Okuyamadım

1.2K 132 49
                                    

Bedenimden mavi ışıklar yayılıyordu ama daha fazlası da vardı.

Adam korkuyla arkamı işaret ettiğinde geriye döndüm.

Sorgu odasındaki tek tarafı görülen camda kendi yansımamı gördüğünde ağzın açık kaldı.

Ruhum, bedenimden çıkmıştı ama ben yaşıyorum.

Arkamda devasa bir cüsse ile duran ruh, bana benzemiyordu.

O benim ruhum değil ama bana ait bir ruhtu. Anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Sen de nesin böyle?"

"Ana element temsilcisi Meva. Ben senin gücünün olduğu ruhum."

"Gücüm benim kendi ruhuma işlemesi lazım değil mi?" diye sordum. Benim bildiğime göre tüm elementlerde öyle olurdu.

"İşlendi zaten ama gücün tek bir ruha sığmayacak kadar güçlü. Hem aksi halde gücünü kime aktaracaksın?"

Anlamayarak "Gücümü mü aktaracağım?" diye sordum.

"Sihirli kitabı okumamışsın."

"Okuyamadım."

Ruh anında geri bedenime girdiğinde "Hey!" diye bağırdım.

"Geri çık!"

Hiçbir şey olmazken sorgumu yapan adama "Beni tekrar sinir et!" diye bağırdım.

Adam hiçbir şey diyemezken öne doğru sendelendim.

Midem bulanmaya başlarken elimle ağzımı kapattım.

Adam ne yapacağını bilemezken annem sorgu odasına daldı ve kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı.

Adam arkamızdan bağırırken tuvalete girdik.

Tam zamanında.

Tüm içimdekileri klozete boşaltırken annem saçlarımı geride tutup sırtımı sıvazlamaya başladı.

Rahat bir nefes aldığımda anneme döndüm.

"Az önce ne oldu?"

"Gücünü tutarsız kullandığın için vücudun tepki gösterdi." diyen annem ile "Bedenimde ikinci bir ruh daha varmış." dedim.

"Evet, sorguyu izledim ve gücünü aktarma ile ilgili söyledikleri kafamı kurcaladı."

Merakla "Ne demek istiyordu?" diye sordum.

"Sanırım gücünü sonraki nesillere aktarabileceksin."

"O zaman bu güç sonsuza kadar var olacak." dedim.

"Eğer çıkardığım anlam doğruysa." diye hatırlattı annem.

"Ya gücümü aktaramadan ölürsem?"

Annem sessizce yutkundu.

"Emin değilim. Bunu anca sihirli kitabı okuduktan sonra anlayabiliriz."

Ofladım.

"Efkan'ın durumundan haberin var mı?" diye sordum.

Aklımı kendi gücüm ile kurcalamak istemiyorum. Sadece Efkan'ın durumunu bilmek istiyorum.

"Şifacılar sorunun ne olduğunu anlamışlar. Üç kişi gücünü birleştirip toplu bir güç topu ile saldırmışlar."

Sorumu tekrarladım.

"Durumu nasıl?"

Annem başını öne eğerken "Kritik." dedi.

Gözlerim dolarken "Anne ona bir şey olmayacak, değil mi?" diye sordum.

"Umarım olmaz."

Gözümden yaş akarken tuvaletin kapısı aniden açıldı.

İçeri az önce beni sorgulayan adam girince annem, "Kafayı mı sıyırdın sen? Burası kadınlara özel olan bölüm!" diye bağırdı.

"Bir suçluyu kaçırdın!" diye bağıran adam ile annem daha da sinirlenmişti.

"Suçlu değil! Sadece isteği dışında bir hata yaptı ve serbest bırakılacak. Kanunlar bunu gösteriyor!"

"Kanıtlar olmadan bunun gerçekleşmeyeceğini biliyorsun Alçin. Şansını zorlama." diyen adam ile annem, "Seni istesem buraya gömerim. Düzgün konuş." dedi.

"Pardon, Alçin Hanım. Bir daha olmaz." diyerek dalga geçen adama "Kanıt olmadan bana bir ceza da veremezsin." dedim.

"Evet ama kararı beklenen diğer mahkumlara olduğu gibi seni nezarethaneye atabilirim."

Hiç düşünmeden adama doğru bir adım attım ve  "At öyleyse." dedim.

"Ceza almanı sağlayacak bir kanıt her türlü bulurum." dedi adam.

"Kızımın masum olduğunu kanıtlayacak delili bulacağımı sen de biliyorsun." diyen anneme cevap vermeden adam kolumdan tuttu.

"Şimdi nezarethaneye gidiyoruz."

Hiçbir şey demeden anneme baktım. Annem kendini sakinleştirdikten sonra bana içimi rahatlatacak bir gülümseme gönderdi.

Anneme tebessüm ederek karşılık verirken adam beni çekiştirmeye başladı.

"Yürü."

"Kanunlara göre bana kibar davranmalısın!" dedim.

Adam beni takmazken ona dalmamak için kendimi tutuyordum.

Ruh Temsilcisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin