🕊..82

550 44 3
                                    

Radyoda ardı ardına şarkılara eşlik ederek hoş sohbetle, bol aşkla geçen yolculukları sonunda sürprizin olduğu yere çok yaklaşırlar. Yaklaştıkça daha da belirginleşen deniz manzarası heyecanlandırır Safiye'yi. Heyecanla camdan bakarken konuşur.

S: Nacii! Çok güzel şuna bak.

N: Sen daha güzelsin.

S: Hemen de iltifat zaten. Bi dur da.

N: Birazdan daha yakından göreceksin o denizi.

S: Nasılll?

N: Görürsün.

Diyip göz kırpar. Bir süre sonra durdurur arabayı. Kumdan sahilin kenarıdır burası. Kimse yoktur etrafta. Safiye hala hayranca camdan bakarken Naci tebessümle sorar.

N: İnelim mi?

Safiye heyecanla başını sallamakla yetinir. Naci kibarlığını yapıp karısından önce iner arabadan. Gidip açar kapısını. Safiye güler.

S: Çok kibarsın.

N: Bu daha hiçbir şey Safiye'm. Bugün göreceklerinin yanında hiçbir şey bunlar.

S: Sadece bu gün mü?

N: Sen istedikten sonra her gün.

Safiye arabadan iner. Masmavi gökyüzünün en güzel tonu yansır uçsuz bucaksız denize. Tertemiz olan denizin içindeki taşlar, deniz kabukları ve yosunlar görünür. Safiye çocuk gibi sevinir o an. Unuttuğu bir şey vardır.. Kumsalda bu şekilde ayakkabılarla dolaşamayacağı... Naci buna da çözüm bulur. Bagajı açar. Bagajdan çıkardığı parmak arası terliği uzatır.

N: Burası için hazırladım sana. Dezenfektesi halloldu. Güvenebilirsin.

Safiye sorgusuz alır terlikleri... Hem de eldiven bile kullanmadan...

S: Sen verdiysen vardır bir bildiğin.

Der sonsuz güvenini göstererek. Ayakkabısını çıkarır. Giyer terlikleri. Naci kendi ayakkabısını tamamen çıkarır. Yalın ayak kalınca Safiye güler.

S: Sana yok mu?

N: Kumlar sıcak değildir. Yakmaz en azından. Hava da güzel aslında ama acıtmaz şuan.

S: Yine de dikkat et.

Naci ışıl ışıl bakar. Elini uzatır. Safiye parmaklarını birbirine kenetleyerek tutar sevdiği adamın elini. Diğer eliyle de elbisesinin eteğini tutup hafif kaldırır. Arabadan uzaklaşıp sahile gelirler tamamen. Sahil yolu boyunca yürümeye başlarlar el ele. Denizin dalga sesi huzur verir. Rahatlatır ikisini de. Safiye tertemiz havayı çeker ciğerlerine.

S: İyi ki geldik.

N: Burası çok iyi geldi.

S: Bana da. Tek eksik çocuklarımız.

N: Onlar çok iyiler merak etme. Akşam ararız görüntülü de.

S: Naci sonra onlarla da gelelim olur mu?

N: Olur tabii Safiye'm. Çok severler eminim.

Safiye kocasına bakar.

S: Naci.. bi dakika.

N: Ne oldu Safiye'm?

Safiye usulca terliklerini çıkarır. O da yalın ayak basar Naci gibi. Naci gülümser bu hale.

N: Ayağın acır.

S: Acımaz.. Kum yumuşacık.. Taşlı bile değil. Hem senin de acır. Biz çok daha taşlı yollardan geçtik yalın ayak hem...

N: Evet Safiye'm.. Çok zordu ama bu günün kıymetini de bilmemizi sağladı. Her anımıza şükrediyorum ben.

S: Ben de Naci.. Ben yalın ayak, ayaklarıma o taşlar bata bata seninle her yere yürürüm. Yeter ki elimi tutan sen ol.

