"Neden direkt bunu gelip bize anlatmadın? Ne kadar anlaşma yapmış olsan bile bunları bize anlattığında sana yardım teklif ederdik." dedim üzüntüyle.
"Yapamazdım Meva."
"Neden?" diye sordum.
"Sizinle o kafede tesadüf sonucu tanışmadık. Bulunan tabletlerden senin ruh temsilcisi olacağını anlamıştık. Bu yüzden beni senin hayatına sokmak istediler. Böylece sihirli kitabı kolaylıkla alabilirdim."
"Yani hayatımıza girme sebebin bir plandan ibaretti. Bizi en başından beri kandırıyorsun."
Barlas bana cevap veremezken yüzüne baktım.
"Birine bir şey söylersem anlaşma bozulurdu."
Ayağa kalktım.
Hapishanenin kapısına yaklaşırken Barlas, "Meva." dedi.
Ona döndüm.
"Efendim."
"Beni affetmeyeceğini biliyorum ama size yardım etmek istiyorum." dediğinde hiç düşünmeden cevap verdim.
"Affetmeyeceğim birine güven duyabileceğimi sanmıyorum."
Kapıyı yokladığımda kilitli olduğunu fark ettim. Reyhan kapıyı açan kartı alıp gitmişti.
Telefonumu çıkarıp Reyhan'ı aradım.
"Efendim Meva." diyerek telefonu açtığında "Neredesin?" diye sordum.
"Çıkıp gittim. Seni beklemediğim için üzgünüm."
"Annemin kartını nereye bıraktın?" diye sordum.
"Ben onu unuttum! Bekle hemen geri getireyim."
Merakla "Ne zaman gelirsin?" diye sordum.
"Yarım saat galiba."
"Tamam. Bekliyorum." dedim ve telefonu kapattım.
"Ne oldu?" diye soran Barlas'a "Reyhan beni beklemeyip kart ile gitmiş. Şimdi gelip beni buradan çıkartacak." dedim.
"Peki."
Barlas ile hiçbir şey demeden beklerken aklıma gelen yeni bir soru ile Barlas'a baktım.
"Hastanede bana aşı vuran adam kimdi?"
"O mu? O benim yanlış bir hareket yapmamam için beni gözetleyen kişiydi. Lokantada da senin yemeğine ilaç katmıştı."
"Benim bayılma sebebim fazla güç kullanımı değil de o ilaç mıydı?" diye sordum.
"Evet. Senin fazla güç kullanma sınırın fazla. Bunu aza indirmek için yemeklerine ilaç katıyorlardı. En sonunda vücudun ilaca dayanamayıp kan kustuğunda bunu fırsat bilip şifahanede sana daha ağır bir ilaç verdiler."
"İlaçlar verilirken sorun yoktu. Öldüğümde mi üzülüp morga geldin?" diye sordum.
"İlaçlardan sonradan haberim oldu. Haberim oldupunda da beni takip eden o adam sana bir kez daha ilaç vermek için hastaneye gidiyordu.
Bir şey demeden anladığımı belli ederek kafamı salladım ve duvara yaslandım.
"Bana rekrardan güvenmeni nasıl sağlayabilirim?" diye soran Barlas'a "Bilmiyorum." dedim.
"Size yardım etmek istiyorum. Yapabileceklerimin bir sınırı yok."
"Element temsilcisi olarak çok güçlü olduğunu biliyorum ama bu gücün zararı belki de bize çarpar."
Barlas umutla bana doğru bir adım attı. "Element temsilcileri kötü insanlardan seçilmez. Her zaman bu gücü halka karşı olumlu anlamda kullanabilecek kişiler seçilir."
"Ben de öyle biliyorum ama bu bilginin kesinlikle doğru olup olmadığını bilemem." dedim.
"Haklısın."
İçeride bir sessizlik oluşunca Barlas'a baktım. Kendini affettirmek için ne yapabileceğini düşünüyordu.
Reyhan'ın gelmesine daha çok vardı. Bu sürede Barlas'a ufak bir iyilik yapabilirdim.
"Barlas annemin elementi neydi?" diye sordum.
"Suydu, niye?"
Cevap vermedim.
Yumruklarını sıkmaya gerek duymadan gözlerimi yumdum ve fısıldamaya başladım.
"Ben ruh temsilcisi Meva. Su elementinden Belgin'in ruhunu yanımıza çağırıyorum."
Bir rüzgar eşliğinde gelen Belgin Hanım'a baktım.
Barlas'ın gözü dolarken "Anne." dedi.
Belgin Hanım hızla Barlas'a sarıldığında Barlas kendini tutamayarak ağlamaya başladı.
"Oğlum."
Efkan'ın ruhuna ilk öldüğünde temas edememiştim. Barlas ise Belgin Hanım'a sarılmayı başarmıştı.
Bunun anlamı Belgin Hanım kitap lanetinden dolayı ruh formasyonuna girmiş.
"Kokuna hasret kalmışım." diyen Belgin Hanım ile Barlas, "Ben de seni özlemişim." dedim.
Belgin Hanım elleri Barlas'ın yanaklarına koyarken "İyi ki kaderi değiştirmiş Meva. Yoksa eski kaderde ölecek olan kişi ben değil, senmişsin." dedi.
Ne diyeceğimi bilemezken Barlas şaşkınlıkla bana baktı.
"Annemi sen mi öldürdün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasíaTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.