Gözlerimde açtığımda başımda bekleyen Oflaz Amcalara baktım.
Korkuyla ayağa fırlarken bembeyaz, sonu olmayan bir yerde olduğumu fark ettim.
"Ben..."
Meva Teyze, "Öldün." dediğinde sessizce yutkundum.
"Meva." diyen Efkan'a baktım.
"Daha yapmam gereken çok şey var. Geri bedenime dönmeliyim." dedim.
"Meva sen öldün." diyen Oflaz Amca'ya "Ruh temsilcisi değil miyim? Bir şey yapabilmeliyim." dedim.
Oflaz Amca derin bir nefes aldıktan sonra "Bir yolu var ama daha güçlerini kullanmayı bilmediğin için denemek bile çok tehlikeli olabilir." dedi.
"Ruh değil miyim? Ne gibi bir tehlikesi dokunabilir?" diye sordum.
Oflaz Amca, "Bizimle gel." diyerek yürümeye başladığında peşine takıldım.
Çevredeki beyazlıktan gerçek yaşamda olamayacak kadar güzel bir doğaya vardığımızda ağzım açık kaldı. Ebedi hayat böyle miymiş?
Büyük bir çınar ağacının yanında durduğumuzda Oflaz Amca, "Bu geleceği görmemizi sağlayan çınar ağacı." dedi.
"Eğer dirilecek isen gelecekte kendini görebilirsin ve nasıl dirileceğini kendini görerek öğrenebilirsin." dedi Efkan.
"Peki bunun neresi tehlikeli?" diye sordum.
"Sadece gücün hakkında bilgi veren geleceğe bakabilirsin. Eğer ayarlamayı iyi yapmayıp gelecek hakkında başka bir bilgi sahibi olursan kader tekrardan yazılabilir." dedi Oflaz Amca.
"Ama ölülerin geleceği görmesinde sıkıntı yoktu." dedim.
Efkan, "Ama yaşama geri dönmeyi başarırsan bir ölü olmazsın." dedi.
"Anladım." diye mırıldandım.
Efkan Amca, "Aslında gelecek değişirse bizim..." diyordu ki Oflaz Amca kaşlarını çatıp ona döndü.
"Efkan. Hayır."
"Neden? Ben Alçinleri özledim." diyen Efkan Amca ile Meva Teyze, "Oflaz hayır demek zorunda mısın?" diye sordu.
Oflaz Amca, "Hayır dediysem hayırdır. Şimdi bencillik etmeyin ve bir kenarda oturup bekleyin." dedi.
Meva Teyze ve Efkan Amca, Oflaz Amca'nın söylediği gibi bir kenara geçerken "Olay ne? Ben de bilmek istiyorum." dedim.
"Şu an bilmemen daha iyi." diyen Oflaz Amca ile Efkan, "Bana da söylemiyorlar." dedi.
"Bir bildiğim var da söylemiyorum gençler." dedi Oflaz Amca.
"Bir şey demedik." dedim.
Oflaz Amca, ağacın altını işaret ederek "Meva oraya otur." dedi.
Ağacın önüne oturduğumda ağacın kökleri yavaşça toprağın altından çıktı ve bedenimi sarmaya başladı.
Ne olduğunu anlamayarak Oflaz Amca'ya baktığımda endişelendiğimi anlamıştı.
"Korkma ve sadece gözlerini kapatıp kendini nasıl diriltiğini gösteren bir geleceği hayal et. Çınar ağacı senin için o anı bulup sana gösterecek."
Oflaz Amca'yı kafamla onayladım ve gözlerimi yumdum. Aynı onun dediği gibi hayal kurarken gövdemi saran ağaç dallarından birinde bulunan diken parmağıma battı.
Onun acısını yaşamaya fırsat bulamadan kendimi derin bir uykuda buldum.
Sihirli kitabı çalışma masasına oturmuş, okuduğumu gördüğümde merakla kendime baktım. Yaşlanmış halimdi.
Galiba otuzlu yaşlardayım. Emin değilim. Cildim hala güzel görünüyor.
Yavaşça kendime yaklaştım.
Bir ölüyü, kendimi diriltme kısmında yazanları okuyordum.
"Ebedi hayatta geldiğimizde sadece ebedi hayat suyunu içip içindeki ruh gücünün ruhunu bedenine göndermen lazım. Sonrasında o seni geri ölümlü hayata çağıracak."
Geri uyanmak için hayali bitirecektim ki odaya Efkan girdi. Yaşlandırılmış hali...
Efkan'ı geri canlandırmış olmalıyım. Bunu öğrenmemem lazımdı. Uyanmalıyım.
Efkan yavaşça arkamdan yaklaşıp bana sarıldığında gülümseyerek ona döndüm.
Kendimi uyandırmaya çalışırken ruhumun uyanmak için titremeye başladığını hissediyordum.
"Çocuklar okuldan döndüler. Hadi ben yemek hazırladım, gel yiyelim."
Çocuklarımız mı olmuştu?
"Geliyorum."
En sonunda uyanmayı başardığımda ağaç beni bırakmadı.
Ben korkuyla çevreye bakarken ebedi hayatta deprem olduğunu hissettim.
"Ne oluyor?" diye sordum.
Oflaz Amca'nın gözlerinden korktuğu belli oluyordu.
"Kader değişiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Temsilcisi
FantasyTüm ara elementlerin koruyucu hayvanını canlandırmak için çalışan bir gezegende doğan ana karakterimiz element taşını bulmak için girdiği sihirli ormanda beklenen kişi olduğunu öğrenir. "Güneş Parlarken" adlı kitabın ikinci kitabıdır.