N: Ben bir daha o acıları yaşamamıza izin vermiycem. Ağlarken de çok güzelsin ama ben gülüşünün meftunuyum.

Safiye tatlı tatlı sorar.

S: Meftun ne demek?

N: Gönül vermiş.. Tutulmuş...

Safiye öper yanağından kocasını.

S: O zaman ben sana meftunum.

Naci gülümser tam bir şey diyecekken denizin kıyıya vuran dalgaları usul usul ayaklarına doğru gelmeye başlar. Safiye başta bu durumdan rahatsız olur gibi olsa da sonra çok hoşuna gider. Kendini gülerken bulur.

S: Soğukkk!

N: Kucağıma alıyım istersen karıcım.

S: Bak al derim görürsün.

Der kocasına takılarak. Naci kahkaha atıp kucaklar aniden. Safiye neye uğradığına şaşırsa da gülmeye başlar.

S: Naciii indirsenee beniii! Bak bir yerini sakatlayacaksın.

N: Sakatlamam karıcım kuş gibisin zaten.

S: Bunu 2 çocuk doğurmuş bir kadına mı söylüyorsun?

N: 3 de olur 4 de Safiye'm.

S: İlla 4 olacak zaten dimi?

N: E bi zahmet.

Naci kucağında Safiye ile denize doğru yürümeye başlar.

S: Aaa delinin zoruna bakkk! Nereye Naci?

N: Bana güven Safiye'm dur...

Safiye kocasının boynuna dolar kollarını sıkıca düşmemek için. Düşürmeyeceğine çok emindir aslında. Yine de sarılınca daha yakın olmaları avantajından yararlanır o an. Boynuna başını gömer. Gözlerini kapatır huzurla.

Naci kucağında karısıyla denizin içine girer artık. Diz kapaklarına kadar ıslanır. Safiye'nin ise ayakları suya değiyordur kucaktayken. Kahkaha atar hallerine. Çocuk gibi neşelidir bu duruma.

N: Seni çok seviyorum.

S: Ben de.. Çok seviyorum.

Diyerek dudakları arasındaki mesafeyi kapatırlar tamamen. Naci sevdiği kadının doyamadığı dudaklarını art arda öperken Safiye ise bu anı her zamanki heyecanla kontrol etmeye çalışır. Elleri sevdiği adamın yüzünde gezerken dudaklarını öpmenin keyfini sürer. En sevdiği an bu andır.. Naci ve onu hissettiği her an gibi bu da özeldir.

Bu özel andan sonra denizden çıkıp kururlar bir süre. Ardından Naci heyecanla bakar.

N: Zaman geldi Safiye'm.

S: Ne zamanı Naci?

N: Asıl sürprizime.

S: Naci daha nereye gidicez?

N: Uzakta değil karıcım. Gel hadi.

Diyerek tutar elini. Beraber o sahil boyunca yürürler. Sahilin az ilerisinde bir tekne görünür. Safiye oraya gideceklerini bilmeden Naci nereye giderse elini tutarak takip eder onu. Teknenin dibine kadar gelirler.

N: İşte geldik.

S: Nasıl? Ne?

N: Tekne Safiye'm.. Bu geceyi burda geçiricez.

Safiye heyecanla bakar.

S: N..naci? Gerçekten mii?

N: Evet güzelim. Binelim mi?

Safiye heyecanla başını sallar. Naci teknenin kendine uzanan basamağına basarak atlar içeri. Elini uzatır Safiye'sine. Safiye kocasından aldığı destekle biner tekneye. Ağzı açık kalır. Göz alıcı güzelliktedir burası.

Teknenin girişinde onları karşılayan papatyalarla çevrili o yemek masasında çok şık bir sofra kuruludur. İç ileride camdan bir oda vardır. İçi göstermeyen siyah cam ama içeriden dışarı seyredilen bu oda yatak odasıdır. Safiye heyecanla etrafa bakarken Naci teknenin ipini çözmeye gider...

Papatya KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin