Safiye çoktan yanmıştır diye düşdüğü ateşin daha yanmadığını görünce hallerine kahkaha atar. Naci, Han ve Esat bakışıp mahçup bakarken Naci eşine yaklaşır.
N: Hayatım otursana sen niye kalktın?
S: ahaha! Naci çok acıktım olmuştur et biraz burdan atıştırıyım dedim ama
diyip tekrar patlatır kahkahayı.
Han: Abla sen otur biz halledicez şimdi
Hikmet de gelir gülerek.
H: Siz üç kişi bir mangalı yakamadınız mı hala? Öldükk açlıktan. Safiye de hamile.
Naci panikle bakar.
N: Karıcım çok mu acıktın?
S: Çok acıktımm Naciii.
Diyerek nazlanır Safiye. Naci karısının hafif büzdüğü dudakları öpmemek için frenler kendini o an. Safiye'den etkilenmesi için karısının tek bakışı yeterlidir. Safiye Naci ile göz göze gelince bakışından anlar. Çok tanıdıklar bu bakışlar. Yalnız olsalar çoktan durumu daha fena hale getirebilecekken şimdi sadece naz yapmakla yetinecektir.
S: Ne zamann olur Naci yemek?
N: Karıcım bir sürü poğaça, kurabiye falan vardı. Atıştır istersen biz halledene kadar. Hikmet gülerek ateşin başına geçer.
H: Safiye al kocanı da ateşi bana bırakın. Han, cimri Esat siz de geçin oturun izleyin ateş nasıl yakılırmış.
Han: Naci niye ablamla gidiyo da biz izliyoruz baba?
H: Ona Safiye öğretir.
Safiye hem kızarır hem de gülmemek için kendini sıkar.
S: Baba ben nerden bileyim ateş yakmayı?
H: Kızım iki canlısın işte kocan senle ilgilensin diye diyorum.
N: Çok haklısın babacım. Biz de öyle düşünmüştük zaten.
Naci karısına kolunu uzatır. Safiye gülüp girer koluna.
N: Biraz yürüyüş yapalım mı?
S: Yapalımm. Hem Deniz demiştii kii yürüyüşş hamileliktee iyi gelirmiş. İkizlere hamileyken de yürürdük seninle.
Naci o hatıraları hatırlayıp gülümser. Koluna giren karısıyla beraber yeşillikler içinde ilerlemeye başlar. Burnuna gelen çiçek kokuları yüzünün gülmesine sebep olurken başını hafifçe Naci'ye yaslayarak yürür.
S: Çok seviyorum biliyor musun? Böyle tüm sevdiklerimiz bir arada.. Başta da sen ve çocuklarımız...
N: Safiye'm hatırlıyor musun sen saçını kestiğinde bir parça kalmıştı.. Bir parça umut.. O zaman demiştim sana..
Safiye o sözleri hatırlar gülümserken...
'Eğer sen o gün bunu kesemediysen, kesmediysen bunun mutlaka bir sebebi vardır. Belki sen de hissettin bir umut olduğunu.. O yüzden elin varmadı. O yüzden kesemedin..'
S: Sen varsan vardı umut... Sen yoksan yoktu..
N: Şimdi saçların beline kadar.. Tam da söylediğin gibi..
'Naci gene uzayacak saçlarım. Belime kadar hem de! Senin için...!
Naci ağaçların arasında durdurur karısını. Beline kadar uzamış olan saçlarında gezdirir parmaklarını nazikçe.. Öyle bir sevgidir ki bu... Saçının tek teline bile dokunmaya kıyamaz. Saçlarından alır karısının papatya kokusunu..
N: Saçların çiçek tozu, çam kokusu sende düğümlenirdi bir uçumluk tadı çocukluğun... Ve saçlarına ve boynuna ve omuzlarına baktım ise; ki bakmışımdır. Onlar bir kuşun uçuşunu sezme derinliğindedir.
Naci saçlarında parmaklarını usul usul gezdirirken Safiye ise ömründeki en güzel baharı yaşamanın sevinciyle narin ellerini sevdiği adamın yüzüne getirir. Avuçlarının arasına alır.. Deniz gözlerine mühürler ela gözlerini..
S: Seninle saatlerce konuşmamız gereken konular var mesela gözlerin okyanus mu, gökyüzü mü?
Naci soruyla beraber gülümser.
N: Sen hangisinde huzur bulursun en çok?
S: Senin olduğun her yerde.. Ama yine de karar veremiyorum tabii... Gözlerinin maviliği, gökyüzünden daha bakılası, okyanustan daha dalınası.
Naci kokusuna bile aşık olduğu bu güzel papatya kadına doğru bir adım atar. Ağaca yaslanırlar. Dudaklarının birleşmesi uzun sürmez. Masum bir öpücüğün ardından Naci usulca dudaklarını çekmeden fısıldar.
N: Sen beni her öptüğünde... Bu dünyada cenneti yaşıyorum.
Safiye gülümseyerek alt dudağa bir buse kondurur fısıldarken..
S: Sen beni her öptüğünde... Dudaklarım gül bahçesine dönüyor.
Derinleşen öpücükleriyle birbirlerine nefes olurlar..
S: Dudakların benimkilere değdiği zaman kendimi denizde yanıyormuş gibi hissediyorum.
N: Sana baktığımda önce gözlerini öpmek istiyorum.. Sonra da gözlerimin gördüğü her yeri tek tek öpmek istiyorum.. Asla da doyamıyorum...
Dudakları tekrar birleşir... Öpme artık daha derinleşmiştir ama dudaklarını öpmek bile daha da doyumsuzlaştırır birbirlerine. Safiye eşinin boynunu okşamaya başlar dudaklarını kana kana içerken.. Naci ise her öpücükte daha da sarhoş olur Safiye'siyle... Dakikalar sonra birbirlerinin nefesi olmuş şekilde gülerek ayrılırlar. Alınları birbirlerine değiyordur hala.. Naci yaklaşıp alnına buse kondurur sevdiğinin... Huzurlu bir yürüyüşün ardından el ele dönerler. Hikmet mangal ateşini yakmıştır.
H: Hehh geldilerrr! Damat ateş hazır. Devamı sizde artık.
N: Tamam baba geliyorum.
Naci ateşin başına tekrar geçer. Bu defa pişirmeye gelmiştir sıra.. Üçü beraber başlarlar pişirmeye. Safiye hamakta sallanan çocuklarına gülümser.
S: Yerimm sizii. Napıyorsunuz siz?
K: Aynee geyy şenn deee!
Safiye ortalarına geçer. Bir yanına kızını, diğer yanına oğlunu alır. İkisine de sarılır sallanırken... Uzakta mangala uğraşan kocasına gülümser kocaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Kadın
Romance🌼Hayallerimi Sığdırdım Bir Papatyanın Kokusuna...🌼 🕊 ...papatya gibi kokuyorsun...🕊