Lokantadan çıkarken Umurhan Bey, önümüzde duran aracı gösterip "Size otele kadar eşlik edecekler." dedi.
Reyhan, "Aslında benim şifahaneye gitmem gerekiyor." deyince Barlas, "Niye?" diye sordu.
"Saldırıda vurulan Afşa'yı ziyaret edecektim."
"Hep birlikte sonra giderdik. Acelen ne?" diye soran Barlas ile Reyhan, "Müsaitmiş. Ben de ziyaret etmek istedim." dedim.
Barlas bahanesine pek inanmazken "Ben de seninle geleyim mi?" diye sordum.
"Ay evet, lütfen. Tek başıma gitmek istemiyordum." dedi Reyhan.
Abim, "Hep birlikte gidelim." dediğinde "Hasta ziyaretine ordu halinde mi gidelim? Biz ikimiz geçmiş olsun deyip geliriz." dedim.
Herkes gelirse Reyhan, Afşa ile rahat konuşamazdı.
"Siz bilirsiniz." dedi Ceylan.
Umurhan Bey, "Sizi şifahaneye ben bırakayım gençler." dediğinde abimler ile vedalaştık.
Reyhan ile Umurhan Bey'in arabasına binerken Reyhan'ın heyecandan bacağı titriyordu.
Bu haline tebessüm ettim.
Umurhan Bey, arabayı sürerken "Arkadaşınız Efkan'ın bir rahatsızlığı mı var?" diye sordu.
"Yok. Niye sordunuz?" diye sordum.
"Bugün hali kötü görünüyordu. Bir şey olmasından endişe duydum."
Acı ile tebessüm ettim.
"Sadece yorgun." diye yalan söyledim.
Gerçekleri söyleyecek halim yoktu. Adamın bizim aşk hayatımızı dinleyecek hali yoktu.
"Anlıyorum."
Yolculuğun devamında konuşmadık. Herkes kendi halindeydi.
Şifahaneye geldiğimizde Umurhan Bey, "Size eşlik etmemi ister misiniz?" diye sordu.
"Yok, teşekkür ederiz." dedim.
"Rica ederim."
Arabadan indiğimizde Reyhan'a "Afşa hangi odada kalıyor?" diye sordum.
"İkinci katta, oda numarası iki yüz otuz dört."
Hastaneye girerken "Seni dışarıda bekleyeyim mi? İstersen yalnız ziyaret et." dedim.
"Ay hayır. Sen de gel. Utanırım. Zaten lokantanın orada geleyim dediğinde bu yüzden sevindim. Tek başıma konuşamam."
Gülerek "Sakin. Geliyorum." dedim.
"Gerçekten çok teşekkür ederim Meva. Sen olmasan bırak konuşmayı, resepsiyondan onun hakkında bilgi bile alamazdım."
"Rica ederim. Hem bunlar arkadaşlar arasında yapılan kıyaklar." dedim.
Reyhan şaşkınlık içinde "Biz arkadaş mıyız?" diye sorunca "Değil miyiz?" diye karşılık verdim.
Reyhan gülümseyerek koluma girdi ve "Arkadaşız." dedi.
"Tuhaf bir tanışma oldu ama bence çok tatlı bir arkadaş grubu olduk." diyen Reyhan'a baktım ve "Bence tanışmamız gibi arkadaşlığımız da tuhaf. Grupta düzgün insan yok." dedim.
Reyhan, "Ayıp, arkalarından öyle deme." dedi.
"Yüzlerine de söylerim. Sorun yok."
Sohbet ederek Afşa'nın odasına geldiğimizde Reyhan heyecanla durup bana döndü ve "Nasıl görünüyorum?" diye sordu.
"Bence oldukça şirin."
"O zaman içeri giriyorum."
"Gir hadi."
"Arkamdan gel ama."
"Geleceğim geleceğim."
Reyhan kapıyı tıktıklayıp içeri girdiğinde Afşa hasta yatağında doğruldu ve "Hoş geldiniz." dedi.
"Hoş bulduk." dedi Reyhan.
Arkamdan kapıyı kapatırken Afşa, "Oturur musunuz?" diye sordu.
"Otururuz galiba." diyen Reyhan bana döndü ve "Oturur muyuz?" diye sordu.
"Otururuz." dedim ve hasta yatağının yanındaki sandalyeye oturdum.
Reyhan heyecanla bir bana bir Afşa'ya bakarken Reyhan'ın sohbet başlatmayacağının farkına vardım.
"Afşa seni de anca ziyarete gelebiliyoruz. Kusura bakma." dedim.
"Sorun yok. Zaten tüm gün boyunca tanıdıklar geldi. O yüzden sizinle ilgilenemezdim."
"Beni kaçırmak isterken seni vurdular. Eğer sana bir şey olsaydı galiba kendimi affedemezdim." dedim.
"Bu olayda senin bir suçun yok. Onlar otele saldırı düzenlemek istediler ve yaptılar. Beni vurmayı tercih edenler de onlardı."
Tebessüm ettim.
"Doğru ama insanın yine de vicdanı rahatsız ediyor."
"İyi olduğuma göre artık bunu düşünmene gerek yok."
"Haklısın."
Reyhan sohbete katılmazken "Benim bir telefon konuşması yapmam lazım da siz konuşun. Ben telefonla konuşup geliyorum." dedim.
Ayağa kalkarken bana bakan Reyhan'a konuşsun diye Afşa'yı işaret ettim ve odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.