Doğum Günü

169 11 0
                                    

"Içerde seni bekliyor."

Karşımdaki adam çenesiyle 5-6 metre ilerideki kulübeyi gösterince bakışlarım gecenin karanlığında bu ormanın ortasındaki kulübeye kaydı. Beni kim bekliyordu ama asıl önemli olan beni ne bekliyordu. 

Yüzüme yerleştirdiğim  alaylı ifadeyle hala adını bilmediğim adama bakışlarımı geri  cevirdim. Diğer adamlar hala arkamda ve büyük ihtimalle silahları da üzerimdeydi. Açıkçası bu biraz gururumu okşamıştı.

"Anlaşılan içerdeki her kimse ona köpeklik yapıyorsun..."

Benim her konuşmamda adamın yüzü biraz daha düşüyordu ve bu benim aklımdaki olasılıkları doğruluyordu. Içerde her kim var bilmiyorum ama bu adam bana bir şey yapamazdı.

"... ve yine anladığım kadarıyla ondan sıkı bir emir aldın ki seni o kadar sinir etmeme rağmen bana dokunamıyorsun. Güzel, bunu bilmem iyi oldu. "

Bakışlarımı tekrar kulübeye çevirdiğimde konuşmaya başladım.

"Eğer buraya girmemi istiyorsan Boradan ve diğerlerinden haber almam lazım. Onların gerçekten iyi olduklarını öğrenmeden oraya gitmem. Sana hiç güvenmiyorum." 

Son sözümü söylediğimde bakışlarımı ona cevirdim.

"Pazarlık yapicak.."
"Bence sen pazarlık yapicak durumda değilsin. Neden böyle bir şey hissediyorum bilmiyorum ama senin bunu zorla yapiyor gibi bir halın var ve ne kadar arkamda bana doğrultulmuş silahlar olsa da onların ateşleneceğini zannetmiyorum."

Nefes almadan konuştuğumda adam önce kulübeye baktı sonra da arkasındaki adama işaret verdi. Gözümün önüne giren telefonu alıp Borayı aradım.

Iki saniye tam iki saniye sonra kulübeden gelen tanıdık melodiyle bakışlarım karşımdaki adamı buldu. Şerefsiz sözünü tutmamıştı ve onları buraya getirmişlerdi.

O an nasıl gelişti bilmiyorum ama kendimi bir anda karşımdaki adamı yere yatırmış yumruklarken buldum.

"Lan şerefsiz, kimsin lan sen! Sen kiminle oynadığının farkında mısın!?"

Sözlerimin üzerine bir yumruk daha atacaktım ama belimden tutulup çekilmem es zamanlı oldu. Ben hala karşımda yerde yatmış burnunu tutan adama ilerlemeye çalışırken kulaklarımın dibindeki sesle olduğum yerde kaldım. 

"Güzelim sakin."

Bir süre öyle kaldigimda kendimi toparlayıp karşımdakiler baktım. Bizimkiler durmuş hem yerdeki adamla ilgileniyor hem de şaşkın şekilde bana bakıyordu.  Arkamda bana sarılmış kolların sahibine baktığımda Borayı görmem şaşkınlığımı kat kat arttırdı. 

"Bora?"

Boranın hem şaşırmış hem de mutlu yüzüne bakınca neler döndüğünü bilmeden o sinirle bir de onun suratına yumruğunu geçirdim. Bunu beklemiyor olacak ki birkaç adım geriledi ve kendini toparladı.

"Gerizekalı! Ne kadar korktum haberin var mı!? Sen ne yapıyorsun ya, delimisiniz siz?"

Gözlerimi etrafta dolaştırdığımda herkezin burda olduğunu gördüm. Bizim tayfa ve karakoldan birkaç arkadaş. Kenardan olanları izleyen amiri ve Şahini görünce sinir katsayim arttı.

"Ya siz deli mısınız ya. Böyle şey mi yapılır. Ay çıldırıcam aklım almıyor."

"Tamam, tamam hayatım biraz ileri gitmiş olabiliriz."
Bora  nin konuşması üzerine bakışlarım ona döndü.

"Biraz mi? Bora bu adam sizle tehtit etti beni, ya siz beni kendinizle tahtit ettiniz resmen. Lan bu kız hamile! Elim kolum bağlı bir şey yapamadım." 

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin