ÜNYE KALESİ

691 31 0
                                    

Bora'nın anlatımı

Kahvaltı da Arya'nın çıkışından sonra onun ve düğün hakkında konuşmuştuk. Bizim Şevval sultan Arayayı çok beğendiğini söyledi. Evlenince nerde yaşicağımızı flan konuşacaklardı ki zor durdurdum 'Kız daha burda değil bırakın da o kadar versin.' Dedim. Kahvaltı bitince Berk çıktı apar topar. O da tıp oluyomuş ,hatta bu aralar soğuk kanlı olmaya çalışıyormuş e bir yandan başarıyor da. Sonra Okan geldi ve benimle bir yere gitmek istediğini söyledi. Arabadayız onunla şu anda. Ama çit çıkmıyordu, gerilmedim değil. Biraz uzundu yol.

"Geldik"
Arabadan indim ve etrafıma baktım. Kayalıklarla çevriliydi etraf ve tek tük insanlar vardı.
"Burası bi kale, Ünye kalesi. Şu anda pek kaleyi andırmıyor gerçi. Yukarı çıkalım."Dedi ve biz yavaş yavaş tırmanmaya başladık. Tırmanırken de konuşuyorduk.

"Arya'yı buraya ilk getirdiğimde buraya kadar çıktıktan sonra daha fazla çıkmasına izin vermemiştim." Dedi geldiğimiz yeri gösterip. Sonra devam etti.

"Ama o her zamanki gibi dinlemedi ve bana 'Eğer sen beni burdan yukarı çıkartmazsan ben arkadaşımla veya tekbaşıma gelir buraya çıkarım. Fakat bunu senden gizli değil seninle yapmak istiyorum' Dedi. Sonra biraz daha yukarı çıkarttım onu. Kayalar da git gide tehlikeli olmaya başlıyordu" dediginde bulundugumuz yeri gösterdi ve devam etti. "Tam yeter dicektim ki bana tekrardan 'Insanları yarı yolda bırakmak olmaz, aynı şekilde hedeflerini de yarıda bırakmicaksin' Dedi. Sonrasında onun arkasını kollaya kollaya elinden tuta tuta en tepeye kadar çıkarttım."Dedi ve bu esnada biz de tepeye çıkmıştık. Sanki bütün Ünye ayaklarımın altında gibiydi.

"Buraya geldiğimizde bana elindeki morarmış yeri gösterdi aşağıda demir merdivenlerde sıkıştırdığını söyledi ve dedi ki 'Ben polis olmak istiyorum abi. Biliyorum yolum zor ve yokuşlu olcak yeri geldimi yaralar alıcam ama en sonunda hayalimi gerçekleştireceğim ve birsürü güzellikler sahip olacağım. Arkamda dururmusun.' Dedi. Bak işte o zaman 14 yaşındaki kardeşimin büyüdüğünü gördüm. Bir o zaman büyüdüğünü gördüm bir de bu sabah."dedi.

Ben büyülenmiş gibiydim ve hicbir şey söyleyemiyordum.

"Arya'yı bu taşlı yollara sokmicam, emin olabilirsin." Diyebildim en sonunda.

Acılı bi tebessüm gönderdi ve
"Hayır Arya bu yollara çoktan girdi bile, sen onun yanlız yürümesine izin vermiceksin. Aryanın basinda binbir turlu bela vardır, bilirsin meslekten dolayi cok kisinin canini yakti ama sen onun arkasinda oluvaksin."Dedi.

Bu kardeşlerin arasındaki ilişki ne güzeldi böyle. Biraz daha tepede bekledikten sonra aynı yoldan aşağıya indik. Sanki az önceki duygusal sohbetimiz hiç olmamış gibi. Havadan sudan işten güçten konuştuk. Okan da benim unuttuğum derdimi hatırlamış olacak ki bi alışveriş merkezinde durup işlerimi halletmemi istedi.

Bir kaç parça bir şey aldıktan sonra arabaya geri döndüm. Okan bana uzun uzun bakıp.

