🕊..189

270 19 3
                                    

Mezarlıktan çıktıktan sonra Safiye çok rahatlamış, annesine vedasını etmiştir. Bu anında da Naci'nin desteğiyle ayakta kalabilmiştir. Camdan dışarı bakarken hafifçe açtığı camdan elini uzatır dışarı. Rüzgarı hisseder. Bu his hep hoşuna gitmiştir zaten. Naci göz ucuyla bakıp gülümser. Karısının iyi olmasına rahatlamıştır o da zaten.

N: Çok güzelsin Safiye'm.

S: Sen de Naci.. Biz çok güzeliz.

Naci aldığı cevaba memnun bir ifadeyle bakar.

S: Aa Nacii yoluu kaçırdınnn. Şurdan dönecektinn.

N: Niye Safiye'm?

S: Kitapçıya gitmiyor muyuz? Valla şimdi eve gidecek durumda değilim Naci eve bırakma beni. Seninle geliyim kitapçıya.

N: İkisi de değil hayatım.

S: Neresi o zamann?

N: Safiye'm sen bana denizde kum sende sürpriz dememiş miydin? Hakkını vermem gerek.

S: Amann hiçbir sözümü de unutmaa.

N: Senin ağzından çıkan her sözü kalbime mühürlüyorum karıcımm benn.

Safiye yaklaşıp öper kocasını. Naci de daha keyifle sürer arabasını. Mezarlıktan sonra karısının daha iyi olduğunu bilir artık. Şimdiki durak acıları tamir etmeyedir...

Hastalığı yüzünden o trene binip gittiği düşünüldüğünde Safiye o kuş desenli, Naci'nin hediyesi olan tokayı denizin en derinlerine atmıştır. Naci tam da o yere getirir karısını.

S: Niye geldik buraya Naci?

N: Deniz havası iyi gelir diye düşündüm hayatım.

S: Çok iyi düşünmüşsün...

Aradan indiklerinde hemen elleri kavuşur yine. Denizi en iyi görebilecekleri bir açıda durur ikisi de.

N: Burayı hatırladın mı?

S: Hiç unutmadım ki... Tokamı özlüyorum bazen. Sen ilk verdiğinde çok heyecanlanmıştım biliyor musun? Gerçi senin verdiğin neye heyecanlanmadım ki ben?

N: Şimdi acılarımızı mutlu anılara dönüştürme zamanı Safiye'm.

S: O ne demek?

Naci karısının gözlerinin en içine bakar...



N: Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,

Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,

Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,

Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,

Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,

Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,

Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,

Hava kadar lazım,

Ekmek kadar mübarek,

Su gibi aziz bir şeysin;

Nimettensin, nimettensin!

Desem ki...

İnan bana sevgilim inan,

Evimde şenliksin, bahçemde bahar;

Ve soframda en eski şarap.

Papatya KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin