Babamın ofisine vardığınızda neşeyle "Ben geldim!" dedim.
Babam, "Hoş geldin." derken abim, "Görebiliyoruz." diye mırıldandı.
Abimin bana laf etmesini takmadan babamın masasının önündeki boş deri koltuklara oturduk.
"Birazdan Alçin de gelecek. O zaman size düşündüğümüz planı anlatacağız." dedi babam.
"Bu çok hızlı oldu." dedim.
Babam, "Beklemek istemedik. Hem güçlerini öğrenmezsen diğer öğrencilerin gerisinde kalırsın." dedi.
"Baba ben ruh temsilcisiyim. Tüm güçleri kullanabiliyorum. Sende geride kalabilir miyim?" diye sordum.
"Mümkün görünüyor." diyen babam ile ona laf anlatamayacağımı anladım.
Kapı açılınca gelen anneme baktım.
"Öğrencilerin önünde Yalçın Bey deniliyor ama ofisine girilirken kapı tıktıklanılmıyor." dedim gülerek.
Annem, "Sen bu günlerde çok kaşınıyorsun. Dikkat et ben seni tıktıklamayayım." dedi.
Masumca sırıttım.
"Sadece şaka yapmıştım canım anneciğim."
"Tabii öyledir." diyen annem, babamın yanına geçti.
"Er planınız ne?" diye sordum merakla.
"Mecazi ve gerçek anlamda bahsedilebilecek her yeri inceledik ve üçüncü ülkenin sihirli ormanından bahsedilmiş olabileceği gerçeği gözümüze en mantıklı seçenek geldi." diye söze başlayan annemin lafını Ceylan kesti.
"Ya oradan bahsetmedilerse?"
Abim rüyamı Ceylan'a anlatmış olmalıydı.
"En mantıklı seçenek orası görünüyor. Eğer değilse mantıklı diğer seçenekleri değerlendiririz." dedi annem.
Babam, "İlk kez üçüncü ülkedeki sihirli ormana giriş yapılmıştı. Ayrıca coğrafi olarak da gezegenimizin ortası üçüncü ülkenin sihirli ormanı. Bu yüzden orada şansımızı denemeliyiz." dedi.
"Peki... Ne yapıyoruz?" diye sordum.
"Meva seni abim ve birkaç asker ile üçüncü ülkeye göndereceğiz. Oradaki yetkililer olanlardan haberdar. Bu yüzden hiçbir sorun yaşamayacaksınız. Direkt sihirli ormana gidip kitabı aramaya başlayacaksınız. Ne zaman bulursanız da o zaman dönersiniz." dedi babam.
"Peki üçüncü bölgede kitabı bulamazsak ama oradaysa ne olacak?" diye sordum.
"Element temsilcileri bir şey dedilerse boşa değildir. Bana güven. Bulacaksın diyorlarsa kesin bulursun." dedi annem.
"Peki üstü kapalı bir şey dedilerse ve dediklerinin anlamı hem olumlu hem de olumsuz olabiliyorsa ne düşünmemiz lazım?" diye sorduğumda herkes bana anlamayarak bakmaya başladı.
"Sana ne söylediler?" diye zkrdu annem.
"Önemsiz." diye mırıldandığımda annem, "Sen benimle iki dakika dışarı gelsene." dedi.
Annem ile ofisten çıktığımızda annem, "Sen de bir değişiklik var. Ne oldu, söyle çabuk." dedi.
"Önemsiz birkaç şey." dedim.
"Tamam o önemsiz şeyler ne?" diye sordu annem.
"Bana ilişki konusunda bir arkadaşıma dikkat etmemi söylediler. Efkan da Barlas'ı kıskanıyor, ikinci kez sihir ormana girdiğimde Meva Teyze ve Efkan Amca, Efkan için bir sürü imada bulundular. Bir de sabah şey oldu..."
Annem merakla "Ne oldu?" diye sordu.
"Efkan'ın birazcık üstüne düşmem ile şöyle minnacık, ucundan, birkaç saniyeliğine dudaklarımız şey olmuş olabilir."
Annem ne olduğunu anlarken "Bunlar senin senin kafanı mı karıştırdı?" diye sordu.
"Biraz." diye itiraf ettim..
"Her zamanki gibi yakın davrandığımızda aklıma bu sabah olan olay aklıma geliyor. Bir de artık benden hoşlanıyor mu sorusu da düşündürmeye başladı. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Peki Barlas ne oldu?" diye sordu annem.
"Efkan ile bunlar olunca onla olan flörtleşmem önem kaybetti. Zaten Efkan ile bu olaylar olsun, olmasın benim için Efkan daha öncelikli." dedim.
Annem gülümseyerek "Gençken bu plotoniklik, aşk meşk ilkerşnin içine ben de düşmüştüm." deyince hiç düşünmeden "Oflaz Amca sana aşıkmış." dedim.
"Sen nasıl biliyorsun?" diye soran anneme "Efkan Amca ile Meva Teyze söyledi." dedim.
Annem, "Tahmin etmeliydim." diye mırıldandı.
"Peki şimdi ne yapmalıyım?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
Viễn tưởngTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.