Sabah olmuştu nihayetinde... Gün doğmuştu artık. Gökyüzünün maviliği ve güneşin pırıl pırıl gibi doğuşu gözleri kamaştırıyordu bile şimdiden. Bulutlar beyaz bir inci gibi gökyüzünde süzülüyordu...
Pencerenin önüne konup ötüşen kuşlar, tomurcuklanan çiçekler ve o mis gibi papatya kokuları baharın müjdecisiydi...
Yine bir gün başlamıştı işte.
Bu kez güne ilk gözlerini açan Naci olur.. Ya da öyle sanar. Ovalayarak açtığı gözleri odada Safiye'yi arar. Yanındaki boşluğu fark etmesi uzun sürmez.
N: Safiye?
Seslenmesine cevap alamaz. Kalkar yerinden. Uykulu şekilde telefonunu alır eline. Saate bakar. Saat daha o kadar erkendir ki karısının bu saatte kalkmasına imkan veremez o an. Telefonu komidinin üzerine bırakarak terliklerini giyer. Ardından kapıya doğru yönelir ve çıkar odadan. Etrafta karısını arar gözleri.
Seslenir.
N: Safiye?!
Safiye ise mutfakta çeşit çeşit poğaça ve börek yapmakla meşguldur. Sesi duyunca hemen mutfaktan çıkarak yanına gider Naci'nin.
S: Naci, uyanmışsın. Ben de uyandırmaya gelecektim seni şimdi.
N: Uyandım Safiye'm de.. Hayırdır bu saatte? Sorun yok değil mi?
S: Ne varmış saatte?
N: Çok erken Safiye. Bu saatte neden uyandın ki? Uyusaydın ya biraz daha. Hem uyanınca gözlerini görememek kötü.
Safiye tebessüm eder bu son söze.
S: Uyanınca gördüğün ilk yüz oldum ama. Yetmez mi?
N: Sana doyma gibi bir ihtimalim var mı Safiye Ataç?
Diyerek beline dolar kollarını.
S: Gece.. Bir rüya gördüm Naci.
N: Ne gördün?
S: Anlatamammm.
N: Neden?
S: Anlatırsam gerçekleşmez. Ben gerçekleşsin istiyorum.
N: Safiye'm.. Biz güzellikleri bir bir gerçekleştiririz unuttun mu?
S: Yok unutmadım da.. Söylemiycem işte şimdi..
N: Peki madem ısrar yok.
S: Ama.. çok güzeldi Naci.. O kadar etkisinde kaldım ki.. Bir rüya bile heyecanlandırdı beni. Uyuyamadım sonra zaten.
Naci şaşırır karısını böyle görmeye alışkın değildir. Öper yanağından.
N: O zaman güzel bir kahvaltı edelim şimdi. Ne dersin?
S: Ama herkes uyuyor?
N: Bugün karı koca baş başa etsek ne olur ki?
S: Annen burda ayıp olmaz mı ona?
N: Onla bir daha ederiz.
Diyip göz kırpar. Safiye güler.
S: Ah Naci ah. Olmaz öyle ayıpp.
Naci karısının ellerini tutar.
N: Madem öylee yatağa dönüyoruz ve sen biraz daha dinlenip uyuyorsun. Zaten daha saatler var herkesin uyanıp kahvaltı etmesine.
S: Nacii olmaz öyle.
Naci bakış atar. Kucaklar birden. Safiye gülmekten konuşamaz.
S: Ya dursana. Kime diyorum ben?
N: Ben karısının rahatını düşünen bir kocayım sayın Ataç.
S: Bak sen o rahatımı düşünen kocaya.
Gülerek odaya gelirler. Safiye yatağı görünce fark eder yorulduğunu. Uzanır yatağa.
S: İtiraf ediyim yorulmuşum.
N: Dinlenmen lazım zaten Safiye'm. Akşama kadar tek başına çok yoruluyorsun.
S: Alışkınım ama ben.
N: Alışmışlıkları bozmamız lazım
Naci yanına uzanır Safiye'nin. Göğsüne çeker yine onu. Boynunu koklar.
N: Bu koku.. Beni her defasında mest ediyor.
S: Nacii.
Boynundan huylanıp güler.
S: Uyuycam dur huylanıyorum.
Naci de güler bu tatlı tepkiye.
N: Huylanıyor musun?
Diyip öper tekrar boynundan. Safiye'nin şen kahkahası güldürür yine Naci'nin yüzünü. Çok sever karısının gülüşünü. Gülüşünden öper onu.
Gözlerini uyumak için kapattıklarında saatin nasıl geçtiğini anlayamazlar ama birkaç saat çok hızlı bir şekilde geçmiştir bile.
Safiye ve Naci planladıkları gibi uyanıp kurarlar beraber sofrayı. Yavaş yavaş tüm aile de uyanmaya başlamıştır.
Sofraya ilk gelen Sibel hanım olur.
Sibel: Günaydın çocuklarım.
S: Günaydın.
N: Günaydın anne.
S: İyi uyudunuz mu?
Sibel: çok iyi uyudum. Uyanmam daha güzeldi ama.
N: Neden?
Sibel: sizin kahkahanızın sesi geliyordu odaya. Böyle mutlu bir yuvaya uyanmayalı yıllar olmuş. İyi geldi.
Naci ve Safiye iç geçirir. Hemen dolar gözleri.. bu biriken yaşlar yılların yorgunluğudur aslında.
S: Buyrun sofraya geçin
Sibel masadaki yerini alırken yavaş yavaş Hikmet, Han ve son olarak da Neriman gelir masaya. Herkes masadaki yerlerini alınca başlar kahvaltı.
Han: Valla abla ellerine sağlık. Nerden esti ama uzun zamandır böyle yememiştik.
S: Aşk olsun Han. İçimden geldi işte.
Han: Hep gelsin böyle içinden.
Neriman: Evlilik yaradı.
S: Kız. Sus ayıp.
Göz devirir Safiye. Naci gülmemek için zor tutar kendini. Hikmet Naci'ye bakar.
H: Kitapçıya ne zaman gidiyorsun damat?
N: Çıkıcam birazdan baba. Ne oldu ki? Gelirken kitap mı getiriyim?
H: Yok oğlum. Sıkılıyorum ben evde. Senin yanına gelicem senle.
S: Baba Naci çalışıyor ama ayak bağı...
Naci lafı keser.
N; Safiye'm olur mu o ne demek? Başımın üstünde yeri var. Gel bana benimle olur.
H: Heh görüyor musun dünürüm? Evladımdan hayır yok damadımdan var.
Sibel bir şey diyecekken Safiye der.
S: Baba üveyim ben zaten.
Bu söz Sibel'i güldürür.
Sibel: Benim kızımsın sen ne üveyi.
Safiye kızarır. Çok tatlı bulur bu lafı. Naif şekilde gülümser hemen...
Sonunda sofra toplanır ve Naci Hikmet ile ayakkabılarını giymeye başlar.
S: Naci bak babam eğer sorun çıkarırsa hemen getir nolur.
N: Safiye'm bir sakin ol. Yok sorun falan.
S: Ne bileyim ya.. aklım kalacak şimdi benim.
N: Kalmasın Safiye'm..
Naci öper karısını ve çıkarlar. Safiye ise arkasından bakar.. Aklı hala Naci'nin geçen ona söylediği ama ayrıntı vermediği o gizlediği şeydedir... Bir hamle yapıp öğrenmesi gerektiğine karar verir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Kadın
Romantik🌼Hayallerimi Sığdırdım Bir Papatyanın Kokusuna...🌼 🕊 ...papatya gibi kokuyorsun...🕊