"Pişman mısın?" diye sorduğumda merakla "Ne için?" diye sordu.
"Ölümün konusunda." dedim çekinerek.
Oflaz Amca, annemi korumaya çalışırken vurularak şifahaneye götürülmüştü ama orada sadece birkaç saat dayanabilmiş.
Annem hep daha dikkatli olsaydım onu kurtarabilirdim dese de vurularak ölmese de Oflaz'ın Amca'nın başka bir yolla öleceğini düşünürdüm. Sonuçta kaderde o an ölmek varsa her türlü ölümü tadardık.
Oflaz Amca, "Tabii ki pişman değilim. Tekrar olsa tekrar annenin önüne geçerim ve onu korurum. O benim canımdan öte sevdiğim bir dostumdu." dedi.
Oflaz Amca'nın gözleri dolunca "Hatırlattığım için özür dilerim. Bu konuları açmamam lazımdı." dedim.
"Sorun değil." diyen Oflaz Amca elinin tersiyle gözyaşını sildi ve derin bir nefes alıp verdi.
"Yoksa bu benim adaşım mı?" diye bağıran kadına döndüm. Daha doğrusu kadın ruha.
"Meva Teyze?"
Yanındaki adama baktım.
"Efkan Amca?"
İkisinin fotoğrafını Oflaz Amca kadar görmesem de onları tanıyacak kadar çok anılarını dinlemiştim.
"Ay gerçekten Yalçın ve Alçin'in kızı. Ay bizi de tanıdı." diyerek bana sarılan Meva Teyze ile tebessüm ettim.
"İsmimi aldığım bu güzel kadını tanımaz mıyım?" dediğinde Meva Teyze, "Bu kız işini biliyor." dedi.
"Annem sizden çok bahsediyor. Aynı zamanda babam da. Gökbay Amca ve Dilay Teyze de. Sizlere çok değer veriyorlar."
Efkan, "Ne zaman amca, teyze denilecek duruma geldik be? Ben daha kırk beş yaşındayım." dedi.
"Bu inanılmaz. Sizleri görüyorum." dedim.
Meva Teyze, Oflaz Amca'ya döndü ve "Yakından görünce Alçin'e daha da benzettim." dedi.
"Saçları ve kişiliği tıpatıp annesi." diyen Oflaz Amca ile utanmıştım.
"Asıl konudan sapmayalım. Hadi güç taşına doğru giderken sohbetimize devam edelim." diyen Oflaz Amca'yı onayladım.
Birlikte güç taşına doğru yürürken Efkan Amca sağ koluma, Meva Teyze sol koluma girdi.
Anlamayarak onlara baktığımda Meva Teyze, "Efkan ile aranız nasıl?" diye sordu.
Bu sorusunun nedenini anlamayarak "İyi. Küçüklükten beri iyiydi." dedim.
Efkan Amca, "Biraz daha detaylı mı anlatsan." deyince "İyi bir arkadaşım. Ne diyeceğimi bilemedim." dedim.
Efkan Amca ve Meva Teyze aynı anda başlarını onaylamayarak salladı.
Meva Teyze bana sokuldu ve "Oflaz Amca'n da annene arkadaş derdi." dediğinde şaşkınlıkla Oflaz Amca'ya baktım.
"Annemi mi seviyordun?"
"Eskiden öyle duygularım oldu ama gençlik aşkıydı. Konuşulmaya gerek yok." dedi Oflaz Amca.
Efkan Amca, "Sen onu boşver. Efkan ile sadece arkadaş olduğunuza emin misiniz?" diye sordu.
"Tabii ki eminim." dediğimde Meva Teyze, "Biz de senelerce Efkan ile arkadaş olduğumuzu sandık." dedi.
Dedikleri beni utandırırken Oflaz Amca, "Kendileri arkadaş olmadıkları hakkında aydınlanınca gördükleri her arkadaşa bunu söylemeye başladılar. Sen onları takma." dedi.
Meva Teyze, "Ama bu seferki daha da bizimle benzerlik var." dediğinde Oflaz Amca, "Ne benzerliği?" diye sordu.
Efkan Amca, "Ee isimler aynı. Daha ne?" dedi.
"Kızı rahat bırakın." dedi Oflaz Amca ve beni kendi yanına çekti.
"Teşekkür ederim." diye fısıldadım.
Sessizce "Rica ederim." dediğinde gülümsedim.
"Ee artık bu ana element temsilcisi şeyini anlatacak mısın? Hem annem ve babam nasıl bilmiyor?" diye sordum.
"Aslında annen de baban da bunu biliyor lakin oluşabilecek kargaşalardan dolayı kimseye bu gerçeği söylemediler. Hatta bu gücü, annen kendi soyundan birisinden geleceğini biliyordu."
Oflaz Amca son cümleyi söylediğinde kendimi aydınlanmış gibi hissettim.
Gökbay Amca'nın dün kahvaltıda söyledileri... Bundan bahsediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasíaTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.