Isırık

2.1K 202 59
                                        

Efkan, griffonun dikkatini çekerken biz Ceylan ile kenardan kaçmayı başarmıştık.

Ceylan ile koşarak sihirli ormanın kumlu topraklarına geldiğimizde yavaşladık.

Buradan bizden başkaları da vardı.

"Ceylan." diye fısıldadım.

Bana baktığında "Bir elbiseyi çok istiyorsun ama son bir tane kalmış ve o elbiseyi almak isteyen başka kızlar da var. Onlardan önce o elbiseyi almalısın." dedim sessizce.

Ceylan hırslanmaya başladığında "İşte o hırsın verdiği hız ile güç taşını bulur bulmaz koşup kap ve gereken sözleri söyle." dedim.

"Anlaşıldı."

"Ayrıca gözlerin de açık olsun. Boynuzlu engerekler, kumun altında saklanmış olabilir. Isırılmak istemeyiz." dedim.

"Sen bana laf edeceğine kendine dikkat et elementsiz."

Bu dediğine güldüm ve "Ben çılgın ruhlu bir öğrenciyim. Önüme hangi element taşı gelirse alır ve kullanırım. Sizin gibi fakir ruhlu, tek elementi değilim." dedim.

Ceylan bu dediğime kahkaha attığında rakiplerimiz bizim bu rahatlığımıza sinir olarak kaşlarını çatmışlardı.

Ceylan heyecanla beni dürttüğünde baktığı yöne doğru baktım.

Kum fırtınası gücünün taşı...

Bizimle birlikte karşımızdaki rakipler de güç taşını görmüşlerdi.

"Ceylan koş!"

Ceylan koşarak güç taşına giderken rakibimiz de koşmaya başlamıştı.

Rakibimiz olan kızın önüne boynuzlu engerek girdiğinde kıza "Dur!" diye bağırdım.

Kız ne olduğunu anlayamazken boynuzlu engerek neredeyse onu ısıracaktı.

İçgüdüsel bir gelişme ile yılana doğru atladım.

Yılanın yanına düşerken hızla yılanın kafasını arkadan tuttum.

Ağzını açıp birini ısırmak için tıslayan yılanı gören kız korkuyla çığlık attı.

Yerde yattığım gerçeği aklıma gelirken yılanı bırakmadan ayağa kalktım.

Şu an yılan umurumda değildi. Aklım Ceylan'daydı. Merakla Ceylan'a baktım.

Güç taşını benimsemeyi başarmıştı.

Heyecanla bana baktığında "Mükemmel bir an yaşıyorsun ama ben de şu an elimde zehirli bir yılan tutuyorum. Bence ben varken burada başarın ile övünemezsin." dedim.

"O yılandan nasıl kurtulmayı planlıyorsun?" diye soran Ceylan'a "Bilmem. Bu yılanın ömrü aşağı yukarı on beş sene. Şu an yedi yaşında desek... Ben sekiz sene bununla yaşarım." dedim.

"Senden alabileceğimi söyleyecektim ama yılan ile iyi yaşamalar."

"Ulan Ceylan gel ve şu lanet yılanı al." dediğimde Ceylan korkuma gülerek yılanı benden aldı.

Benden uzak bir yere bıraktığı yılanın ardından bana döndü ve "Sen Efkan'ı bulmaya çalış." dedi.

"Tamamdır. Görüşürüz." dedim.

Ceylan koşarak sihirli ormanın sınırına giderken yılanın kendisini ısırmasını kurtardığım kızın ve arkadaşının da gitmiş olduğunu gördüm. Hayatını kurtardığım için bir teşekkür etmeliydi. Ayıp. Gençlik hep ölmüş.

Efkan'ın olabileceği yerleri düşünürken ayak bileğimde hissettiğim acıyla çığlık attım.

Ayak bileğimi ısırmış olan boynuzlu engereği gördüğümde küfür mırıldandım.

Bir bu eksikti.

Kendimi yılandan kurtardıktan sonra sihirli ormanın ortasına doğru yürümeye başladım.

Tüm şifalı otlar neredeyse sihirli ormanın göbeğinde yetişirdi. Oraya giderken hangi otun bana iyi geleceğini düşünürdüm.

Ormanın göbeğine yaklaştıkça yılanın ısırdığı yerden başlayarak tüm vücuduma uyuşukluk yayılmaya başlamıştı.

Ormanın göbeğine yaklaştığımda tam göbekte havada parlayarak duran, masmavi bir taş gördüm.

Bu hiçbir gücün taşı değildi ama gördüğüm an emin olmuştum. Bu benim gücüm olmalıydı.

Taşa doğru bir adım attığımda artık bacaklarım beni taşımaz olmuştu.

Bir adım daha atmıştım ki bacaklarımın hakimiyeti tamamen kayboldu.

Yüzüstü yere düştüğümde acıyla inledim. Ellerimle düşüşü ne kadar durdurmaya çalışsam da canım çok yanmıştı.

Artık belden aşağımı hissetmiyordum.

Çevrede yardım edebilecek biri var mı diye baktım.

Kimse yoktu.

Artık omuzdan aşağısını hissetmiyordum.

"Yardım edin..."

Ruh Temsilcisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin