Hepimiz pür dikkat ekranı izlerken sonradan gelen adam yatağa oturdu.
Barlas yatakta doğrulduğunda adam, "Kitabın şifresini çözdün mü?" diye sordu.
"Yeni bir alfabe kullanılmış, daha çözemedim." dedi Barlas.
Ben geleceği gördüğümde kitabı okurken hiç zorlanmamıştım. Galiba bunun sebebi ruh temsilcisi olmamdı.
"Anneni görmek istemiyorsun herhalde." diyen adam ile Barlas, "Seni burada öldürebilirim." dedi.
"Sakin ol tsunami gücünün element temsilcisi. Sadece seni hırslandırmak istiyorum." diyen adam ile "Element temsilcisi olduğu sadece bir tahmin değilmiş." dedim.
"Bize söylememişti. Sadece tahmin sanmamız normal." dedi Efkan.
Cevap vermeden Barlas'ı izlemeye devam ettim.
"Hırslandırmanı istemiyorum. Anlaşmamızdaki görevlerimi yapıp gideceğim." dedi Barlas.
"Seni hırslandıracak bir haberim vardı ama istemiyorsan söylemem." diyen adam ayağa kalktığında Barlas kaşlarını çattı.
"Ne haberi?"
"Senin kız ölmüş. Artık rahat rahat çalışabilirsin."
Barlas hızla ayağa kalktığında "Meva mı?" diye sordu.
"Evet, ruh temsilcisi ölmüş."
Barlas hiçbir şey demeden odadan çıktığında koşmaya başladı.
Ne olduğunu anlamayarak onu izlerken Efkan, "Bu it nereye koşuyor?" diye sordu.
"Galiba Meva'nın yanına." diye cevap verdi Meva Teyze.
Barlas yoksa sandığımız kadar kötü bir insan değil miydi?
Barlas sırf koşarak şifahaneye geldiğinde nefes nefese kalmıştı.
Şifahaneye girdiğinde görevliler onu tanımış, askeriyeye haber vermek için kaçmışlardı.
Barlas onu umursamadan koridordaki bir şifacının kolunu tuttu ve "Meva nerede? Öldüğünü söylediler. Doğru mu?" diye sordu.
Şifacı ona korkuyla bakarken Barlas, "Cevap ver!" diye bağırdı.
"Şu an morg binasında olmalı."
Barlas, şifacıyı bıraktıktan sonra yine koşarak şifahaneye yakın olan morg binasına gitti.
Morg binasındaki görevliye "Meva nerede?" diye sorarken gözleri dolmuştu.
"Bir numaralı morg odasında."
Barlas direkt söylenen morg odasına girdiğinde yeni getirilmiş, sedyede yatan kendime baktım.
Üzerimde kıyafet olduğu için içten içe şükrediyordum.
Barlas bana doğru bir adım attıktan sonra dizlerinin üzerine düşünce ağlamaya başladı.
Bana değer veriyordu. Öldüğümü duyduğunda hiçbir şey umurunda olmamıştı ve yanıma gelmişti.
Barlas'a olan hislerim şüpheye düşerken Efkan'ın ölümünü hala ona bağlıyordum. O adamlar kesinlikle Barlas'ın çalıştığı adamlardı.
Bunları düşünmek geri ondan nefret etmemi sağlıyordu.
Belgin Hanım, "Sedyede yatan sen değil misin?" diye sorduğunda "Benim." diye mırıldandım.
Barlas zemine sinirle yumruk atarken ağlaması şiddetlenmişti.
Oflaz Amca, "Meva şu an gidip Barlas'ı yakalayabilirsin." dediğinde Belgin Hanım, "Benim oğlumu niye yakalayacak? Barlas ne yaptı?" diye sordu.
Efkan Amca, "Biz size anlatırız. Lütfen sakin olun." derken Efkan elimi tuttu.
Merakla ona döndüm.
"Barlas çok da kötü biri değil gibi." dediğinde beni kaybetmekten korktuğunu fark ettim.
Diğer elini ben tuttum ve "Bu hiçbir şeyi değiştirmez." dedim.
Efkan, "Her şey aynı mı kalacak?" diye sorduğunda "Her şey aynı kalacak." dedim.
Efkan bana tebessüm ederken dudağına küçük bir buse kondurdum.
"Şimdi gitmeliyim." dedim.
"Oraya git ve o adamların icabına bak turunç."
"Bakacağım."
Efkan'dan ellerimi ayırdıktan sonra "Ben ruh temsilcisi Meva. Ruh temsilciliği gücümü taşıyan ruh, sana sesleniyorum. Karşıma çık." dedim.
Saniyeler içerisinde ruh temsilciliği gücümü taşıyan ruh karşıma geçtiğinde "Bedenime geri dön ve beni geri bedenime al." dedim.
"Emredersiniz ruh temsilcisi."
Ruh gözden kaybolduğunda Oflaz Amca'nın açtığı pencereden kendime baktım.
Ruh geri bedenime girdiğinde Barlas olanları fark etmemişti. Ağlamaya devam ediyordu.
Silikleşmeye başladığımda diğerlerine baktım.
Hepsi beni dikkatle izliyordu.
Tamamen silindiğimde bir karanlık ile buluştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasíaTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.