62. Bölüm

512 19 3
                                    

"bak şu kaderimin işine; yıllarca zulüm etti bu gönlüme. Şimdi özür diler gibi seni çıkardı karşıma"

🍀

Ne kadar Yılmaz'ın içi rahat etmese de bana kıyamadı ve Ecelerle eve dönmeme izin verdi. Tabi onun yerine Mert'in bizi eve bırakıyor olmasına biraz bozulmuş olsa da sorun çıkarmadı.  Ah! Başkaları için normal olan şeyler, benim  için şükür sebebi resmen.  ne yapacağım ben bu adamla acaba?

"Hepimiz hemfikiriz değil mi, yarın felekten Bir gün çalıyoruz?" Diye sordu Mert. 

"Felekten değil, Akar kardeşlerden çalıyoruz" diyen Ece'ye istemsizce katıldım. Resmen onların arkasından iş çeviriyoruz. Nazlı,  benim düğünümün hazırlıkları ile ilgilenirken, bizim lunaparka gidip eğlendiğimizi duysa kesin kıyametleri koparır.  Ama nedense şu an düğün hazırlıkları umurumda değil. Yani başkalarına süslü davetiyeler göndermesekte olur bence. Ya da masalardaki çiçekler canlı olmasa da olur. Ne bileyim işte, pastanın üzerinde gelin ve damadın fotoğrafı olmasa da olur.  Bunların hepsi başkalarını ilgilendiren şeyler, beni ilgilendiren tek şey sevdiğim adamla evleniyor olmam.

Yol boyunca son ses dinlediğimiz müziği, bizim evin önüne gelince kapattı Mert.  Arka koltukta oturan Ece ve Şeyma gülüşerek aşağı inerken, Ben karşımızda duran arabaya ve o arabaya yaslanmış bizi izleyen adama bakıyordum. 

Bu eve gelmeden bir gün bile geçirebiliyor mu acaba bu köpekbalığı? 

"Başka bir eve taşınıp, adresimizi bundan gizlememiz gerek bence" dedim bıkmış bir sesle. Yaptığım espriye gülüp gülmediğini kontrol etmek için Mert'e baktım. 

Ah! Unutmuşum, onun espri anlayışı pek yok ve zaten şakadan da anlamaz kendisi.  Düz bakışlarını karşımızdaki adamdan ayırmayan Mert'in omzuna hafifçe vurdum ve kendine gelmesini sağladım.   "Hadi in arabadan, bize gidelim ve bu gece güzel bir abi kardeş gecesi yapalım" dedim gülümseyerek. 

Bana bakarken, yalandan yüzünü buruşturdu ve sanki memnun değilmiş gibi bir ifade takındı. "Kahretsin! Bermuda şeytan üçgeni ile bir gece geçireceğim" dedi. 

"İşine gelirse Mert bey" dedim arabadan inerken.  "İşime gelmiyor" dedi ardımdan arabadan inerken.

Bizden önce arabadan inen Ece, Ahmet'in yanına varmıştı bile.  Bizde eve girmek için onların yanından geçiyorduk ki Ahmet'in "ben kabullenemiyorum işte!" Diye sesini yükselttiğini duydum.   Mert onlara doğru dönerken "ne oluyor lan buna?" Diye sordu gergin bir şekilde. Ahmet'te zaten ters ters bize bakıyordu, bir tatsızlık çıkmasın diye Mert'in kolunu tuttum ve "boş ver, içeri girelim biz" dedim onu eve doğru çekiştirirken. 

Kapının önünde durmuş Ece ve Ahmet'e bakan Şeyma'nın yanına geldiğimizde "ne oluyor ya bunlara?" Diye sordu kısık bir sesle.   

"Bilmiyorum ama bırakalım kendi aralarında çözsünler" dedim Şeyma'nın elindeki anahtara gözümle işaret edip kapıyı açmasını istedim.  Mert'le aynı anda sorgulayan bakışlarını bana çevirdiler. "Senin şu an onların arasına dalıp, ortalığı elli altıya vermen gerekmiyor muydu?" Diye sordu Şeyma, bende bir anormallik varmış gibi bakarken. 

"Niye öyle bir şey yapayım canım? İkisi de yetişkin insanlar" diye cevap verdim.
Evet abartıyorlar, ben her zaman anlayışlı ve özel hayata saygı gösteren biriydim.

"Kesin hasta bu" dedi Mert. Şeyma da onu onaylarcasına başını salladı ve önüne dönerek kapıyı açtı.  Sanki ben burda yokmuşum gibi beni eleştirmeye başladılar ve bu arada apartmanın dış kapısından içeri girip merdivenleri çıkmaya başladılar. 

ELZEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin