ALDATMAK MI?

417 19 0
                                    

Ne olmuştu şimdi. Bu çocuk bana niye böyle bi şey söylemişti.

"Anlamadım." Dedim.
"Bu adam seni deli gibi severken sen onu nasıl aldatabildin." Diye bağırdı Can. Ne oluyodu lan. Bunlar neyin kafesindeydi, ne aldatmasindan bahsediyorlardı.

"Iyimisiniz siz, neden bahsediyorsunuz, ne aldatması?" Diye ayağa kalktım.

"Az önce söylediklerinden bahsediyoruz. 'Ben evlenirsem değer verdiğim birinin canı yenıcak.' Dedin ya hani ondan bahsediyoruz. Madem bi sevgilin vardi ne diye abime ümit verdin. Ne biçim bi şeysin sen." Dedi Farhan sinirle. Şimdi ne olduğunu anlamıştım beni yanlış anlamışlardı. Ben Zeynep için iptal etmek isterken Nevine söylememeye çalışırken onlar beni... Nasıl böyle bir şeyle suçlayabiliyorlardı. Bunlar beni hiç mi tanımadılar. Bu çok kırmıştı.

"Siz gerçekten iyi misiniz. Benim böyle bi şey yapıcağım nasıl düşünürsünüz. Beni hiç mi tanımadınız. Gelip bi nedenini sormak varken çekip gitti mi o Bora. Ne güzel seviyormuş, aşıkmış hepsi sözde dime. Bakım en nefret ettiğim şey anlamadan dinlemeden karar vermek, fevri hareketlerde bulunmak. Cidden... Cidden böyle bir şeyi bana yakışırdınız mi." Diye avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Yüzlerindeki pişmanlığı görüyordum ama bunu yapmamaları lazımdı. Arkama bile bakmadan ordan çıkarken

"Gerçekten gerizekalısınız." Diyen Nevinin sesini duydum ve peşimden gelen ayak seslerini.

Arabama bindim Nevin de yanıma kendini attı. Hicbir şey konuşmadan sürmeye başladım. Boş yolda hızımı arttırdım hatta o derece ki yarın radarlara yakalanmış resimlerim gelirdi. Bunu umursamadım ama umursadıgim bir şey vardı...
• Hakkımda söylenilen iğrenç düşünceler,
• Zeynebin ta kendisi,
• Ne olduğunu ve nereye gittiğimizi bilmediği halde yanımda olan kardeşim.

Istediğim yere geldiğimde sadece hızlı nefes alış verislerimiz duyuluyordu. Çünkü ben sinirli beni sinir edenlere de Nevin sinirliydi.

"Arya, hastane, ne alaka?" Diye sordu duraksayarak. Cevap vermeden arabadan indim Nevin de anında indi. Bana öyle bi bakıyordu ki hem korkuyor hem emin gibiydi.

Hastaneye girdim ve direk danışmanın önünde durdum.
"Hastanız Zeynep ÇOŞKUN, doktoruyla görüşecektik biz." Diye direk girdim.
"Üzgünüm bu gibi bilgileri hasta harici kimseyle paylaşamıyoruz." Dedi gorevli başını olumsuz sallayarak.

Ee tabi onlar da haklıydı ama bunu öğrenmem lazımdı. O kadinla konuşmam lazimdi. Işte bu yüzden bu zamana kadar kendi çıkarlarım için hiçbir şekilde kullanmadığım rozetimi çıkarıp gösterim.

Görevli anında ciddileşip bilgileri verince doktorun odasına gittim ve tabiri caizse içeri daldım.

"Hanımefendi..." kadının cümlesini kestim
"Bakin anlıyorum sizi, böyle davranmam yanlış ama benim kardeşimin hayati söz konusu. Doktoru da sizsiniz. Şimdi lütfen bana bilgi verin yoksa ben gerçekten deliricem."

Dedim elimi kolumu rahat durduramıyordum. Sanırım halimden anladı ve oturmam için işaret verdi. Sonra da konuya girdi.

"Bakın büyük ihtimalle Zeynepten bahsediyorsunuz." Dediğinde kafami salladım.

"Zeynep benim üniversiteden arkadaşım yani onun staj yaptığı yerde ben doktorluk yapıyordum. Bana belli başlı sikayetlerle geldi, şükür ki kendinde bu durumu erken fark etmiş yoksa şu anda elimizden bir şey de gelmiyebilirdi. Şiddetli baş ağrısı, hiç olmadık durumlarda uğuldamalar, beyin sıkışması, baş dönmesi... Bir sürü şey daha. Bunları bana anlattığında ilk stres zannetmiş ama yine de tahlil yapmistim. Temiz çıkınca ne olur ne olmaz diye bir de emar istedim ve bende hiç istemediğim bir şeyle  karşılaştım. Beyninde tümör vardı."

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin