MİSAFİR

213 12 0
                                    

Iki gündür burdaydık ve cok guzel ağırlıyorlardı. Şevval teyze çok fazla ilgileniyordu benimle ve bu ilgiden basım bile dönüyordu.

"Bora, uyan hadi. Kahvaltıya beklerler bizi, ayıp olmasın."
"Hı hı." Diye mirildaninca yanına gidip uyandırmaya çalışmıştım yoksa seslenmeye uyanıcağı yoktu.
"Bora, hadi diyorum ama ne uykucu ciktin ya."
"Ne yapim ya dün akşam çok yorulmuşum." Ne diyordu bu ne yorulması.
"Ne saçmalıyorsun sen ne olmuş dün akşam." Diye konuşurken kolumdan yatağa çekmişti beni ve üzerimde yerini aldı.
"Ben de onu diyorum işte, özledim seni." Ahh yine aynı konu.
"Bora KIRHAN, hemen üzerinden kalkıyorsun şimdi biri gelse ne açıklama yapıcaz."

Sanki beni duymamış gibi daha çok yaklaşmaya başlamıştı. Ellerimi göğsüne koyup itticektim ama bileklerimi alıp yukarda birleştirdi.

"Gelmez kimse hem Ne açıklaması karımsın sen ben..." cümlesini tamamlamadan ellerinden kurtulmuş Borayıda yana iterek engel olmuştum.

"Haydi haydi kalk." Diyip dolaba ilerlemeye başlamıştım. Arkamdan,
"Offf, en kısa zamanda burdan gitmemiz lazım yoksa..." Tam konuşuyordu o arada kapı açılmış Şevval teyze gelmiş bizi de kahvaltıya çağırmıştı. Boraya bakıp

"Evet evet gelmez kimse. Senin dediğine kalsaydık şimdi utançtan aşağı inememiştim."
"Utanılcak bi şey yok sen benim karımsın."

Hemen kıyafetlerimi alıp banyoya geçtim ve üzerimi giyindim. Salaş giyindim ve belime de silahımı alıp aşağı indim. Bora da duşa girmisti.

"Hanımlar var mı yapılacak bir şey?"
"Yok han... Arya, sofra hazır olur birazdan."
"Kızlar gerçekten söyleyin, ben buraların düzenini bilmediğim için soruyorum."
"Tamam o zaman, son bunlar kaldı sofraya goturulcek."

Kızlar ne çok büyük ne de küçüktü en büyükleri 29 en küçükleri ise 22 yaşındaydı o yüzden rahatca konuşabiliyordum. En azından ben öyle istemiştim.

Masadaki kahvaltı servislerini gösterdi. Ben de tabakları alıp masaya yerlestirmistim. Bütün herkez gelince hep beraber kahvaltı yapmaya başlamıştık. Tabi ben yapamıyordum orası ayrı. Biliyosunuz sabahları kahvaltı yapamazdım. bunu da zaten bildikleri için fazla da ustelemediler sadece oturup onları izliyordum. Kahvaltı devam ederken Alı amcanın sözleriyle herkez onu dinlemeye başladı. Bu arada onlara anne baba diyemedigim için abla teyze abi gibi isimler biraz tuhaf duracağı için kullanmıyordum ve seslenmiyirdum da zaten ama sanırım fark ediyorlardı. Beni de anlayın tamam Bora hemen anne baba dedi ama benim durumlar farklı.

"Kağan Ağa aradı bu sabah, özür dilemek istiyor. Olaylardan dolayı biraz sinirlenmişler o yüzden sözlerine hakim olamadığını söyledi." Ortam bir anda gerilmişti.
"Eee baba" de tabi Bora da öyle.
"Ee si Bora yemeğe davet ettiler. Ben de gelemicegimizi söyledim."
"Aynen öyle baba iyi yapmışsın."
"Ben onları davet ettim."
"Ne! Sen ne diyosun baba. Bir de davet mi ettin."
"Sakin ol oğlum. Onların ayaklarına yemek için gidemezdin eğer yüzleri varsa kendileri gelirler dedim ama malesef yüzleri yokmuş kabuk ettiler."
"Baba, nasıl böyle bi şey yapabilirsin söyledikleri sozleri sen duydun."
"Öyle oğlum ama biliyosun kızlarıyla ilgili eskiden kalma bir sözümüz vardı ve biz o zoru yıktık bir nevi biz de suçluyuz."
"Biz değil baba siz. benim verdiğim bir söz yoktu sizin verdiğiniz söz vardı ve bu hayat da benim hayatım. Arya olmasaydı o kızla da evlencek değildim zaten. Gelsinler sonuçta senin evine geliyorlar ama benden güler yüzlü olmalı bekleme."

Diyip sofradan kalktı ve bana seslendi.
"Arya, hazırlan dışarı çıkacağız."
"Bora, akşam için yardım..." Tam yardım edilcek bir şey vardır dicektim ama Bora lafları ağzıma tıkamıştı.
"Onlar için bir de hazırlık yapacaklarsa sen bu hazırlığın içinde olmamalısın. Sevmedigim insanlar için karimin yorulmasını istemiyorum." Ee yani bu da farklı bir bakış açısıydı. Şevval teyzeye baktığımda.
"Git kızım sen biz hallederiz." Dedi ben de hemen Bora nin peşinden gittim. Dolaptan kıyafet arıyordu ama daha doğrusu sinirden dolabı deşiyordu diyebilirim.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin