IZMIR

129 7 4
                                    

"Kanka sağdan mi?"
"Oyle gösteriyor kanka."

Direksiyonu sağ kırdım. Bir süre daha toprak yolda ilerledigimizde izmir tabelasını görmüştüm nihayet.

"Oh be, çok şükür."
"Sorma, kaybolduk sandım lan. Aklım çıkmıştı."

Nevinin de rahatlayan sesine karşılık yola devam ederken artık biraz daha yollar düzelmeye başlamış birkaç ev görüş alanımıza giriyordu.

"Bora nasıl izin versi lan buraya tek gelmene?"
Kısa süre Nevine bakıp geldi yola döndüm.
"Birsürü toplantıları varmış. Yurt dışından da ortakları geliyordu, herkez meşgul. Bizim Zeyno aşerince mecbur izin vermek zorunda kaldı."

Mardinden geleli bir hafta oluştu. Nevin de konuştuğumuz gibi bizde kalıyordu. Kendine bir aylık kafa tatili verdi. Güzel zaman geçiyordu sabah ise gidiyorduk ama gece çok eylenceli vakit geçiriyorduk.

Bora Istanbula geçince sürprizim var demişti. Sürprizi ise bizim arka bahçedeki havuzun çevresini içini göstermeyen camla kaplatmisti. Bana orda ders vercekmis. Kaç defa dedim ki abım çok uğraştı ama olmadı boşuna uğraşacaksın dedim ama yine de dinlemiyordu. Ben de hevesini kırmak istememiştim. Bu hafta baslicagimizi söylemişti ama işler çok yoğundu. Bu yüzden aksamıştı.

"Benimki de sen varsın diye musade etti."
Söylediği şeyle gülmeye başladım.
"Koruman benim yani."

"Öyle görünüyor kuziş."

Telefonum çaldığında arabaya bağlı olan telefonumu yanıtladım ve Boranın sesi araba içinde yankılanmaya başlamıştı.

"Güzelim, ne yaptınız?"
"Yaklaştık galiba canım, bir arkadaş kestirme yol tarif etmişti ordan gidiyoruz."

"Bora bey toplantı başladı."
Duyduğum kadın sesiyle beraber Boranın harbiden çok yoğun olduğunu anlamıştım. Hayır tabiki sekreteri kadın diye uzulmicektim. Adamın işiydi o.

"Tamamdır, benim toplantıya gitmem lazım canım. Dikkatli olun. Yine arıcam."

Onu onaylagip yola devam ederken Nevinin konuşması karşısında güldüm.

"Kızım sendeki rahatlığı anlamıyorum ha. Ben olsam şimdi var ya 'Can o kızı hemen yanından uzaklastirigirsun, erkek.bir sekreter alıyorsun' diye söylenmeye başlamıştım."

"Kanka avartiyonuz lan. Etrafınızdaki her kız sizin eşlerinize bakmıyor. Onların da hayatı var. Sanki böyle herkez Canı elimden alcakmis gibi davranma."

"Banane ya, onu böyle bir tanışa kapatasın geliyor."
"Ay Nevin. Emin ol karşındaki kim olursa olsun mesela Bora istemediği sürece ona bir şey yapamaz ki kimse. Siz güvenmiyor musunuz eşlerinize?"

"Kuzen güveniyorum ama yine de kıskanıyorum ne yapım. Kıskancım ben be senin kadar rahat olamam."

En sonlara doğru cirkeflestiginde gulmeye başlamıştık bile.

"Aman be, ne yaparsan yap."

Merkeze vardığımızda alacağınız şeyi alıp direk hiç beklemeden geri dönmüştük. Aynı geldiğimiz yoldan geri gidiyorduk.

Nevinin telefonu çalındığında arayanın Zeynep olduğun söyleyip hoparlöre aldı.
"Kuzişler ne yaptınız?"
"Ulan canı, kuziş diyor bir de. Sen karadenizli bir kızsın gidip izmir bozası aşermek ne demek ya. Çok yoruldum vallahi, nasıl ödicen bizim hakkımızı bakalım." 

