Odamda duyduğum sesler ile gözlerimi açtım. Ceylan ve abim sohbet ediyordu.
"Saat kaç?" diye sordum.
"Dokuza geliyor."
Huysuzlanarak "Niye bu saatte başımda dikilip konuşuyorsunuz?" diye sordum.
"Söylenmeyi bırak da kalk. Kahvaltı yapıp sihirli ormana gideceğiz." dedi abim.
Oflayarak yatakta doğruldum ve "Diğerleri kalktı mı?" diye sordum.
"Efkan yemekhanede bizi bekliyor. Reyhan da Barlas ile birlikte takılıyordu. Belki onlar da Efkan'ın yanına gitmişlerdir." dedi Ceylan.
Yataktan kalktım ve "Hazırlanayım. Biz de gideriz." dedim.
Abim, "Biz gidiyoruz. Sen arkadan gelirsin." dediğinde "Birazcık bekleyemiyor musunuz?" diye sordum.
"Bekleyemiyoruz."
Abim bir şey daha dememe izin vermeden Ceylan ile odadan çıkınca ofladım.
Biraz beni bekleseler ölürlerdi.
Söylene söylene hazırlandım ve odadan çıkıp kapıyı kilitledim.
Koridorda yürürken Barlas'ın sesini duydum.
"Meva!"
Ona döndüm ve "Efendim." dedim.
"Yemekhaneye mi?" diye sorunca "Evet." dedim.
"O zaman birlikte gidelim." diyerek bana eşlik etmeye başlayınca "Senin Reyhan ile yemekhanede olduğunu sanıyordum." dedim.
"Seni beklemek istedim. Hata mı yapmışım?"
"Yok, iyi yapmışsın." dedim ve asansöre bindim.
Barlas da benimle birlikte asansöre binerken "Nasılsın?" diye sordu.
"Galiba iyiyim." dedim.
"Sevindim. Dün lokantadan sonra hiç konuşmadık. Merak etmiştim."
"Ağlamak iyi geldi." diye fısıldadım.
"Dertleşmek de iyi gelir. İstediğin zaman yanıma gelebilirsin. İyi bir dinleyicimdir."
"Bence dertleşmeye gerek yok. Konuyu unutmaya çalışacağım." dedim.
"Sen nasıl istersen."
Yemekhane katında asansör durunca birlikte bizimkilerin yanına gittik.
Efkan'ı rahat görebilmek için bilerek karşısındaki sandalyeye oturmayı tercih ettim.
İyi ki unutmaya çalışacaktın Meva.
Abimler önceden geldikleri için kahvaltıyı çoktan sipariş etmişlerdi ve biz gelmeden kahvaltı hazırlanmıştı.
Bu yüzden beni bırakmalarına laf söylemeyeceğim.
Kahvaltımı yapmaya başlarken Efkan'ın hiçbir şey yemeden tabağına baktığını gördüm.
Bir şey demeli miydim?
Arkadaşı bile değilim. Ona karşı bir söz hakkım yoktu.
Ceylan'a baktım ve o da bana bakınca gözlerim ile Efkan'ı işaret ettim.
Ceylan ne olduğunu anlayınca "Efkan yesene oğlum." dedi.
"İştahım yok."
Bunu derken gözlerini tabaktan ayırmamıştı.
Abim, "Tüm gün boyunca çalışacağız. Yemelisin." dedi.
"Size iştahım yok diyorum, anlamıyor musunuz?" diye bağıran Efkan ile tüm yemekhane bize dönmüştü.
Efkan sertçe yerinden kalkıp asansöre doğru yürürken Reyhan, "Yanlış bir şey mi yaptık?" diye sordu.
Barlas, "Onun derdi başka." dedi.
Hiç düşünmeden ayağa kalktım ve asansöre binen Efkan'a doğru koşmaya başladım.
Kapı tam kapanacakken yetişmem ile ayağımı asansörün kapısı kapanmasın diye araya koydum.
Kapı geri açıldığında derin bir nefes alıp asansöre bindim.
Asansörün kapanması için tuşa bastığında Efkan, "Niye geldin?" diye sordu.
Cevap vermedim.
Asansör zemin kata inerken dur düğmesine bastım.
Asansör ara katta dururken Efkan, "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
Ona döndüm ve "Asıl sen ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Ne yapıyorum?"
Sinirle ona doğru bir adım attım.
"Arkadaşlığımızı mahvettin."
"Duygularıma hakim olamadığım için özür dilerim." dediğinde "Sorun duyguların değil, seçimlerin ve tavırların." dedim.
Dolu olan gözleri ile "Ben yapamıyorum Meva. Özür dilerim ama sana karşı hisler beslemeye başladıktan sonra seninle arkadaş kalmak canımı yaktı." dedi.
Gözümden yaş akarken "Ben üzülmüyor muyum sandın? Seni her mutsuz gördüğümde yüreğimde bazı parçalar koptu." dedim.
"Üzgünüm."
Efkan'a doğru bir adım daha attım.
"Arkadaş kalmak niye istedin?"
"Ne yapacağımı bilmiyordum. Özür dilerim. Sadece seni kaybetmekten korktum."
"Ama böyle yaptıkça ben seni kaybettim." dedim.
Efkan yüzünü öne eğdiğinde ellerimi yanaklarına götürdüm ve yüzünü kendime çevirdim.
"Beni seviyorsun değil mi?" diye sordum.
"Seni seviyorum."
"O zaman daha önce verdiğin kararlara saygı duymayacağım."
Efkan anlamayarak bana bakarken gözlerimi yumdum ve dudaklarımızı birleştirdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.