küçücük dünyamız bir taşla yıkıldı. bize ağır gelen, insanlara eğlence gibi görünüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
ChickLitTek amacı okulu bitirip kendi ayakları üzerinde durmak olan Afra'nın Akar kardeşlerle tanışması ile hayatı alt üst olur... Kendini hastalıklı bir aşkın içinde bulur... Bir adam en fazla ne kadar acımasız olabilir? Bir kadın en fazla ne kadar sevebil...