Nevinin söylenmesi üzerine ben de garip gerip ona baktım.
"Ulan cadı. Arabayı kullanan benim sana ne oluyor?"

"Gardaşlarım benim ya. Siz bi gelin, baklava açtım bozayla beraber güzel gider. Parmaklarınızı yersiniz."

Söylediği şeye gülerken tekrar söze girdim.

"Bak hala boza baklava diyor. Lan ben boşuna demedim karadenizin yüzkarası diye. Zeynep hanım bizim oralarda baklavanın yanına bol köpüklü ayran giderdi ama sen hayırdır ne oluyor ya?"

"Ya, kanka işte içmiştim bir ara beğendim napim. Siz de ne konuştunuz be. Siz hamile kaldığınızda ben urfaya çiğköfte almaya giderim sesim çıkmaz yemin ediyorum ya."

"Hafi ordan. Götünü kaldırmazsın, biz bilmiyor muyuz seni."

"Aşk olsun kuzen. Herneyse bak yine de dikkatli ol... yol..."

Zeynebin sesi kesildiğinde kısa bir an Nevine baktım.
"Çekmiyor kanka. Ormana gelmişiz."

Etrafima baktığımda ormanlık alanı fark ettim. Harbi lan ne ara geldik biz buraya.

"Ne ara geldik, hava da kararmış."
"Söylemim söylemim diyorum ama benim kuzencegizim çok hızlı kullanıyor ya."

Hızına baktığımda 180 olduğunu gördüm. Bence yavaştı. Hatta bu boş yolda hep yavaştı. Gaza biraz daha yüklendim. Akşam olmuştu. Bir an önce gitsek iyi olurdu.

"Lan ne yapıyon bizi mi uçuracan. Yavaş biraz."

"Kanka bir an once varalim diye."
"Olabilir, yine de gece gece başımıza iş almayalım. Hem az dur ya biz nereye geldik kanka ben buraları hatırlamıyorum."

Nevinin cümlesiyle arabayı yavaşlatıp kenara çektim. El frenini çektiğimde Nevine bakıp korktuğum seni söyledim.

"Deminden beri etrafa bakıyorum da. Ben de fark ettim aslında kanka. Geldiğimiz yol değil bu."
"Siktir! Kayıp mi olduk."
"Küfür edeceğine besmele cek lan, kaybolduk diyorum ormanin ortasındayız."

"Arya ya."
"Tamam sakin ol dur!"

Telefonumu elime aldığımda kapanmış olduğunu gördüm.

"Hadi be!"
"Bitmiş mi?"
"Brtmis, seninki hala çekmiyor mu?"

Basını olumsuz salladiginda telefonu da alıp arabadan çıktım. O da peşinden indi.

"Şimdi filmlerdeki gibi telefon havada çekmesini sağlamak için ileri ileri gidecem, sonra başıma bir bokluklar gelecek ama hadi hayırlısı."
Kendi kendime söylenirken Nevinin gülmesini duydum.
"Ne guluyon lan? Tirlattin galiba."
"Kanka söyleniyorsun ya ona gülüyorum. Bir de şey var hani, sarışınlar hep önce giderler ya..."

"Töbe de kızım! Artik sarisin degilim."
Söylediği şeye gülmeye başladığımda aklıma getirdiği şeyle yine de tedbir almam gerektiği gelmişti.

"Torpidoda silahım var, alsana."
"Kızım şaka yapmıştım."
"Tamam olsun al sen yine de."

Ben ileri giderken arkamdaki kapı sesinden sonra Nevinin adımlarını duymaya başladım.

"Al canim."
Uzattığı silahı alıp belime yerleştirdim. Beraber biraz daha ilerlemişken arkamdan gelen motor sesiyle o tarafa dönmüş ve ayni zamansa bir el de silah sesi duymuştum. Gördüğümle şok geçirirken Nevini de direk yolun kenarındaki yükseklerin arkasina gecmesi için ittim.

Asil şimdi sıçmıştık işte.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin