ZARF

199 11 0
                                    

"Abi! Abi dur!"
Şirketin önünde yakalamıştım abimi. Onu durdurmam gerekti. Bir şekilde durdurmam gerekliydi. Hayır isin kötüsü Bora annesinin benimle konuştuğunu öğrenmemeliydi.

Valla arabadan nasıl indigimi hatirlamiyorum o derece. Abım beni duymuyordu ve şu an kapıdan girmek üzereydi. Hemen ilerleyip kolunu  yakaladım. Sinirliydi hem de fazlasıyla.

Ikisini de yolda aramıştım ama hiçbiri telefonunu açmıyordu. O yüzden Farhani uzaklaştırmak için Zeynebi hastaneye goturdugumuzu söyledim. Abime de tamam ben konuşcam tarzı şeyler yazmistim  ama galiba o telefonuna bile bakmıyordu. Farhani durdurmuştum. En azından şimdilik ama abimi nasıl durdurcaktim.

"Arya bırak bak canını yakicam!"

"Abi tamam, bak ben konuşan sen girme. "

"Ben de buna inanicam öyle mi. Seni kesseler söylemessin kızım kendini bana mi anlatıyorsun. "

"Bak tamam. Gerçekten soylicem. Bak gerçekten diyorum sadece doğru zamanı kullan lütfen şimdi olmaz. Ayrıca annesini de söylemek olmaz. Bak lütfen abi."

Birkac saniye gözlerime baktı sonra derin bir nefes alıp verdi. Gözü etrafı tariyordu.  Sakin olmaya çalışır gibiydi.

"Tamam bırak girmicem."

Yüzüne baktım doğru söylüyor mu diye ama işte şu var ki çok  güzel saklıyordu duygularını, bakışlarını. Güzel eğitim almıştı şerefsiz.

"Abi. Lütfen diyorum bak."
Şüpheyle gözlerine baktığımda kolunu sallayıp çekti.
"Tamam dedik ya kızım! En kısa zamanda bunu konusucaz ona gore. "

Hâlâ etrafa bakıyordu. Gözlerini benden kaçırıyordu. Bir şey planlıyordu ama anlayamıyordum zaten. Fazla düşünmeme gerek kalmadan bir anda kendimi geriye sendelerken buldum.

"Kusura bakma Arya."

Sözlerini duyduktan sonra son görüntüsü şirket kapısından girmesiydi. Beni itmişti, beni kandırdı. Ama düşmemiştim. Birisi beni tutuyordu. Arkamı baktığımda güvenlikle karşılaştım.
"Iyi misiniz?"

Hemen kafami sallayıp kendimi toparladım ve şirkete koşmaya başladım.

"Abi yapma lütfen ya. Bora yıkılır lütfen."
Kendi kendime konuşuyordum. En güvendiği kişilerden biri. Annesiydi ya annesi böyle bir şeyi öğrendiğinde inanamazdı.

Iyi de ben nereye gidiyordum. Bu adamın odasını bile bilmiyorum.

"Pardon. Bora'nın odasi kaçıncı katta acaba?"

Karşıma çıkan danışmandaki kıza bunu sormuştum ama böyle bir bakış beklemiyordum tabiki.

"Bora beyin odasını mi soruyorsunuz?"
"Evet evet, hadi."
Geri zekalı ya. Olur olmadık şeylere burnunu sokan şu sekreterler. Tamam herkez aynı değildi ama bu böyleydi yani. Ulan benim acelem var bana alttan alttan laf sokacak illa.

"13. Katta. Müsait olduğunu..."
"Ona ben karar veririm."

Kadının sözünü kesmiştim evet ama sinirlerimi bozmuştu yani. Hemen asansöre ilerlediğim. Oha lan şimdi aklıma gelmişti burası bu kadar yüksek miydi?

Asansörden indiğimde etrafta bir şaşkınlık hakimdi. Anlaşılan kavga başlamıştı.  İlerleyip herkezin gözleriyle kestiği kapıya baktım. Ve tabiki Abımle Boranin sesini de duydum.

"Oğlum ben senden kaciramazmiydim kardesimi lan. He! bu kız niye üzülüyor, bu kız niye çaresiz Bora!?" 

Bora daha konuyu bilmiyor olacak ki abime açıklama yapmaya başlamıştı bile. Ben kapıda durmuş onları izliyordum. Sanırım şu saatten sonra ne abimi susturabilirdim ne de Borayı durdurabilirdim.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin