RUSYA

307 14 0
                                    

Şu andaki nikâhımız gösteriş için de olsa kıyılmış ve bitmişti. Bora anlimdan öpüp 'helalim' demişti. Nikah cüzdanını memur bana vermiş ben de şu anda koyacak yerim yok diye Boraya vermiştim.

Sonra tekrar bi dans gösterisi olmuş ve bizi ortaya atmışlardı. Oyun havaları, halaylar, roman, topal... düğünlerde nasıl oyunlar varsa hepsini oynamıştık ne kadar yeter bacaklarımı hissetmiyorum desem de kuzenim olacak Nevin kollarımdan tutup ortaya atmıştı beni. Salmıyorlardı da.

Sonunda kaçabilmiş ve oturmustum, oynayan kuzenlerime bakıyordum. Bunlar da ne merakıymış beni vermeye diye düşünmedim değil bir an. Nevinle göz göze geldigimizde kesin yine beni kaldircak diye düşünürken tahmin ettigim gibi olmustu. Tam bana adımlayacağı zaman Bora Nevini durdurmuş ve kulağına bi şey söylemişti. Nevinin yüzü anında değişmiş, sırıtmaya başlamıştı. Bora ne demişti bu kıza şimdi.

Nevinin bakışları beni bulduğunda her seferinde gülüyordu. Bir müddet sonra Bora yanıma gelmiş ben de beni yiyip bitiren soruyu sormuştum.
"Sen az önce Nevine ne dedin de durdurdun?"
"Ne zaman canim, ne demisim?"
"Ya işte az önce yanıma gelicekti sen tutup bi şey söyledin sonra da gelmekten vazgeçti." Bana bakıp gülümsedi sonra da arkasına yaslanıp konuşmaya başladı.

"Hiç ya, sadece seni biraz rahat birakmalarını, yorulmaman gerektiğini ve akşam bana lazım olacağını söyledim."
"Heee anla... Ne! Sen ne diyon be manyak böyle şey söylenir mi? Beni mi sınıyon Bora bu kızlar beni dillerinden düşürmezler şimdi."

Gerçekten bunları mi söylemişti. Allahım akşam bana lazım ne demek ya, resmen rezillik.

"Bunda abartilcak bi şey yok ki güzelim, düğün yapılır ve herkez bu gece bi şeyler yaşayacağımızı bilir. Hem balayına gideceğiz ya illaki insanlar düşünür yani."
"Biz balayına mi gideceğiz?" Ben gideceğimizi bilmiyordum, hiç lafı açılmamıştı. Tamam beni utandırmak için bir defa konusunu açmıştı ama sonra bi şey dememişti.

"Evet güzelim buna neden şaşırdım ki. Pek normal olmasak da her normal çift gibi biz de balayımızı yapıcaz. Merak etme ben senin izin işini de hallettim. Zaten bir ay ortalarda olmicaz o esnada istanbula tahinini isticem. Her şey kontrolüm altında." Her şeyi düşünmüştü resmen işimi tahinimi bile.

"Bir ay mi? Biraz fazla değil mi, ayrıcada nereye gidiyoruz ki. Hiç konuşmadık."

"Adı üstünde güzelim balAYI. Hem sana ancak doyabilirim, hatta doyamam bile belki uzata da biliriz. Nereye gideceğimiz konusuna gelirsek de artık yol bizi nereye götürürse. Hem sana 'Balayına nereye gitmek istersin?' Diye sorsaydım cevap verirmiydin?" Valla haklıydı cevap vermezdim, şu anda utanıp cevap veremediğim gibi.

Düğün eğlenceyle devam ediyordu. Boranın kuzenleriyle tanışmıştım. Benim kuzenlerimle aram nasılsa Boranın da aynen öyleydi. Sıcak, yakın ve samimi. Teyzeleri dayıları amcaları... kısacası hepsiyle tanıştım. Eee bu biraz kafami karistirmisti tabi. Büyükler Boraya söylerken duymuştum sanırım beni Mardine götürmesi gerekiyordu, damadın ve gelinin baba evine gitmesi lazımmış. Boraya bakıp onay verince Bora da balayından sonra geleceğimizi söylemişti. Mardinden sonra tekrar Orduya gelicek bizimkileri gorucektim sonra da Borayla beraber Istanbula gidecektik ve orda yasicaktik. Ordunun orta halli sessizliğinden kalkıp Istanbulun curcunasina karışmak ne kadar zor gelecek olsa da artık bir şekilde alışacaktım. Ve benim için iyi bi haber tabiki de yine Bora konuşurken duymuştum, beni Şahinin olduğu karakola almaya çalışıyordu. Ya kolay alışmam için bunu yapıyordu ya da Şahin beni orda korusun diye yapıyordu ki Borayı goze alırsak ikincisi daha mantikli geliyordu.

Insanlar yavaş yavaş dağılmıştı. Boranın akrabaları uzaktan hatta baya uzaktan geldiği için takı töreninden sonra gitmişlerdi. Takı töreni her yerde olmaz belki ama Ordunun genelinde hatta karadenizin genelinde vardı ki bu alışkanlık mardinde de varmış.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin