"Annemi sen mi öldürdün?"
Ne diyeceğimi bilemezken Belgin Hanım, "Kasti bir şey değilmiş." dedi.
Barlas, "Bana ne olduğunu detaylı anlatır mısınız?" diye sordu.
Kafamı öne eğerken "Dirilmeyi öğrenmek için geleceğe bakmalıydım ve geleceğe bakarken öğrenmemem gereken bir şeyi gördüm. Bu yüzden de kader değişti. Kader değişince de bu annenin ölümüne sebep oldu." dedim.
Belgin Hanım, "Oflaz bana eski kaderi da gösterdi. O kaderde gözlerimin önünde acı çekerek ölüyordun." dediğinde Oflaz Amca'ya direkt ismi ile hitap etmesine mi yoksa Barlas'ın ölüm şekline mi takılmalıydım, emin değildim.
"Neden ölüyordum?" diye sordu Barlas.
"Başlayan bir savaşta kendini bu kız için feda ediyordun."
Barlas ile göz göze gelince ne diyeceğimi bilemedim.
Belgin Hanım silikleşmeye başlarken "Kendini feda edecek kişi yeni kaderde değişti." dedi.
Bunun anlamını soramadan Belgin Hanım'ın ardından Barlas'a "Annen için özür dilerim." dedim.
"Annemin de dediği gibi kasti değilmiş."
"Eğer dediklerinde yalan yoksa annen ile seni sık sık görüştürürüm, merak etme." dedim.
"Teşekkür ederim Meva."
Barlas'a cevap verecekler bir anda bana sarıldı ve "Teşekkür ederim." diye tekrarladı.
Tebessüm ederek "Rica ederim." dedim ve Barlas'a sarıldım.
Barlas kendini tutamayarak ağlarken yüzünü omzuma gömdü.
"İstediğin gibi ağla, rahatla."
Barlas beni başıyla onaylarken yavaşça saçlarını okşadım.
"Hem insanları diriltmeyi öğrenirsem anneni de geri yanına almanı sağlayabilirim." dedim.
"Yapamazsın." diyen Barlas başını omzumdan kaldırınca merakla "Niye?" diye sordum.
"Sadece on canlandırma hakkın var."
"Nasıl?" diye sordum.
"Element sayısı kadar insanı geri hayata döndürebilirsin ve kendini hayata döndürdüğüne göre geriye dokuz hakkın kaldı."
"Bir şey merak ediyorum." dedim.
"Ne?" diye sordu.
"Daha önce bir şey duydum.
"Ne duydun? Açık açık söyle." dediğinde "Gücümü devredebiliyor muyum? Böyle nesilden nesile aktarılacak mı gücüm?" diye sordum.
"Öyle olacak. Emekliye ayrılmak istediğinde seçtiğin varisine gücünü ve sihirli kitabı bırakacaksın. Ona gücün hakkında bilmesi gerekenleri de öğretmelisin."
Konu ilgimi çekerken merakla bir soru daha sordum.
"Varisime gücümü aktardığımda bende güç kalmayacak mı?"
"Ruh gücünü taşıyan ruhunu varisine devredeceksin ama tüm elementleri kullanabilmeni sağlayan güç direkt senin kendi ruhunu işlediği için o güç sende kalacak."
Bu hoşuma gitmemişti. Gücümü seviyordum ve bir gün ona veda edecek olmak üzüyordu.
"O güçler o kadar da kuvvetli değil." dediğimde Barlas gülerek "Senelerce gezegenin en güçlüsü olacaksın. Yaşlanınca da bir başkası güçlü olsun. Çok mu?" diye sordu.
"Çok."
Barlas bu dediğime gülerek "Sana kendi lanetinden de bahsetmeliyim." dediğinde korkuyla "Ne laneti?" diye sordu.
"Eğer masum birine zarar verirsen ikinci ruhun bedenini terk eder. Bu yüzden birine yanlışlıkla dahi gücünü kullanarak zarar verirsen ruh gücü sonsuza dek kaybolur."
"Bence bunda bir sorun yok. Normalde de masum birine asla zarar vermiyorum."
"Evet ama bu laneti kimseye söylememelisin. Yoksa bunu kullanmak isteyen insanlar olabilir."
Doğru söylüyordu.
Ona hak vererek "Doğru diyorsun, teşekkürler." dedim.
"Rica ederim."
Barlas'a olan sinirim yerini tatlı bir sevgiye bırakırken "Doğruyu söylediğine inanmak istiyorum." dedim.
"İnanmanı sağlayacağım."
Gülümsedim.
"Umarım."
"Umarım."
Barlas ile birbirimize gülümserken bana karşı sergilediği samimiyeti hissetmek güzel hissettirmişti.
"Barlas!"
İkimizin de dikkati sesin sahibine yönelirken gördüğüm sahne ile ağzım şaşkınlıkla açıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.