"Bir şey unutmadın mi?" Diye sordu.
"Ne gibi ?" Dedim. Bana elindeki yüzüğü gösterip
"Şans eseri Arya'nın yüzüğü arabaya düşmüş, belki lazım olur sende kalabilir."dedi. Ben sabah bu adama sınır bozucu mu dedim? Lafımı geri alıyorum tam bir destek kuvvet çıktı.

Tam yüzüğü aldım geri inecektim ki.
"Bir şey daha. Arya her zaman sadelikten yanadır. Sadeliğin zerafetinden, şıklığından yanadır. Öyle kafam kadar tek taş alma sakın. " Dedi ve göz kırptı. Bu adam bana harbi iyilik yaptı.

Hemen bi kuyumcuya girdim. Gözüme kestirdiğim çift alyansları çıkarttırdım. Sonra bir de tektaş aldim. Sadelik dediğinden dolayı cok büyük olmayan fakat parlak ve göz kamaştırıcıydı. Tam çıkarken kolyeler dikkatimi çekti. Ucunda beyaz altindan yapma taşlarla kaplı yan yana iki kumru vardı. Hemen onunda aldim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Okan elimdeki 3 paketi görünce tahmin etmiş olmalı ki 'centilmen çocuk 'diye fısıldadı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Okan elimdeki 3 paketi görünce tahmin etmiş olmalı ki 'centilmen çocuk 'diye fısıldadı. Sonra da uyarir tonda "Inşallah kalp figürlü bi şey almamışındır." Dedi bende olumsuz şekilde kafa salladım ve evin yolunu tuttuk.

Eve geldigimizde hava biraz kararmıştı. Arya hala gelmemişti. Duşa girmem gerekliydi. Ayşe teyze Arya'nın odasındaki banyoyu hazırladı -hala teyze diyordum- ben de hemen yaptım. Burda fazla kalmam sakıncalıydı. Odaya döndüğümde yatağın üzerindeki çanta dikkatimi çekti. Demekki Arya gelmişti. Işte şimdi yanmıştım. Aşağı indigimde Zümra ve Arya hariç herkez masadaydı. Ben de hemen mutfağa gittim.

Ben girerken Zümra çıkıyordu. Aryaya baktığımda arkası dönük salata kesiyordu. Arkasına geçtim beni Zümra sanmış olacak ki eliyle arkadaki masayı gösterip,

"Yenge şu masada ayran olcakti bizimkiler çok sever onu da götürürmüsün?" Dedi. Kulağına eğilip

"Götürürüm. " diyince bir anda irkildi ve arkasını döndü. Şaşırmış gibiydi. Fırsattan istifade üzerine eğildim ve yukarısındaki dolaptan bardak aldim. Önce bi şaşırsa da sonra ne yaptığımı anladi ve bana kötü kötü baktı ama bu daha çok tatlı tatlı oluyordu.

Arkadaki masaya dönüp yaptığı ayrandan içtim.

"Odama girmişsin, hem de banyoma kadar." Dedi tehtit eder bi şekilde.
"Valla annen orayı uygun gördü."dedim ellerimi yukarı kaldırarak.
"Ama ben seni uyarmıştım. "Dedi salatayı aldı ve mutfaktan çıkmaya başladı. Ben de peşinden ayranla çıktım. Soframız sessiz geçmişti.

10 dakika sonra fala telefon çaldı. Arya yerinden kalkıp baktı.

"Efendim"

"..."

"Ne zaman?"

"..."

"Tamam hemen geliyorum." Dedi ve hemen yukarı çıktı. Fazla beklemeden elinde çantasıyla aşağı indi.

"Ben çıkıyorum." Dedi.

"Ne oldu kızım, nereye?" Diye sordu babası. Aslında böyle gelen telefonlarla çıkmaları normaldi polislerin ailesi de alışmış olmalıydı, büyük ihtimalle bizim için soruyorlardı.

"Küçük bir şey babam hemen döncem. " dedi ve cıktı.

Ordulular bilir, Ünyenın gizli cevheri Ünye kalesi...

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin