Barlas'ı beklerken annem, "Barlas konusunu bize ne zaman söylemeyi planlıyordun?" diye sordu yöneltti.
Efkan, "Alçin Teyze biz de daha bu sabah bunları öğrendik." dedi.
Annem, "Öyle olsun." dedi.
Ofiste bir sessizlik olduğunda Efkan'ın bana baktığını hissettim. Ona çaktırmadan bakmaya çalıştım. Bana bakıyordu.
Göz göze geldiğimizde hiçbir şey demeden önüne döndü. Ben de önüme dönerken içimden bu tuhaflığın bitmesini istedim.
Kapı tıktıklandığında babam, "Gel!" diye seslendi.
Barlas içeri girdiğinde "Beni çağırmışsınız Yalçın Bey." dedi.
"Gel otur." diyen babamla Barlas boştaki sandalyeye oturdu.
"Bu sabah Meva ve Efkan ile bir sohbet etmişsin." diyen babam ile "Doğru. Konuşalı birkaç saat bile olmadı." dedi.
Annem, "Sohbet ederken hem bu kitap olayını hem de Meva'nın gücünü bildiğini söylemişsin. Bunları nasıl öğrendin?" diye sordu.
"Küçükken annem bana hep bunları masal niyetine anlatırdı. Meva yaşadıklarını anlatınca bunların bir masaldan ibaret olmadığını anladım." diye açıklama yaptı Barlas.
Babam, "Peki başka bir şey anlatmış mıydı?" diye sordu.
"Kitabı alırken ve açarken söylenmesi gereken lafları da söylemişti."
"Bana böyle bir şey söylenmemişti." dediğimde Barlas kimin söylemediğini anlamayarak bana baktı.
"Belki de kitabı alırken falan öğrenmen gerekiyordur." dedi Ceylan.
Babam, "Peki annen bunları nereden biliyordu?" diye sorunca Barlas, "Bilmiyorum." dedi.
Babam, anneme döndü ve "Bilgisi bu konular hakkında var gibi duruyor. Barlas'ın da Mevalar ile gitmesi uygun olur." dedi.
Annem, babamı onaylarken Barlas, "Kitabı almaya mı?" diye sordu.
"Evet. Meva, ben ve birkaç asker gideceğiz." dedi abim.
Efkan, "Yalçın Amca müsaade ederseniz ben de gitmek istiyorum." dedi.
Babam, "Derslerin haftanın ilk günü başlayacak, geri kalanı istemeyiz." derken annem onu durdurdu.
"Çocuğun içine sinmediği belli Yalçın. Bırak, o da gitsin. Çocukluk arkadaşlarını yalnız bırakmasın." dedi annem.
"Öyleyse dönünce hepiniz telafi dersleri alacaksınız." diyen babam ile Efkan, "Bol bol çalışacağım Yalçın Amca. Sana söz veriyorum." dedi.
Ceylan, "Öyleyse ben de gidebilir miyim? Oflazlarda aklım kalacak." dedi.
Annem, "Ailenin izni olursa tabii sen de git." dedi.
"Yakında öğrencim kalmayacak Alçin." diyen babama annem, "Zamanında biz de öğrencilik yaptık ve ben ilk senemde savaşa girdim, yasadışı işler yaptım, yurttan yalan söyleyerek kaçtım, seni gizlice odama aldım ve müdireyi öldürdüm. Bence çocukların bu ufak maceraya girip o heyecanı yaşamasına izin vermeliyiz." dedi.
"Annem böyle anlatınca yaşayacaklarımız önemsiz geldi. Sadece bir kitabı alıp gelmiş olacağız." dedim.
Abim, "O da askerler ile birlikte diğer ülkenin yardımıyla." dedi.
Ceylan, abim ve Efkan ile annemlere döndük ve masumca sırıtmaya başladık.
Annem, "Ben bu gülümsemeyi biliyorum. Ne istiyorsunuz?" diye sordu.
"Acaba..." diye söze başladım.
Ceylan benim sözümü devam ettirdi.
"Şu bizimle gelecek askerler..."
Abim, "Gelmese mi?" diye sordu.
Babam tam konuşacakken Efkan, "Zaten alt tarafı bir kitap alıp geleceğiz." dedi.
Annem, "İki üç askerimin size ne zararı var?" diye sordu.
"Ya askerler yanında rahat edip konuşamayız. Hadi bırakın da biz bize bir maceraya atılalım." dedi Ceylan.
Annem ve babam bakışmaya başladı.
"Sonuçta siz bizim yaşımızda iken yasadışı işler yaptınız, savaşa girdiniz, kaçak oldunuz. Gezegeni kurtardınız. Biz alt tarafı bir kitap alıp geri dönemeyecek miyiz?" diye sordum.
"Ah bu gençler bizim laflarımızı bize çok iyi satıyorlar." dedi annem.
"Ee izin var mı?" diye sordu abim.
"En ufak aksilikte bize haber vereceksiniz." diyen babam ile sırıttım.
"Söz. Haber veririz."
![](https://img.wattpad.com/cover/307580937-288-k863898.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.