Tatlı

1.4K 162 143
                                    

Barlaslar geldiğinde annemler ile vedalaşmıştık.

"Şimdi sizi bir araba almaya gelecek. Havaalanına bırakacak." diyen babam ile "Oha çok havalı." dedim.

Annem, "Daha ne ile gideceklerinden bile habersizler." dediğinde Ceylan, "Uçak ile değil mi?" diye sordu.

Annem, babama döndü ve "Söylesek mi?" diye sordu.

Babama merakla "Söyleyin. Çok merak ettik." dedi abim.

"Üçüncü ülkenin başkanı sizin için özel uçak göndermiş. Hem diplomatik ilişkileri iyi tutmak istiyorlar hem de eğer kitap kendi ülkelerinden çıkarsa bulundukları yardımlardan iyi bir reklam yapacaklar. Bu yüzden bu olay ile yakından ilgileniyorlar."

Annemin söyledikleri ile "Kendimi ünlü gibi hissettim." dedim.

"Al benden de o kadar." dedi Efkan.

Babam, "Hepiniz orada üçüncü ülkenin dilini konuşacaksınız. Seçeceğiniz kelimelere dikkat edin. İnsanlara ayıp olmasın." dedi.

"Merak etmeyin Yalçın Bey. Dikkat edeceğiz." dedi Barlas.

Babam, "Ben yine uyarımı yapayım. İçim rahat etsin." deyince güldüm.

Senelerdir dördümüze de dili iyi öğrenelim diye çok eğitim vermişlerdi.

Şimdi de ilk kez önemli, yabancı insanlar ile konuşacağımız için ikisi de heyecanlanmıştı.

Araba geldiğinde "Dikkatli gidip gelin. Bir şey olursa beni arayın." dedi annem.

"Merak etme anne. Bir şey olmayacak." dedim.

İçinin rahatlamasını istiyordum.

O benim yaşımda çok daha büyük işler başarmıştı. Bize de güvenmeliydi.

"Anne yüreği işte. Büyüyünce anlarsın anca."

Abim, "Bu sohbet uzar. Biz gidelim." der demez hepimiz bizi almak için gelen arabaya kaçarcasına bindik.

Hiçbirimiz nasihat dinlemek istemiyorduk.

Arabaya bindiğimizde yanım boştu. Altı kişiyiz diye gelen araba, minik bir dolmuştu.

Barlas bana doğru gelirken Efkan, "Yanına oturabilir miyim arkadaşım?" diye sordu.

"Tabii ki oturabilirsin." dedim tebessüm ederken.

Efkan yanıma oturduğunda Barlas, Reyhan ile arkamıza oturdu.

Efkan, "Vay be. Bir gün seni buralarda göreceğim aklıma gelmezdi." dedi.

"Hayat bu. Ne olacağı belli olmuyor." dedim.

"Doğru diyorsun." dedi Efkan.

"Biliyorum." dedim sırıtarak.

Efkan egolu cevabıma gülerken araba hareket etmeye başladı.

Efkan, "Uyusam mı ki?" diye kendi kendine konuşunca "Yat omzuna. Uyu. Seni araba tutar." dedim.

Efkan omzuma yatarken "Beni nasıl da iyi tanıyorsun." dedi.

Bu dediği hoşuma gitmişti.

Gülümsedim.

"Bebeklikten beri tanıyorum seni. Bir zahmet senin hakkında bilgi sahibi olayım." dedim.

"Seni seviyorum turuncu kafa."

"Ben de seni seviyorum kıvırcık. Şimdi uyu. Senin kusmuğun ile uğraşmak istemiyorum."

Efkan dediğime gülerek gözlerini kapatınca telefonumu açtım. Ceylan'dan mesajlar vardı. Bu salak aynı arabanın içinde niye bana mesaj yazma gereği duymuştu?"

Merakla mesajlaşmaya girdim.

"Sini siviyirim tirinci kifi."

"Bin di sini siviyirim kivircik."

"Sadece arkadaşsınız iyi ki. Yoksa birbirinizi sevdiğinizi söyleyip Efkan'ın senin omzunda yatmasını yanlış anlayacağım."

"Ne tatlı arkadaşlarsınız öyle."

"Shipledim."

"Artık Barlas yok, Efkan var."

"Öyle şey denir mi Ceylan?" yazıp yolladım.

"Bal gibi de olur."

"Çok yakışıyorsunuz."

"Biz sadece arkadaşız ve samimi olma sebebimiz çocukluktan beri tanışıyor oluşumuz. Yanlış anlamayın." yazdım.

"Bunca sene yanlış anlamayın şimdi yanlış anlamamız ds garip. Bir anda ne oldu ki?"

"Sıkıldınız." yazdım ve Ceylan mesaj yazmadan "Uyuyacağım." yazıp yolladım.

Ceylan'ın mesaj yazmasına fırsat vermeden telefonu kapattım ve derin bir nefes aldım.

Duygularımız gerçekten bir yanlış anlaşılmadan mı ibaretti?

Bilmiyorum.

Efkan'ın saçlarını yavaşça öptüm ve "Tatlı rüyalar." diye fısıldadım.

Gözlerimi kapatacakken Efkan telefonunu çıkardı.

Bu salak daha uyumamış mıydı? Kesin Ceylan ile mesajlarımı okumuştu.

Uyumayıp ne yaptığını izlemeye başladım.

Ruh Temsilcisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin