🕊..27

718 39 10
                                    

Bir gülüş, bir bakış, bir ses, bir cümle... Bir çift güzel göz... Her haline böylesine bağlanmak.. Her haliyle yeniden doğmak...

Hafif hafif esen ama üşütmeyen o yumuşak rüzgar Safiye'nin saçlarını usulca dalgalandırırken Naci yüzüne gelen saçla güler. Böylece karısının kokusunu rüzgar getiriyordur ona daha da. Kollarının arasında huzurla yatan sevdiğinin boynuna başını gömer. Kokusunu içine çeker. Bir koku nasılda sevdayı hatırlatabilir meğer insana...

Gökyüzünü andıran gözleri ve kitap kokusu gibi seven bu adam içinden milyonlarca kez şükreder.

Safiye ise boynunda kocasını hissedince huylanıp gülmeye başlar. Çeker boynunu.

N: Noldu Safiye'm?

S: Boynumdan huylandığımı bilmiyorsun sanki.

Der cilveli bir tonda. Bu ses tonu Naci'yi hayran bırakırken muzip bir gülümseme işler yüzüne.

N: Biliyorum ama kokuna da zaafım var sen de bunu biliyorsun.

S: Onu anladık canım. Ama sadece kokuma mı?

N: Papatya kokan saçlarına... Gökyüzünü anımsatan bakışlarına... Utanınca kızaran yanaklarına.. Ağlarken titreyen kirpiklerine... Bana ışıl ışıl bakan göz bebeklerine... Sana ait olan her şeye.

Safiye yine utanır konu değiştirmek için bebeğine atar topu.

S: Bebeğim bak yine baban kelimelerle oynamaya başladı.

Naci sırıtır.

N: Sen bakma annene. Annenin çok hoşuna gidiyor belli etmese de.

Safiye bakış atar.

S: Her şeyi de fark et zaten.

N: Konu sensen eğer ayrıntı kaçırmayı sevmem bilirsin.

S: Bak bebeğim eğer erkek olursan babana benze tamam mı bu konuda? Şiirlerle gönlümü fethetmeye bayılıyor.

N: Gönlünü feth edebiliyorum yani?

Safiye güler.

S: Yani Naci iki dakika şurda romantik olalım dedik lafa bak.

N: Ne dedim ben şimdi Safiye'm?

S: Gönlümü feth etmiş olmasan bu halde olur muyduk? Denize bakan bir yerde, papatyaların arasında, karnımda bebeğimizle piknik yapıyoruz.

Naci sırıtır. Gözü karısının dudaklarına kayar.

N: Belki dudaklarından duymayı seviyorum.

Safiye dudaklarına kayan gözleri görünce yutkunur istemsizce. Kendi gözleri de Naci'nin dudaklarına kayar.

N: Safiye.. seni öpmemem için bir sebep söyle.

S: Bebeğimiz var olmaz.

Naci güler buna istemsizce.

N: Daha haklı bir sebep bulamazdın inan bana.

Safiye gülerek öper kocasının dudağından.

N: Bu kadar mı?

S: Tamam da abartma öptüm işte. Kalk hadi geçelim eve baba yemek bekler.

N: Artık yemekleri sen yapmayacaksın diye anlaşmıştık Safiye'm.

S: En azından sofraya yardım ederim Naci. Gülben'e de yazık.

N: Ben yardım ederim ona. Sen oturursun.

Safiye oflar. Alışkın olmadığı için daralır. O an Naci'nin telefonu çalar. Safiye meraklı gözlerle bakar kim olduğuna ama göremez. Naci bunu fark eder. Şaka yapar ona. Açar telefonu.

N: Alo. Efendim?

Han: Kaçıncı arayışım niye açmıyorsun?

N: Dışardaydık ondan açamadım.

Safiye iyice meraklanır kime hesap verdiğini sorgular. İstemsizce kaşını çatar.

Han: Ablam yanında mı?

N: Evet de noldu? Dışarı çıkınca hemen özledin heralde.

Han güler.

Han: Ne özlemesi ya? Hem ablamı özledim tek ben.

N: Öyle olsun.

Safiye kıskançlıktan dudaklarını ısırır. Parmaklarıyla oynamaya başlar.

S: Naci kim o?

Naci gülmemeye çalışır.

N: Bir dakika Safiye'm.

Safiye parmaklarına bakar ama kulağı Naci'dedir.

Han: Doktor işini hallettim onu söyleyecektim.

N: İyi güzel yarın gelirim buluşup gideriz.

Safiye artık dayanamaz.

S: Naci! Kimle buluşup gidiyorsun sen ya? Kim özlüyor seni bana bak yıkarım burayı başına senin.

Diyip elinden kapar telefonu. Kulağına koyar konuşur.

S: Bana bak kocamı rahat bırak. Kimsin sen?

Han gülmeye başlar.

Han: Abla kocanla derdim yok ama rahat bırakmamı istiyorsan sizi yalnız bırakayım ben.

Safiye kıpkırmızı kesilir.

S: Han sen misin?

Han: Kimi bekliyordun? Benim tabi.

Han ve Naci'nin kahkahaları bitmek bilmez. Safiye ise kızarırken sinirlenir.

S: Aman iyi be. Başkası sandım ne var.

Han: Ya onu senden başka kim napsın?

Han şakalaşırken Safiye şakada bile ezdirmez kocasını.

S: Niye böyle biri herkese nasip olmaz. Hem sen niye aradın kocamı?

Han: Kocanı bi benden kıskanmadığın kalmıştı valla abla.

S: Hann sinirleniyorum ama.

Han: Abla doktor işini hallettim onu söyledim ona da.

S: Yarın demişti Naci. O değil mi?

Han: Evet o. Yarın götürücem sizi ben.

S: Tamam hadi görüşürüz evde.

Safiye kapatır telefonu. Kocasına bakar.

S: Tamam Naci gülme artık sen de.

N: Safiye'm Han değil de başkası olsa ölmüştü galiba.

S: Başkası olma gibi ihtimal mi var yani?

Safiye sinirle kaşını kaldırdığında Naci gülmeyi keser. Gelen tehlikenin farkına varır.

N: Ben gözümü sana açtım. Sana kaparım. Başkası varsa da bana yok. Evvelim sensin.. Sonum da sen olacaksın.

Safiye hoşuna gitse de kendinden taviz vermez.

S: İyi hadi.

Diyip kalkar. Arabaya yürür papatyaların arasından. Naci güler. Bu hallerine bile aşıktır. Yerden aldığı bir papatyayla beraber peşinden gider karısının.

N: Safiye'm.. Bekle...

S: Ne oldu Naci?

Naci yaklaşıp kulağının arkasına papatyayı iliştirir Safiye'nin...

Papatya KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin